- 990 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünceler...
Bugün yolculuğumuzun yirmi ikinci günü.
Her zaman çok güzel otellerde konaklayamıyoruz. Bazen sahile yakın, ucuz otellerde de kaldığımız oluyor. O zaman bunun ne manaya geldiğini biliyorum.
Yine aynı odada kalma ihtimalimizin yüksek olduğuna...
Ona, şimdiye kadar kendi hislerimi açamadım. Hislerimin ne olduğu konusunda da bir fikrim yok açıkçası.
Onu bir kadın olarak görüp görmediğimi bile bilmiyorum.
Sadece bu yolculuk boyunca, ona zarar gelmemesi için çaba gösteriyorum. Hepsi bu.
Artık neden emin olduğumu bile bilmiyorum. Saçmalıyorum galiba.
Aynı oda da yatan sekiz kişiyiz. Dışarıda ki soğuk havanın istilasına uğramamak için pencereleri sıkı sıkıya kapattık. O, diğer iki kadınla beraber pencerenin önüne doğru kıvrıldı.
Ben ise kapının arkasına serilmiş hasırın üzerine, başımın altına sağ kolumu yastık yapmış, dışarıdan vuran ay’ın ışığında ki onu izliyordum.
Onun gün içinde süt kesiği kokusuna alıyordum. Buna rağmen, hala kıvrımlarında dolaşan kelimelerime ilham oluyordu. O bunu bilmiyordu. Ben ise kalbimin atışlarına engel olamıyordum. Adını andığım her an, gizli bir volkan içimi tutuşturuyor, beni onun sıcak, sıcak bakışlarının içinde kaybolmam için farkında olmadan kendine çekiyordu. Ya da farkında değilmiş gibi yapıp, beni kendine tutsak ediyordu kim bilir ?
Şimdi onun yanıma yavaşça yaklaşıp, ellerine usulca tutup, nefesimle buluşturmayı öyle çok isterdim ki...
Ertesi sabah saat henüz çok erkendi. Daha gün bile ışımamıştı. Odanın dışında kısık sesle konuşan iki kişi vardı. Kulak kabarttığımda baştan tam olarak anlayamadıysam da sonradan, bunun onun sesi olduğunu anladım.
Yattığı yere baktım yoktu. Kalbime bir heyecan gelip yapıştı. Kiminle konuşuyordu acaba? Merakımdan o an dudaklarımı ısırıp kan çöreklenmesine neden olmuşum. Hemen yattığım yerden kalkıp, hızlıca kapının tokmağını çevirdim. Omuzlarımı dikleştirip geriye atmış, kaşlarımı yay gibi gerip gözlerimi küçültmüştüm. Az ilerde kulak kulağa vermiş olan otelin sahibi kadınla konuşuyorlar, bir taraftanda bakır leğene boşalttığı sıcak güğümdeki suyu döküyordu. Geldiğimin farkına varmıştı. Kapıyı öyle bir açmıştım ki, kim olsa dönüp bakardı.
Leğenin başına eğilip, kirli olduğunu düşündüğü çamaşınrlarını ikinci bir suyla yeniden yıkayıp, çitilemeye başladı. Ben, pencerenin önündeki masanın yanında ki sandalyeye oturup sigaramı yakmış derin derin çekiyordum. Manzara müthişti. Dışarısı en doğal haliyle insanı cezbediyor, yaşadığının farkına varmasını sağlıyordu.
Odaya gidip boyalarımı ve küçük resim defterimi aldım. Tekrar masaya oturup dışarının saf güzelliği karşısında kendimden geçtim. Salonun kapısı açıldı. Elindeki sepette taşıdığı odunlarla sobanın yanına gelen otel sahibi:
-Günaydın beyim. Hayırlı sabahlar, deyip başıyla selam verdi.
Bende başımla selam verdim.
Gözlerinin bir an ona kaydığını, leğenin başında eteklerini topladığı için açılan bacaklarına baktığını ve bakışlarını bir süre çekmediğini görünce bir kaç kez öksürdüm.
Bu davranışım karşısında kendini toparlayıp, sobaya attığı bir kaç odundan sonra salondan çıktı. O hala hiç bir şeyi umursamaz haliyle giysilerini yıkıyordu. Çömeldiği yerden yavaşça kalkıp çamaşırlarını sıkıp, sobanın yanında ki tel çamaşır askısına astı.
Koltuk altından sızan terin, mavi elbisesinin kolundan süzülüp bıraktığı ıslaklıgı, hemen resmetmek için fırçamı elime aldım. Oysa tutulmuş kalmıştım. Yeşil bakışları sobanın aleviyle harmanlanmış ıslak ıslak bakıyordu. Bedenimin üşüdüğünü, etimin yandığını hissettim. Oysa mevsimlerden kış, aylardan şubattı ve dışarıda müthiş bir kar fırtınası vardı...
Bu havada yola devam etmemizin mümkünü yoktu. Zaten hala öğlen olmasına karşı kimse uyanmamıştı. Ben, bir kaç resim çizmeye çalıştıysam da bunda muaffak olamadım. Çünkü kafam karmakarışıktı. Aklımı hiç bir şeye odaklayamıyordum. O ise yemek masasında oturmuş, eline aldığı dergileri karıştırıyordu.
Yolculuk yaptığımız Kerim bey bir süre sonra odadan çıkıp, salona göz gezdirdikten sonra bana selam verip onun yanına gitti. Bu adama karşı içimde bir kin duyuyordum. Hiç bir fırsatını kaçırmadan her defasında onun yanına gidiyor, yaptığı esprilere gülmesini sağlıyordu. O da şuursuz bir sokak kadını gibi arsızca kahkaha atıyor, beni içten içe kıskançlık nöbetine sokup delirtiyordu.
Bir ara gözünün altından beni süzdüğünü hissettim. Bakışlarımı o tarafa çevirince hemen başını çevirip gözleriyle Kerim denen o adama baktı. Bakışını bile kıskanacak kadar bağlanmış mıydım? Bu ne zaman olmuştu? Şimdiye kadar konuştuğumuz cümleler iki elin parmaklarını bile geçmiyordu. Ona ne kadar yaklaşmak istesem o kadar kaçıyordum. Ya da uzaklaşmak istesem bir o kadar onun yanında olduğumu ve ona daha bir yakın olduğumu hissediyordum.
Akşam yemeğine doğru herkes hazırlanmış masada ki yerini almıştı. O ise derin göğüs dekolteli beyaz elbisesiyle tam karşıma oturmuştu.
Otel sahiplerinin bugün evlilik yıl dönümü olduğu için hep beraber kutlamayı uygun görmüşler. Buna hayır demek olmazdı. Güzel yemeklerin ve şarabın olduğu harika bir masa. Gramofona koyulmuş son derece romantik bir plak. Birkaç kişi dans etmek için ayağa kalktı. Kerim denen o adam da böyle bir fırsatı bekliyordu; emindim buna.
Ama o hiç oralı değil gibi davranmaya devam ediyor, göz ucuyla beni süzüyordu.
Ve nihayet Kerim elindeki peçeteyi bırakıp, sandalyesini geriye doğru itip, ayağa kalktı. Elini uzatıp, dans edip edemeyeceklerin sordu.
O kadar çok içmişti ki; ayağa kalkınca ve onunla dans ettiği zaman kesin düşmemek için ona sarılacaktı. Kerim ise belki de böyle olmasını istemiş olacaktı ki bu saate kadar beklemişti teklif için. Belki de onun bu zayıf anından yararlanacak boynuna ve omzuna fark ettirmeden öpücükleri sıralayacaktı. Bu düşünceler beynimin içinde gidip gelmeye, benim aklımı tüketen kurtlar haline gelmeye başlamıştı.
Kerim hala cevap alamadığı için boşalan bardağına sürekli şarap dolduruyordu.
O ise tereddütsüz içiyor, içtikçe kahkalarındaki şehvet çoğalıyordu. Son kadehi yudumlamaya başladı
Içtiği şarap dudaklarından sızıp, boynundan geçip, göğsüne aktığında, soğuk şarabın etkisiyle titreyip, derin bir " ahh" çekti. Tanrım! Bu kadın benim ölümüme sebep olacak...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.