- 2200 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Barışı Arayan Çocuk
Murat,televizyonun önüne halının üzerine oturmuş arabalarıyla oynarken babası,"oğlum biraz sessiz olur musun,bak savaş çıkmış..."diye uyardı. Babasının ses tonundan savaşın kötü bir şey olduğunu anladı Murat. Tam olarak kavramasa da oyun oynama isteği kalmamıştı. Annesine "savaşın ne olduğunu" soracakken bu kez de "barış "sözcüğü çalındı kulağına. Annesi sevinç içinde "aman çok şükür barış sağlanmış"diyordu mutlu bir şekilde.
Murat anladı ki "barış "insanları sevindiren ,mutlu eden bir şeydi. Annesinin uyarısıyla yatağına gittiğinde aklında iki şey vardı:"savaş ve barış...."anlamlarınıı sormuştu ama babası geç olduğunu uyuması gerektiğini söyleyip göndermişti yatağına.
Murat yatağına uzandı,derin düşüncelere daldı. Savaş neydi? Ne yapardı insanlara? Peki ya "barış "neydi? Barış sözünü duyunca insanlar neden mutlu oluyorlardı? Az sonra göz kapaklarıı ağırlaşan Murat, biraz tedirgin, huzursuz bir uykuya daldı.
Murat, bir ormanın içine doğru yürüyordu.." Savaş kötü bir şey ben barışı aramalıyım "diyordu kendi kendine. Evet barışı arıyordu, Murat. Ormanda ilerlemeye devam etti. Ağaçlar, otlar çoğalıp sıklaşacağı yerde azalıyordu. Bir anlam veremedi Murat. Biraz daha yürüdü. Gördükleri karşısında çok şaşırdı. Yakınlardan su sesi gelmesine rağmen ne bir ağaç ne bir ot vardı. Şaşkınlık içinde etrafına bakınırken bir tavşan ailesi gördü. Anne tavşan çok üzgündü. Ağlayan yavrularını avutmaya çalışıyordu. Murat’ı görünce kaçmadılar bile. Murat,sevecen bir şekilde seslendi onlara. Anne tavşan oturması için yer açtı Murat’a. Annenin yanına oturan Murat, neden üzgün olduklarını, bulundukları yerde neden hiç ot ya da ağacın olmadığını sordu. Soruyu duyan yavrular daha yüksek sesle ağlamaya başladılar. Murat bir anlam veremiyordu. Anne tavşan söze girdi:"Burası da ormanın diğer yerleri gibi bir cennetti adeta. Her şey, bir geyik sürüsünün su içmek için aşağıdaki kaynağa gelmesiyle bozuldu." Murat bir anlam verememişti: "Su yetmedi mi hepinize?" diye sordu. Anne tavşan anlatmaya devam etti: "su yetmesine yetti. Hatta arttı bile. Ama aç gözlü hayvanlar suyu paylaşmak istemedi geyiklerle. Burası bize ait deyip kovdular geyikleri. Geyiklerin lideri de çok uzun yoldan geldikleri için çok susadıklarını, içmeden yollarına devam edemeyeceklerini söyleyip diretince olanlar oldu.
Ormandaki bütün hayvanlar geyiklere karşı savaş açtı. (Murat savaş sözcüğünü yeniden duydu.S avaş kötü çok kötüydü galiba..dinlemeye davam etti.)Bir gece yarısı geyikler su içmek için kaynağa geldiklerinde diğer hayvanlar saldırıya geçtiler. Öyle korkunçtu ki anlatılır gibi değil. Arada kalan yaşlılar ,çocuklar ezilip öldüler. Diğerleri de ya sakat kaldı,ya burayı terkettmek zorunda kaldı. (Murat hakklıydı savaş insanları öldüren kötü bir şeydi....Ama ağaçlara ,otlara ne olmuş olabilrdi ki? Anne tavşan anlatmaya devam etti.) Ölü ve yaralılarını geride bırakıp gitmke zorunda kalan geyikler, giderken boynuzlarıyla ağaçları yıktı, yerleri kazıdı. Şimdi böyle oldu yaşadığımız yer. Yiyecek yeşil bir ot bulamıyoruz. Bizler daha uzağa gidebiliyoruz ama çocuklar ve yaşlılardan sağ kalanlar açlıktan ölmeye başladı. Az ileride geyiklerin yaşadığı yerde bol yeşil ot var ama bizi istemiyorlar. Onlara su vermediğimiz için bize düşmanlar. Hem çıkan savaşta pek çok kişi öldü, onlardan da bizden de.
Anne tavşan bir süre sustu. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi gözleri parladı. Murat’a" dönüp sen bize belki yardım edebilirsin"dedi. Murat bir anlam veremedi. Kendisi küçük bir çocuktu. Nasıl yardım edebilirdi.? Anne tavşan anlattı nasıl yardım edebileceğini: Sen barışı sağlayacaksın. Geyiklerle ve Kral Aslanla konuş. Onları ikna et. Su da otlar da hepimize yeter. Burada barış içinde yaşayabiliriz. (Murat,savaş ve barışın ne olduğunu iyice kavramıştı. Ormanda huzur ve güvenin olması;t üm hayvanların mutlu olması için barış olmalıydı. Murat kararını verdi. Hayvanların liderleriyle konuşup barışı getirecekti ormana.)Anne tavşan aslanı ve geyiklerin başkanını nerede bulacağını anlattı Murat’a.
Murat önce Kral Aslanla konuştu. Hayvanların açlıktan ölmemesi için geyiklerin otlağına ihtiyacı vardı. Geyiklerinde yaşamak için su kaynağına ihtiyaçaları olduğunu anlattı. Dahası barışın güzelliğini anlattı krala. Kral hayran hayran dinledi Murat’ı. Ve kabul etti,suyu geyiklerle paylaşmayı. Murat çok mutlu olmuştu. Barış için gerekli ilk adım atılmıştı. Şimdi geyikleri ikna etmeliydi.
Tüm cesaretini toplayıp geyiklerin köyüne doğru yola çıktı. Geride kalan hayvanlar,özellikle otla beslenenler merakla Murat’ın güzel bir haberle dönmesi için dua ediyorlardı. Barışın sağlanması, ormana yeniden huzurun gelmesi , gelecekleri için çok önemliydi.
Hayvanlar sabırsızlıkla beklerken, Murat çoktan varmıştı geyiklerin köyüne. Her şeyi, özellikle barışın güzelliklerini anlattı etrafında toplanan geyiklere. Geyikler bir süre düşündüler. Kendi aralarında bir toplantı yaptılar. Murat’a inanmışlardı. Kabul ettiler teklifi. Çok mutlu oldu Murat. Ertesi gün ağaçsız alanda bir kutlama yapmaya davet etti geyikleri.
Geri döndüğünde müjdeli haberi verdi. Bir bayram havası vardı ormanda. Ve ertesi günkü kutlama için hazırlıklar başlamıştı bile. Su kaynağının başını sarmaşıklarla süslediler. Hava karardığında ışıklarına ihtiyaçaları olur diye tüm ateş böceklerini de topladılar. Her şey ve herkes hazırdı. Huzur içinde uyumalarına barışın sözü bile yetmişti. Murat, yakınlardaki bir ağacın dallarında uyumuştu.
Günün ilk ışıklarıyla kutlamalar başladı. Geyikler geldi. Doya doya su içti. Diğer hayvanlar otlaklarda karnını doyurdu. Hep birlikte barış şarkıları söylediler.
İçlerinde en mutlu olan Murat’tı. Barışı bulmuş üstelik ormana getirmişti. Güneş iyice yükselmeye başlamıştı. Hayvanlar öğle uykusuna hazırlanırken bir sesle irkildi Murat. Annesinin sesiydi:"Murat hadi yavrum, geç kalıyoruz , babaannen bizi bekliyor." Murat gözlerini açtığında çok mutluydu. Ormanda değil kendi yatağındaydı. Üstelik bugün pazardı ve babaannesine gidecekleri. Murat’ın mutluluğunun asıl sebebini kendisinden başka kimse bilmiyordu. Murat,barışı öğrenmişti. Yoldaki insanlara, hayvanlara gülümseyerek bakıyordu, artık. Barşı o getirmişti sanki tüm dünyaya...
Yol boyunca tüm insanların barış içinde yaşamaları için dua etti.Bir ara gökten düşmekte olan üç elma gördü.Birini ormandaki hayvanlara,birini tüm barışsever insanlara..birini de masalı okuyanlara armağan etti.
YORUMLAR
İnsanlar kişisel egolarını tatmine esir düştükleri için anlamadılar BARIŞ ÇOCUKLARI'nın ne istediğini. Onlarda kurda kuşa anlatmaya çabaladılar. Çaresizce olup bitenleri seyredenlere, hatta kandan nemalanıp sadece silahlardan kazanacaklarını düşünenlere tokat gibi bir öykü. Ama kim anlayacak BARIŞ ÇOCUKLARINI ? Doğrusu düşündüm okurken. Ben de BARIŞ ÇOCUK adlı şiirimi anımsadım. Bu öyküye yarenlik etmek istedim . Kabul buyurun sevgili öğretmenim.
BARIŞ ÇOCUK
Bir bebeği kucakladı kadın
Kendi evladı gibiydi sıcaklığı
Kanı kaynadı için için
Gözlerine baktı derin derin
Adı Barış’mış
Ya da kardeşmiş Barış’a
Onunla ağladı gözleri
-
Açlığını okudu dudaklarından
Lal olmuş dillerden dinledi hüznünü
Daha bir kuvvetlice sardı kollarını
Közü duruyordu yırtık elbiselerin üstünde
Yüreğine vurulmuş bir hançerin
Yüreklice içti buz gibi ellerden ,
inancın zaferini
-
Sevgiler fısıldadı kulağına
Bir avuç umut koydu kundağına
Bir küçük uçurtma sıkıştırdı kucağına
Uzandı, tuttu küçücük elleri
Demek buymuş dedi
Yüreğimdeki sancının nedeni
Ve inadına her deli şafakta ,
Milyonlarca kez
Barış çocukları doğurdu
Yüz akıydı, anasıydı güzelliklerin
-
Bir başka titredi dudakları kadının
Anayım dedi ben anayım
Dolu doluyum,
Anadolu’yum
İyi bak gözlerime
Al yüreğimden sevgimi
Bir Ağrı Dağı’na koy
Bir Çukurova’ya
Bir türkü olsun Toroslar’da
Efelensin Afyon Ovası’nda
Bir asi dalga oluversin
Egenin masmavi sularında
Ben ki Nazım’ı salladım
salıncaklarda ,hamaklarda
Ahmet Arifler büyüttüm prangalarda
Mustafa Kemaller yetiştirdim dünyaya bedel
Kaç Yunus ,kaç Dadaloğlu kaç Köroğlu
Geldi geçti düşman çatlata çatlata,dudaklarımdan
Kaç yiğide ,kaç ozana helal ettim sütümü
İyi tanı beni Barış çocuk
İyi bak gözlerime
İyi bak evlatların hası
Ve …
Kalk ayağa, hadi
Bir Pir Sultan edasında diren zulme
Bir Kubilay asaletiyle başkaldır karanlığa
Yüreğime ses ol Barış çocuk
Derman ol dizlerime
Kaçırma gözlerini
Bayrak ol topraklarıma
Dalgalan gururla
Çok büyü,çabuk büyü
Beni çaresiz sanmasın kimse
Kucağım ana kucağın
Toprağım vatanındır
Umutlar büyüt yarına
Sen de çabuk büyü
Büyü de tez yıkılsın karanlığın saltanatı
BARIŞ DOLU BİR DÜNYA DİLEĞİYLE
dostyeli tarafından 7/15/2012 11:41:50 AM zamanında düzenlenmiştir.