- 1152 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Son
En son kimi öptün nefes almadan soluksuz, gözlerine baktın uzun uzun? Kimin gövdesinde soluklandın ve güven duydun hayata? Kim ay’ın gökyüzünde duruşunu daha parlak kıldı gözlerinin flu kalmışlığını ve güneş tenine en son kimin yanındayken uzun uzun konakladı? Ellerini kimin ellerinde ısıttın mesela ve sığındın sözlerinin keskinliğinde birçok kesikli acıya dayandın hayata aldırmadan… Yaşamak nedir hissettin ve haykırdın mı sesli sessiz mutluluğunu?
En son hangi manzaranın içinde unuttun kendini ve yanında kim vardı? En son kiminle bir bardak çay içme keyfinde kendini mutlu hissettin. Ve yürürken nerede, ne zaman, ne halde olduğunu unuttun, savrulur gibi dünyanın bir ucundan bir ucuna kendini kaybettim? En son ne zaman gülmenin yüzünde değişimler oluşturduğunu gördün? Ne zaman çocuk oldun mesela, şirinlik peşine koştun aldırmadan insanlara.
En son hangi yolculuğu sevdin, en son ne zaman rüyanda istediklerin olurken gördüğün kişi kimdi? En son kim sana her zaman yanında olacağı duygusunu verdi, kim sana gerçekten ihtiyacın olan her durumun onun yanında olmak olduğunu hissettirdi? Ne zaman hayatının akışında onun selinde boğulmak istedin, nefes almadan geçirebileceğin günlerin hayalini kurdun? Kimin yanında zaman geçerken sen haberdar olmadan akrepten, yelkovandan?
En son ne zaman bir şarkıyı dinlerken aklına geldi ve yüzünü ezberlerinden çizdin hayal perdesinde net olarak ve onsuzluğun kötü olduğunu düşündün? En son ne zaman birine özlem duydun, en son ne zaman birinin seni senden daha çok düşündüğünü hissettin? En son kıskandığın kimdi? Ve gece yatarken kimin sana en son iyi geceler dilemesini istedin. En son hangi kitabı oda okusaydı dedin ve bir şiirin arasında satır aralarına sığdırdın adını, mutlu mevsimlerin tadını?
En son kim senden uzaklaşırken sen giden bir trenin, geminin, otobüsün, arabanın peşinde baka kaldın uzun uzun daldın ıssızlığın kıyılarına? En son kiminle birlikteyken korkunun ne kötü bir duygu olduğunu ve heyecanlanmanın ne kadar yorucu olduğunu hissettin? En son kimi içinden geldiği için ve sadece onun için komik bir şeyler yapmak istedin. Ne zaman birisinin sana gülmesinden mutlu oldun? Mutluluk demişken, ne zaman mutlu oldun en son hani sıradan değil günü birlik anlık mutluluklar değil saatlere günlere yayılan hayallerle süslenen, beklentisi çok olan.
En son kiminle birlikte hayal kurdun ve kaybetmenin asil beyazlığında ruhunu sıkışmış bir zavallı gibi hissettin? En son sana kimin şefkatinin hissettin. En son seni kim aradı ve “seni seviyorum” dedi. En son kim ne olursa olsun seni affedebildi? En son kim seni tüm yakınlığınla sahiplendi. En son kim senin için bir şeyler yaptı ve ne zaman yılların sana getireceği ağır yükleri paylaşacak birinin karşında durduğunu hissettin, sen varlığının anlamında değerli kılındın?
En son ne zaman ağladığında gözlerinin bıraktığı yaşları silerken kendi yaşlarını döken biri oldu ve kimdi, ağlamanın bile güzel duygu olduğunu sana yaşatan? En son olmasa bile ne zaman olduğu da hiç önemli değil, ilk ya da son olması da hiç önemli değil, ne zaman birisi senin kalbini çarptırdı? Ne zaman birinin seninle olmamasından korktun, özledin, aradın ve yaşamak için ihtiyacın olduğunu düşündün, anlamaya çalışmadan seni anlamasını istedin, korkmadın yanında olmaktan ve en son kim seni hayatının anlamı yaptı?
Hayat kısadır, dünyanın da umurunda değiliz, yaşayacak kadar yaşayacak ve sonrasında elimizde kalanlarla gideceğiz geride bıraktıklarımız asla bizim olmayacak, hiçbir zaman bizim olmadıkları gibi, ne istediğimizi değil neyi yaşayacağımıza karar vermeliyiz bence hayatta, yaşamak sıradan akışında bizim için asil olduğu zaman anlam kazanır.
“En son” lar her zaman vardır var olacaktır hayatta, mesele bizim ne istediğimizdir. İstediklerimiz için mücadele etmek elbette asil bir duruştur ama her mücadele galibiyetle sonuçlanmaz her mağlubiyet nasıl kaybetmek değilse her galibiyette kazanmak değildir. Bir gün ama bir gün şöyle bir geçmişe baktığımızda “belki de” diyebileceğimiz olmamalı hayat bize binlerce kez şans verirken biz hayata nedense hep cimri davranırız, bırakın içgüdülerinizi hayata değilse bile kendinize bir şans verin yaşamak zaten yürekli olmak değimlidir?
AsevimLİ
Karadeniz de...
YORUMLAR
Aslında sonuçtaki çıkarılan tema haklı. Kaç ömür kaç bahar geçireceğiz ki, kaç yılı eskitebileceğiz hayatta; mutlu olmak adına, gülümsemek ve gülümsetmek adına, yaşamın amacını bilmek ve bildirmek adına, sayılı alacağımız nefesleri geçmişin keşkesine, belkisine takılı bırakıp, olta ile balığı çekercesine, geçmişi geleceğe getirip, her seferinde belkilerimizdeki kırgınlıklarımızı yansıtıyoruz.... Kaç zaman kaldığı mühim değil, kaç zamana kaç şansı sığdırdığımız, kaç şarkıya kaç belkiyi sığdırdığımıza değil, sayılı zamana kaç şarkı sığdırdığımız önemlidir...
Bunu kendimizi motive etmek açısından yüzlerce kez tekrarlıyoruzdur belki de. Ama ne belkiler ne de keşkeler aklımızın takılı kaldığı köşesinden kaybolmuyor... Ben beynimizde saklı çekmeceler olduğuna eminim.. Her olay başka bir çekmecedeki anıyı canlandırıyor.. biz mutlu olduğumuzu sandığımız anda sadece çekmeceleri karıştırmıyoruz..
Yazı çok güzeldi,
Tebriğimle..
Ali Sevimli
Aslında yazının o anda son kısmı böyle değildi başka türlü düşünmüştüm ama sonradan bu şekilde oldu.
Sonrası için sizin sonuç bölüm dediğiniz kısmı, hayat felsefem değil ama olması için uğraşıyorum." Belki" demek istemiyorum bunun mutluluğu tüm hüzünleri mi yok edecek sanırım. Kimse "belki" demesin..
Gösterdiğiniz ilgiye paylaşıma ve beğeniye teşekkürler..