- 554 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Büyüklere masallar(9.bölüm-Muratın hatıra defteri)
Benim için ortaöğretim yıllarında yaşadığım en önemli his "ait olmama"idi,ben ve yaklaşık elli öğrenci bir kasabadan sabah erkenden otobüslerle vilayetteki anadolu lisesine yola çıkardık,hergün doksan dakikamız yollarda geçerdi,bu nedenle kendimi ne kasabalı ne de vilayettten görürdüm,kasabadan geldiğimiz için diğer öğrencilerin dalga geçtiklerini hatırlarım ancak matematik hocam yolculuk için kaybettiğimiz zamanıo da göz önüne alarak bütünlemeye kaldığım sene kanaat notu ile geçmemi sağlamıştı,kasabadan gelmenin avantajlarıda vardı,bütünlemeye kalmam gerektiği halde sözlü notu ile geçtiğim bu ders iki yıl sonra nerdeyse benim için yaşam biçimi olmuştu,ders ne olursa olsun arka sıralarda dersi dinlemeden gizlice çarpanlara ayırma soruları çözerdim,yine vilayetten kasabaya gelene kadar çok kolay sayı problemleri çözerdim,kolay soruları çözmek benim için büyük bir zevkdi,arkadaşlarım zamanımı boşa harcadığımı söyledilersede inatçılığımın sonucu olarak bildiğimi okumaya devam ettim.Bazen boş sınıfta kendi kendime ders anlatırdım,ilerde öğretmen olacağımı o yıllarda hissetmişim anlaşılan,bunula birlikte kendim ile ilgili hala yanıtlamadığım ve zihnimde büyük bir yer tutan bir soru var,madem matematik benim için bir yaşam tarzı idi,şu anda neden matematik yapmıyorum ve öğretmenliği neden bıraktım,bu soruların yanıtını şimdilik zamana bıraktım.Öğretmenlik mesleğinde on yıllık bir tecrübem oldu,ilk yıllarım ilçe merkezlerindeki meslek lisesi yada eski adıyla zanaat okullarında geçti,elbette meslek liselerinin ülkemiz için çok önemli olduğu fikrine katılıyorum ama bir öğretmen olarak meslek lisesinde çalışmanın zorluklarından kısaca söz etmek istiyorum,bir meslek lisesi öğrencisi için okuldaki dersler ikiye ayrılır,gerekli olanlar ve gereksiz olanlar,ne yazık ki benim dersim de onlar için gereksiz dersler kategorisindeydi,elbette onlar için haklı gerekçeler vardır,öğrenci elbette çıraklık psikolojisine girdiğinden okula gelirken kalem,kitap getirme zorunluluğu hissetmiyor,kredisi yüksek olan meslek derslerine daha çok önem veriyordu,özellikle kendi dersimde espri konusu olacak derece zayıflardı,lise son sınıf öğrencileri dahil çarpım tablosunu bilmeyenler vardı zaten okul müdürünün benden tek isteği de çarpım tablosunu öğretmemdi,müfredat konularının tamamını yada bir kısmını vermenin imkansızlığını ben de kısa zamanda hissetmeye başladım.Meslek liseleri ile ilgili olarak bir diğer konu da şiddetti,öğrencilere karşı uygulanan fiziksel şiddet benim kendi öğrenciliğimde gördüğüm şiddetten bir hayli fazlaydı ancak meslek dersleri öğretmenleri de kendi öğrencilikleri döneminde aynı şekilde dayak yediklerini ders aralarında anlatırlardı,daha çok cezalandırma aracı olan cetvelin yerine kalın tahta sopalar almıştı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.