- 821 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
kıyı egem'de akşam .......
Kıyı egem’de akşam…
....
günbatımının öksüz sevdasıdır… Akşam…
Akşam görmek istediğin gibi göründüğüne güzeldir..... Bir kelimedir oysa sadece... Kalabalık içinde gözüne çarpan ne kadar kargaşa varsa hepsi yok olacaktır akşam..... Güneşe baktığın da anlarsın... Kıpkızıl
gökyüzünde, sükünete gidişin kanlı sancısı ortasında yapayalnız bir yangındır... Geri de sadece bir sessizlik kalacaktır ve bütün yaşam bir sancıdır, belki de bu sırf yüzden.......
Güneşe yaklaştıkça aslında O’na ulaşamamaktır yaklaşmak... Bunu hissettiğinde anlarsın her şeyi... Nedir O? O... sadece bir zamirdir... Üçüncü meçhul şey... hayal etmeye başlarsın birdenbire... hayal etmek; düşüncenin korkaklığıdır... Bir an bakışını perdeler kıyı ege’min çarpıklıkları... Bir an orda; günbatımından kızıl bir yangın topu olan güneşin buluşması değmiştir anılarına ve sen büyük ve karşı konulmaz bir istekle yeniden görmek istersin... Bu güzelliktir de ondan... Güzellik ise; o olmasa, onu gören hiçbir şeyin var olamayacağı şeydir... Çarpıklıklar kaybolur... Güneşin; batmıştır... aşağı sarkmıştır... N’olur bir kez daha Allah’ım dersin......
Ama artık bir aşk’tır kaybolan her şey gibi bu akşamın güneşi de...
Derin acın trafiğin sıkışıklığın da bir menfez bulup sızar oradan... Artık baktığından başka bir şey yoktur dünya da... Önündeki araba... Geçip gitmesini bekleye durduğun... Sonra birden yine görmeye başlarsın... Bir martı... gök gözlü bir martı… Sonra her şey... İnsanlar... Arabalar... Sesler... Uzaktan baktığın çok uzaklardan gelen sesler... Yaşam ordadır...
Hadi git ve al onu... O yaşamdır...
Orda öylesine duruyordur... Ayaktadır... Gidip onu kucaklayacağından emindir de ondan... Başka çaren yokmuş gibi... Ama çok uzaktadır... Onu alabilsen bile dokunabilsen bile kumaşına asla üzerine giyemeyeceğin bir elbisedir... İlk günler de herkesin ona duyduğu o kaçınılmaz ve anlamsız arzu onu değerli kılacaktır ve sen herkes ona sahip olduğunu bilipte seni unutmasın diye saklayacaksın onu...
Giymeyeceksin onu... Bir süre sonra onu artık herkesin üzerinde görmekten bıktığın için çıplak dolaşmaya karar vereceksin... Yaşam bu kadar basitse roller kimbilir ne kadar iğrenç gelecek artık sana... Güleceksin... Hainliğinden...
Kalabalık... Bir an yaklaşır gibi olunca ürperen akşam yüzüne değecek... Görmek, mermileri yalnızlık olan bir silahın boşluğa boşaltılmasıdır... Tanımları yitirdikçe gerçeğe yaklaşmak kelimeleri ürkütür... Tek şey görmektir... Görebileceğin hiçbir şey senden başka ve sana ait değildir... İnsanlardır... Büyük bir akıntıdır caddelerdeki sokaklardaki... Onlar... Hiçbirine değmezsin... Hiçbiri birbirlerine değmezler... Değecek gibi yakındırlar ama korkaktırlar... Hep görürsün onları... Akşamın kızıl acısında coşkun bir arzudur birbirlerine yakın dokunulmazlıkları... Gün karamaya başladıkça, arzu bir zayıflığın yakınlık tutkusuna dönüşür... Bir kadındır akşam... Orda birden bire bütün karamsar güzelliğiyle el ederken sana birden bütün bir akşamdır onu seyrettiğini anlarsın... Günün ortalarındaki sıcağın kokuşmuş eti değildir o...serindir... Çıplaklığına dokunan bir titremedir... Akşamın içinde seni, senin gerçek korkularından koruyacağına inandığın bir karaltıdır... Kendisine bir kuytu arayan barınaktır... İç içe sığmayan bir yalnızlığın hep dışarıda kalan yakınlığıdır...
Geç olmuştur... Erken gelen her akşam gibi gece de çok erken gelip vurmuştur onu... Şimdi sokaklarda korkak ve tedirgin karaltıların güven duyabilecekleri bir korkuda eriyişleri vardır... Bir de kendine güvenen gürültülerin acemi saldırganlıkları...
Eve girmesende akşam tıpkı ev gibi kimsesiz ve yalnız bir adama sadece aldırmaz... O acıları ve zevkleri çoktan paylaştırmıştır aldırmazlıklara.....
Her sabah Sessizliğe… Her sabah Sensizliğe uyanır bu yürek..… Ne zaman kalemi elime alsam… Soruyorum kendime… Bu sevdan kime diye… kıyı egem burası… anılar pür silahlı…...düştüğünde aklına….. Gıkın bile çıkmaz.. Kıskanırlar…
Ah be çiy kokulum… Ahde vefadır bu… Sen çiy tanesi….sen bi çiy’den doğmuş… sen gül kokulu kıyı ege’min en güzel kızısın… sen… Martıların kanadındaki sevdamsın… Sen iyi bilirsin beni…..
kıyı ege’min gökyüzü burası… Gök karanlık… Yıldızların ışıltısı… Gece hilalini çatmış soğuk caddeleri… Yalnız ruhların kadehleri devrilmiş sokaklara… Sokaklar ıslak.....ağlamaklı....
Adımlar düştükçe yollara, korkudan tek tek saklanıyor yıldızlar ve haykırdıkça haykırıyor güneş sevda yangınını...
“KIYI EGE’M” gölgesinde çizdiğim hayalinde...
yenik bir şehirde atıyor yüreğim......
Suskun caddelerde küt-küt bir avuç yürek... tuz çatlağı dudaklarım ve beyaz hayallerimle harmanladığım düşlerim…
rakı beyazında...buğusunda bi sevgi......
Oysa üşüyordu rüzgâra takıldıkça bakışlarım... Ellerim değdikçe kıyısına kayıp şehrin… Sabah serinliğinde çiğ damlası sızan gözlerimden, sevdası kadar saf… Kırık onca umut döşeli kaldırımlara, onca ayak izi geçmiş yorgun yıllardan...
Ağaçların üzerine kazılı isimler kurak toprak görüntüsünde… Çatlamış anılar...
Ya kazıyanlar sevdayı bu ten’e... hemde çıkmamacasına.....
Ölümsüzleştirmek için öldürenler sevdaları, vazgeçişler o şunu bunu seviyor derken sevilenlerin gidişi neden? Bir kalp atışı kadar mı aşk. ?........
Hâlbuki her an yaşıyorum, kayıp şehirde, kayıp sevdayı...
Her yeni doğan günesin kızgınlığına soğuk gecelerini seriyor ve kimsesiz yalnızlıkların.....Belki bugünlere bel bağladıkça küçülüyor odama sızan aydınlık ve bir göz kapamasında eriyor hayat… Bir oyun yazıyorum küçük bir sahnede iki kişilik…
Aynadaki "O", başkasındaki "O"… “kıyı ege’min kızı” Ve düşünüyorum hangisi daha zor diye… Bir bakıyorum ki perde açık…...
Nefesleri soğuyor yanıbaşımdaki kimliksiz ruhların… Alıştıkça karanlığa, gözler beliriyor tek tek… Yanımda olmayıp da varlıklarını düşlediklerim....
Asan, kesen, isyan eden, beğenen, yeren...tek bi sevgili tek bi yaren..kimi aksak, kimi topal, kimi bildiğin sıcaklıkta...Hangisi diyor gerçek, ya da hangisinde
-ben- gerçeğim....hangisinde. ?
inceden bi keman sızısı düşüyor geceye...
Susuyorum Ahrazlığıma…....
Gözlerimde iki çiy damlası.... Yüreğimde günbatımının öksüz sevdası…..
Sahne ortasında dizlerinin üstüne çökmüş ve yenik...Dilimdeyse sadece son perdenin doğaçlaması;...-elbet bir gün-
Ben maske takmak istemiyorum… Çekin gözlerinizi, ben herkese aynı görünemem.....
Sadece yazmak istedim ’ yüreğimden taşanlardı’ adı.. Oysa anıları takıldı yüreğime,.. Dudağımı, ellerimi... Bir avuç yüreğimi lime lime etti kalemim… Suskunluğuma ses oldunuz, duruşuma hareket… Görmek istediğiniz oyun burada açmıyor perdelerini… Herkes kendi sahnesinde yönetmen, oyuncu.....ben figüran....
Kırık kol, tek bacak ve kan damlayan gülüşümle çocukluğumun oyuncak sepetinde kalmak istiyorum...önce "o" başlatılara sığınmak...Yalnızlığını ve mutsuzluğunu paylaştığı, korkularında sarıldığı, en saf öfkesinde elinden fırlattığı... İplerimi verin bana… Bir zamanlar… Umutlarla doluyken her günüm… Uçurumun kenarına bırakıpta beni...
O gün… İşte o zaman tanıştım “Rüstem emmimle”…Bana bıraktığın karanlık duvarların eşiğinde… Beraber düşündük hatta beraber ağladık bazen… Bazı geceleri delice koştuk sokaklarda… Dur diyenlere bakmadan koştuk karanlığın kucağına… Aldırmadık kimseye, sonunda ölüm olsa bile… Bazen içimizden geldiğince bağırdık, haykırdık hayatımıza… Ellerimizi kenetleyip birbirine… Anılarımızı paylaştık kimi zaman… Hiç dur demedik birbirimize, demeyecektik de Alnımıza silahı dayasa bile - anılar -......
İnsanları anlattı, ne öğütler verdi bir bilsen… Her güne umutla bakmayı öğretti… Hayatı
sevdirdi sonunda… Nefret etmeye başlamışken hayatımdan... Bir arkadaşı daha varmış… Onunla da tanıştım… Evet, işte "hayat" arkadaşımla böyle tanıştım ben…..
Adı "Yalnızlık" mıymış ne.....İşte “bi’başınalık” … Adı yar’en.... Yar’ı olmayanlara Yaren... O benim hayat arkadaşım… Kısacası her şeyim..
Her sabah yanlızlığa... Her sabah sessizliğe...uyanırken...
kıyı ege’m burası….yüreğimde günbatımının öksüz sevdası...anılar haklı… anılar pür silahlı… Hayatımsa artık yalnızlıklarla dolu....
........................
kıyı ege köylüsü............
YORUMLAR
zerre-i miskal
yazdırırcasına.......
ama sadece yazılarda.....
....
sağol dost...
zerre-i miskal
teşekkür ederim, sağolunuz.....