- 646 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kral Varken Adalet Bekleme
Hastalığa yakalanan vucüt ne kadar direnirse dirensin güç kaybeder. Hastalık sardı her yeri. Geçsin istemiyorum, çabalamıyorum. Belkide bu yüzden yakama yapıştı. Zaten güçsüz olan ben sayılı adımlarımı sıralamaya başlıyorum. Bir, iki, üç, dört nakarat. 4/4 adım 80 tempo klasik bir metronom gibi. Dengesiz bir irade, mutsuz kırık kalp var. Gözlerimi kısık bakarım sararmış rengini kamufle etmek için. Zaten bir hiçtik, ne kadar öğrensekte cahildik, ne kadar tanısakta, görmezdik. Kabullenmez ciddiye almazdık döngüyü. Niye düşünürdük bir hiçi, niye düşünürdük belirsizliği. Sokakta bir iki volta, işte bir kaç enerji, evde biraz vodka genelde stres, sahte bir mutluluk. Başlar ve biter yaşam, zamanla birbirine bağlanmış balyalar gibi kendine çekersin. Eline gelen her balyada yaşlanırsın. Bazen dayanamaz kırarsın söverek...
Neyedir bu nefret, kimedir bu cilve. Sıramızı savarken kendimizi neden kaybediyoruz. Hastalık gerçekte bu aslında, bir hiç olduğunu bilmeyip diğer kelleleri daha da yormak. Yokuş çıkmaya zorlamak. Adalet denilen olguyu uydurmak. Bu hastalık olmasa adalet uğruna bağırmazdık. Zaten adalet hiç bir yerde olmadı. Herkes atını sürdü onun üzerinde. Olmayan adalet zaten yanlış kullanılıyor. Cezaevi falan boş şeyler. İnsan orada da yaşar. Bir kelle kesiyorsan, kellene güveniyorsundur onun elinden alınması gerek. Bir şey çalıyorsan eline güveniyorsundur. Asıl antitez ise başlangıçtır. İnsanlarımız adaleti, eşitlik hakkın yerini bulması olarak yorumluyor. Buraya kadar güzel.. Peki doğarken bu haklar nereye gidiyor da bulasın. eşitlik nerede hani. Bizim sistemimiz komik "uyuşturucu kullanıyor, satıyor yakaladık, sorguladık, kelepçeledik, bir kaç gün dövdük, sonra savcıya postaladık, ifadeler belgelendirildi, mahkemeye çıkardık 10, 15 yıl veya müebbet verdik" olay sadece bu mu ? Bu mudur yani eşitlik, doğuştan varolmayan adalet sonradan mı tecelli ediyor.? Bu aslında bir dram, komik yanları ağır basan bir dram. İnsan kendi kendine işkence eder olmuş. Demokrasi adaleti destekleyen bir rejim. Halk kendi kendini yönetir, kendi liderini kendi seçer ya. Bir soru sormalı " Demokrasiyi ne destekler acaba ?" Demokrasiyi azınlık mı destekler çoğunluk mu ? Azınlıktan kastım şöyle süslü şatafatlı kralın soyundan gelmiş insanlar. Çoğunluktan kastım tek suçu dünyaya kralın soyundan gelmemiş olmak olan insanlık. Bu dünyanın bir kralı var. Adına şarkılar yazılmış hani "varlığı bir dert, yokluğu yara" olan şey. Cevap aslında ortada krala hayır diyebilecek bir kadın, erkek yoktur ki. Satın alınabilir değerlerdendir insan. Gerçekten de bir maldır. Aslında şöyle bir genelleme yaparsak. Elle tutulabilir herşey maldır denilebilir. Bir canlı da satılıp alınabilir. İnsan nitelikleri aklı olan bir varlık ondan başka herkes mal diyorlar. Hani nerede bu adaletimiz. Hayvanların da aklı var ve bilakis çoğu insandan daha kıymet verirler yavrularına. Zararlı görmediklerine saldırmazlar. Bizim düşünme güdümüz var beynimiz daha büyük ama bu kriterler nereden çıkıyor. Her beyni olan bunu kullanabilse zaten uydurmalarımız olur muydu. Bu dengesizlik olur muydu...
Önemli olan zaten bir insanı kandırmak değil. Gerçekle yüzleşmesini sağlayabilmek. Hangimizin hayatında yalan olmadı mı? aziz miyiz biz doğuştan? Peki bu yalanlar olmayan adaletimizde, işlemeyen demokrasimizde söylenmedi mi. Kim ayırt edebiliyor? Tartışıyoruz bilmem ne açılımı, yolsuzluk, olmayan adalet vb konuları. Sadece tartışmış olmak için. Dikkatleri çekmek insanları daha da inandırmak için. Ne uğruna ? Her yol Paris’e çıkarken. Sen milleti düşündüğünden mi tartışıyorsun. Yoksa krala daha da yakın olmak için mi. Kahraman olmak için mi ? Yaşamak bir fiyasko, duygular bir fiyasko, emeller bir fiyasko. Çünkü kralın buyruğundayız. Duygularda satın alınır, insanlarda, adalette, demokraside. Öyleyse napıyoruz. Asıyoruz eleğimizi, koparıyoruz balyamızı..