- 1059 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
On / Of
Giyinmeyi, dünün tarihinde seyre daldım.
Putperest kökenli Afrika, Avustralya’nın ilkel kabilelerinde kadınlar ve erkekler son derece açık giyiniyorlardı. Üzerlerine örttükleri yerleri sadece kalça ve ön kısımdı. İlkel Afrika yerlilerinin kadınlarının göğüsleri bile ortalıkta örtüsüz duruyordu.
Amerikan’ın yerli Kızılderili halkının erkekleri açık, kadınları kapalı giyiniyorlardı.
Roma İmparatorluğunu incelediğimde, askerleri zırhlı etek bacakları açık, üstleri kapalı, kadınları kapalı giyiniyorlardı.
Arap ülkeleri putperest devirlerde kadın ve erkekleri kapalı giyiniyorlardı.
Uzak doğu Çin ve Japon kadın ve erkekleri kapalı giyiniyorlardı.
Avrupa’nın genel yapısında erkekler kapalı, kadınları sadece gerdanları açık olarak giyiniyorlardı.
Rusya’nın Slav halkının erkekleri kapalı, kadınları Avrupalı kadınlar gibi kapalı, dönemin sosyete kadınlarının gerdanları açıktı.
Avrupa’nın kuzey ülkeleri kadın ve erkekleri kapalı giyiniyorlardı. Ancak İskoç erkeklerinin diz kapağı hizasında etek giydiğini biliyoruz. Kadınları ise uzun etek giyiyorlardı.
Tarihsel seyrin bu gelişiminde kadınlarının başlarını örtmesi, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarında öne çıkıyor.
Başlarını örtmenin dışında, kadınların ve erkeklerin giyinme konularında geçmiş toplumlarda genel görüntü, kadınlar daha kapalı, erkekler daha açık giyinmeyi tercih ediyorlar.
Sadece Putperest ilkel topluluklarda giyinme kadın ve erkeklerde açık olarak görünüyor.
Fransız kültür devriminden sonra meydana gelen dünyadaki değişikler, örtünme konusunda Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi topluluklarına farklı biçimler getirmeye başladı.
19 ve 20. yüzyıl, erkekler eskiye oranla kapalı, kadınlar ise daha açık giyinmeye başladılar.
Fransız devriminin arkasından burjuvazi yıkılarak, liberal, kapitalist anlayışlar toplumlara egemen oldu. Böylece giyinme konusu dinsel ve düşünsel boyuttan, ticari boyuta inerek, giyinme, reklâm, moda, konularında ticari meta olarak değerlendirilmeye başlandı. Tabi giyinme, moda, reklâm deyince kadın ön plana çıkarıldı. Kadınların fiziksel görünümlerinin para getirişi, erkeklerin onları görsel zevkleri için kullanma eğilimleri, üzerlerine büyük paralar yatırmalarına neden oldu. Durum bu noktaya gelince, sadece bazı kesimler giyim konusunda, modayı takip etmeye, açılmaya yetmezdi. O zaman toplumla aralarında büyük uçurumlar doğardı. Bunun için giyinme konusunda, moda, reklâm ve açılma topluma indirgenerek daha büyük ticari pazar bulunmalıydı.
Geniş bir tüketici pazarı edinmek isteyen sermaye, politikacılar, medya ve düşünce insanları eliyle toplumun giyinme nedenlerini, giyinme kurallarını değiştirmeye başladılar. Bu konularda ileri sürdükleri düşünceler, politik fikirler, sosyolojik çalışmalar nihayet neticesini verdi. Yapılan girişimlerle geçmiş toplumların burjuva ve dinsel baskılarından kurtulmaya başlayan kadınlar, eskiye inat açılmayı öne çıkardılar. Her nedense, kadınlara inat erkekler daha kapalı giyimleri tercih eder oldular.
Mesela Müslümanların kültüründe bile, erkek için tesettür dizle göbek arasının örtülmesiyle yeterli olmasına karşın, kadınlar sadece el ve yüzlerini gösterebilecek şekilde giyinebilirlerdi.
Müslüman ülkelerde de dinsel ve ahlaki olgular toplumdan uzaklaşmaya başladı. Osmanlı döneminde Müslümanların Avrupa’yla yaptıkları 1.dünya savaşından sonra yenilmelerinin sonucunda, ülkemiz yönünü batıya çevirdi. Sanki yenilginin faturasını Avrupalı gibi olmamakta buluyor. Avrupalı gibi olsalardı yenilmeyeceklerine inanır gibiydiler. Böylece Osmanlı döneminin yıkılış devrinde başlayan batılılaşma hareketleri Cumhuriyetle birlikte devlet oldu. Cumhuriyet döneminde ülkemiz, toplumundan gelen dinsel ve ahlaki değerleri bir kenara iterek, batı düşünce ve yaşam tarzını kendilerine kopya etmeye başladı. Gelişen süreçte, bizdeki batılılaşma giyinme anlayışlarını tersine döndürdü. Toplumumuzda erkekler alabildiğine kapanırken, kadınlar ise açılmanın sınırlarını zorladılar.
Kadını / kadınlığı inceleyen psikolojik / sosyolojik araştırmalar, kadınların erkeklere nazaran, modaya ve alışverişe erkeklerden daha düşkün olduğu gerçeğini vurgulamaktadır. Bu gerçek para kazanmak için ağızlarının suyu ile etrafa bakan sermaye sahiplerinin, görsellik, moda ve ticari kar güdülerinden hareketle, kadınlar üzerine ciddi politikalar üretmelerine neden oldu. Günümüz siyasi düzenlerinin arkasında ekonomik çıkarların yattığını çok iyi biliyoruz. Siyasi düzenlerin arkasında olan sermayenin istekleri ile, düzenin giyinme konusundaki bakış tarzı değişti. Batılı gibi olmak, batının kadınları açılırken, ülkenin kadınlarının açılarak modern olmasını sağlamak gibi bir düşünce, ülkemizin toplumsal yapısını altüst etti. Sermaye sahipleri ülkemizde büyük bir pazara kavuştular. Cumhuriyet devriyle birlikte önce yazılı, sonra görsel basınla birlikte her ikisi, kadını açacak politikaları üreten, reklâmını yapan, kadın üzerinden para kazanmayı sermaye sahiplerine sağlayan kuruluşlar olarak ortaya çıktı. Batılılaşma yolunda dinsel ve ahlaki değerlerin kaybedilmesi gerektiğine inanan politikacılar ve aydınlar, açılmayı, açılmakla birlikte içkili, eğlenceli, umarsız, sefahat yaşantılarını modernize ve çağdaş oluşun ana kuralı olarak gösterdiler. Sonuçta, politikacıların destekleri, ideolojik ve yasal düzenlemeler ile sermaye sahiplerine doyumsuz bir tüketici kitlesi yaratılmıştır.
Yani ticari on / of sağlanmıştır.
Politikacı ve sermaye sahipleri, esasta ahlaki ve dinsel olguların kadınları açıp kapamalarıyla ilgilenmezler. Onlar ne erkeklerin ne de kadınların ne giyindikleriyle ilgilenmezler. Onlar için, insanın bulunduğu yerde tüketici vardır. Tüketicinin olduğu yerde ticari kar vardır. Öyleyse bu ticari karı yaratmak için her türlü yol mubahtır. 20. Asrın başında Avrupa ve Müslüman dünya kapalı toplumlardı. Fransız devrimiyle gelişen liberalizm ve Kapitalizm anlayışı ile toplumlarda önce kadınlar üzerine politikalar üretilerek büyük bir tüketici kitlesine ulaştılar. Şimdi görüyorsunuz. Ülkemizde muhafazakârlık gelişerek siyasi ve toplumsal boyutta anlam kazanınca, Avrupa’nın ve ülkemizin moda merkezleri tesettürlü kadınlara giyim üretmeye başladılar. Zira kapitalizm için, yani sermaye sahipleri için, erkek ve kadınların kapalı ve açık olmaları önemli değildir. Ancak onlara göre açık olanlar tüketici olma açısından kapalıların önünde çok iyi müşteri kitlesidirler. Kapitalizmin felsefesine göre siyasi, etnik, ahlaki ve dinsel kurallardan çok, ticari gelir sağlayacak politikalar önemlidir. Onlara göre kar getirecek her türlü yol mubahtır.
Mubahlığın getirdiği açılımla, kadınların açılma arzuları sonuna kadar zorlanır. Parasal güçlerine göre gar dolapları doldurulur.
Fiziksel görünümle toplumda var olma kavgası veren insan içinde kadın, fiziksel görünümü ve giyimiyle daha çok öne çıkan olarak görünüyor.
Sermayeye destek veren politikacılar, medya ve aydın kesimler ticari desteklerden dolayı, açılmayı modernlik / çağdaşlık simgeleriyle kutsarken, kapalılığı gericiliğin simgesi haline dönüştürmüşlerdir.
Aslında olayın çağdaşlık, modernlik ve gericilikle hiçbir ilgisi yoktur. Eğer açılmanın boyutlarıyla özellikle kadınlarının açılmasının boyutlarıyla çağdaşlık ve modernlik ölçüleri olarak alınırsa, Afrika’nın ve Avustralya’nın ilkel kabileleri günümüzden daha çağdaş ve modern kabul edilmeleri gerekir.
Açılıp kapanmayla çağdaşlık, modernlik ve gericilik kavramlarının oluşmayacağını hepimiz biliyoruz.
Çağdaşlık yaşanılan hayatı bilgi ve bilimsel yollarla algılama sorunudur. Değilse üç kelimeyi bir araya getiremeyen, hiçbir tahsili olmayan, sadece medya önünde ve televizyonlarda kadınlığın bütün fiziksel unsurlarını sergileyerek etini pazarlayanların çağdaşlıkla ve modernlikle hiçbir ilgileri yoktur. Ancak sermaye sahipleri bunları kullanarak, reklâmasyon yapmakta, toplumda Pazar yaratmaktadır.
Değilse hiçbir zaman dünyayı algılama, olaylara bilimsel bakma kıyafetle ilgili olmamıştır. Aslında günümüzde kılık kıyafetle ilgili olan konuların temeli insanın içyapısında kendine güven veya güvensizliğinin dışa yansımasıdır. Kapalı giyinenlerin toplumda aşağılandığı, gerici sayıldığı, sermaye destekli medya ve politikacılar tarafından sağlanıyorsa, kadın açılarak toplumda güven kazanmayı yeğleyecektir. Bu durum tersine de olabilir. Eğer bir toplumda sermaye sahipleri kapalılıkta yani kadınların kapalı giyinmesinden büyük çıkar sağlayacağına inanıyorlarsa, o zaman bütün politikalarını kapalılık üzerine üreteceklerdir. Kapalı giyinenler çağdaş ve modern, açık giyinenler gerici olarak lanse edilecektir.
Anlayacağınız gibi, ne Afrika’nın ne de Avustralya’nın ilkel kabilelerinin açık giyimleri sermaye sahiplerine para kazandırmıyor. O nedenle onlar ilkel ve geri toplumlar olarak sayılmaktadırlar. Değilse, onlar açılma noktasında daha ileri boyuttadırlar.
Günümüzün görsel medyası, medyanın magazin / paparazzi programları, dinsel ve etik değerlerin çiğnenerek modernleşebileceği sinyalleri ile doludur.
Evinde kocasına, işyerinde arkadaşlarına, toplumda çevreye kendini ispat gayretinde olan kadın, güven kazanma yollarında sermaye sahiplerinin tuzağına rahatça düşebilir.
Bu konuda erkekler daha tutucu, günün deyimiyle daha gerici / muhafazakâr yapı sergilerler. Bu durum belki de erkeklerin alışveriş konusunda, kandırılmaktan ziyade, ihtiyaçların etrafında gezinen, reklâma, pohpohlanmaya gelmeyen yapılarından kaynaklanmaktadır.
Kadın ve erkeğin alışverişe bakış tarzı, onların sermaye sahiplerinin tuzaklarına düşme derecesini oranlar.
Günümüzde görünen, kadın erkeğe rağmen daha çok tuzaktadır. Açık giyinmek isteyeni de, kapalı giyinmek isteyeni de.
Onun için giyinme konusunu, çağdaşlık / modernlik / gericilik konularından çıkarıyorum. Zira bu konunun günümüzde sadece sermayeye Pazar payı olarak girdiğini görüyorum.
On / açıl, bana para kazandırıyorsan. Kazandırmıyorsan bana ne? Kazandırdığın müddetçe çağdaş ve modernsin.
Of / kapan, bana kazandırıyorsan çağdaş ve modernsin. Kazandırmıyorsan gerici ve yobazsın.
Duydunuz değil mi? Ünlü İtalyan modacıları Türkiye’deki kapalıların giyimlerine el atmış vaziyetteler.
Duydunuz mu? Şimdi o ünlü İtalyan modacılara göre Türkiye’deki kapalılar çağdaş ve modernler.
Ülkemizin 100 yıldır kurduğu bütün çağdaşlık modernlik, gericilik ve yobazlık kavramları altüst oldu.
On / of
Para…. Para… Para
Sonuç: Kuan ve Müslümanların geleneğinde erkek ve kadınların örtünmesi vardır. Uyup uymamak batıyla işbirliğine, batıya yaltaklanmaya bağlıdır. Veya şöyle de söyleyebiliriz. Batı kapitalizmine kurban olmaya bağlıdır. Bugün açılma kapitalizmin ticari sembollerinden biridir. Reklam, moda, kadınlarımızın kızlarımızın vücutlarını teşhir etme politikaları üzerine dayalı, düşünce, ideoloji, parasal çıkar sağlama öne çıkmaktadır.
YORUMLAR
Her zamanki yaklaşımıyla titiz bir Mehmet Çoban çalışması...
Geneli itibariyle objektif bir bakış sergilenmiş.
Giyim kuşamın kapitalist yaklaşımlarla toplumlara nasıl ve hangi araçlarla empoze edildiğine dair tespitler oldukça yerinde ve doğru. Aslında toplumumuzun neden taasuba yöneldiğine de ışık tutmuş bu çalışma. Yetmişli yıllarda batı kültürünün çarpık kapitalizm malzemesi yine medya aracılığıyla ülkemize taşınmış ve büyük ölçüde kadınlarımızın geleneksel giyim kuşamının rafa kaldırılmasını sağlamıştır. Ancak, şu anda da sıra dışı yaşam tarzlarıyla magazinsel bir hayat biçimini toplumun genel yaşam tarzıymış gibi sunulmuş olması bir yanılgıdır. Gerçekte, toplumun çok küçük bir kesiminin güncel yaşam tarzını kapsayan bu durum görsel basında her gün ön plana çıkarıldığından, muhafazakar kesimi endişeye sefk etmiş ve siyasilerin dikkatini çeken bu durum ne yazık ki politik malzeme olarak kullanılmak suretiyle yine millet olarak geleneklerimizle uyuşmayan Arap geleneğine doğru bir sapma eğilimi başlatılmıştır. Kapitalist yaklaşımların burada da devrede olmasına karşın, siyasi malzeme olarak kullanılıyor olması daha ön plana çıkmıştır. Yapısı itibariyle hassas olan Türk toplumu, kendisine yabancı olan batının radikal moda yaklaşımından tedirgin olmuş ve tercihe zorlanmıştır. Bir tarafta kendisine empoze edilmeye çalışılan ucube bir çağdaşlık modeli, diğer tarafta muhafazakâr gibi görünen fakat aslında tamamen siyasi bir Arap geleneği. İkisi arasında sıkışan Türk milleti görünen o ki daha büyük çıkmaza, kutuplaşmaya, tartışmalara doğru sürüklenmekte.
Saygılar...