- 2601 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlık
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
YALNIZLIK
Bir çığ düşmesi gibi, insanı ağırlığının altında ezen haldir yalnızlık. Kelimeler cılız kalır onu anlatmakta. Bu yüzden ne dillerde tam bir karşılığı var, ne de kitaplar aşikarca anlatabilir onu. Yalnızca hissedilir ve yaşanır. Yaşamın bir yada birçok döneminde bu duyguyla baş başa kalınır. Bu hal bazen bir saat sürer bazen yıllarca. ‘’Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz’’ der Özdemir Asaf. Soğuk bir rüzgardır yalnızlık. Hatta rüzgardan daha gerçek dokunuşları vardır ruha. Yalnızlığın bu dokunuşu öylesine kuvvetlidir ki, dünyanın en güçlü kişisi bile yenik düşer .
Yalnızlık, düşsüz bir uyku ve çocuksuz ana kucağı gibidir. Bu ruh hali insanın kendini yarım hissetmesine neden olur . Yalnız insanın ne mutluluğu tamdır, ne de hüznü. Yalnızlık ( ziplenmiş ) sıkıştırılmış bir duygu halidir. Yaşadığınız süreçte hep vardır ama insan doğasına zıttır. Bazen de bir hasta halidir yalnızlık. Sancısı bütün vücuda yayılmış habis bir ur gibidir. Öldürmeyen ama hep süründüren bir hastalık ki, insanı dirhem dirhem azaltır. O, çözülmesi gereken karmakarışık bir düğümdür. Bu düğüm insanı öyle bir sarar ki, size milyon nüfuslu bir kentte bir başınıza kaldığınızı düşündürür. Kalabalıkların ortasında sessizliğin sesini duyurur. Öznesiz cümleler kurdurur biri diğerinden daha devrik. Ve yalnızlık bazen de iyi bir öğretmendir. Neler öğretmez ki insana ?
Bazen yalnızlığı insan kendi seçer. Onlara göre yalnızlık , şahlanış öncesi dinlenme ve bilenmedir. Bir başlangıç noktasıdır. İnsanın kendine gelip hayata yeniden sarılmasına vasile olur. Kimi zaman da kendi eliyle teslim olur insan yalnızlığa. Tek çıkış yolunu yalnızlık gibi görür. Yüce dağlar bile yek başına der ve yola koyulur. Yalnızlık bazen , hasta kişinin kaçışı olduğu gibi bazen da hasta kişilerden kaçıştır. Kalabalıkların arasında yalnız olacağına, tek başına yalnız kalmayı seçer. Başkalarına kızdığından , onlardan uzaklaşmak istediğinden , korkudan ve bıktığından, belki de sadece huzur bulabilmek için yalnızlığa sarılır. Ne kadar sarılsa da eninde sonunda , yalnızlığın soğuk kolları ferahlık veren rüzgardan sonra yerini dondurucu soğuklara bırakır.
Yalnızlık fiziksel bir durum olarak gözükse de hiçte öyle değildir. F.Bacon ‘’kalabalıklar insanı yalnızlıktan kurtarmaz.’’ der. Çünkü kalabalıkların içinde mahkum olunan statüde bir tür yalnızlıktır. Paylaşımların selamlaşmadan ileri gitmediği bir kalabalık kimseyi yalnızlıktan kurtaramaz. Size ‘’yalnız değilim’’ dedirten, etraftakilerin sizi duyması değil sizi anlamasıdır. Albert Einstein’in ‘’tüm dünyada tanınmış bir insan olmak ve kendini bir o kadar yalnız hissetmek çok garip” sözü durumu daha iyi özetler.
Giderek yalnızlaşıyoruz. Toprak gibi insan da erozyona uğruyor. İğne atılsa yere düşmeyen tıklım tıklım yalnızlık pazarları her semte kuruluyor artık . Binaların katları ve evlerin oda sayısı artıkça yalnızlıkta artıyor. Tek kişilik yalnızlıklar çift kişilik yalnızlıklara dönüşüyor. İnsanlara ölümde soğuk geliyor yalnızlıkta. Hep kaçmak istiyorlar bunlardan. Oysa her ikisi de yaşam sürecinde insanın başına mutlaka gelir. Ölümün değil ama yalnızlığın çareleri vardır. Huzuru arayan insanın kendisini sosyal ortam içine sokması, günlük verimli aktiviteler içinde olması dostluklarını pekiştirerek sohbet ortamlarına girmesi, kıskançlık , aşırı rekabet ve diğer tahrip edici tavırlardan uzaklaşması onu yalnızlıktan kurtaracak huzur basamaklarıdır. Şurası da var ki, bu dünyaya yalnız olarak gelen insan yine yalnız olarak ayrılıyor !
.
YORUMLAR
Yalnızlık kadermidir..Onca insanın içinde kii yalnızlık daha ölümcül...
En Uzak mesafe ne Afrika'dir
Ne Cin,
Ne Hindistan,
Ne Seyyareler,
Ne yildizlar geceleri isildayan...
En uzak mesafe iki kafa arasindaki mesafedir birbirini
anlamayan.....
Seviyorum Can babayı ne kadarda güzel özetlemiş...
Teşekkürler paylaşımınız için,yalnızlığımın üzerine okuduğum mükemmel satırlardı...