- 1462 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
aşkın karesi...
aşkın karesi…
"Ruhla seven ruhta sevilirmiş" derlerdi de inanmazdım, "olur mu" derdim "hadi canim hikaye okumayın bana" ruhmuş, "hadi ordan" diye küstahlaşırdım bile.
Varsa beden yoksa ten, gel keyfim gel, işret alemleri, çalsın sazlar oynasın kızlar.
Sevgiymiş aşkmıs... "kim kaybetmişte biz bulalım" içelim güzelleşelim dostlar.
şişenin dibinde balık olur orhan veliyi anlamazdık,
"Sen söyle aşık, aşkın var mı yüreğinde, alaf alaf kerem gibi, eritirmi için için, eritirmi verem gibi" dediğinde şairin "için için" sözünü içelim diye söylemiş zannederdik.
Bimezdik aşkın kodlanacağını, bilmezdik karesini kökünü, bilmezdik zıkkımın dibini
Bir kadın ancak « tende güzeldir », hatta « bende güzeldir » hayat düsturumuzdu.
Ta ki; o çıkıncaya kadar karşıma…
Nasıl bişeysin sen öyle ya! güzel misin hayır, çekici misin hayır, akıllı mısın hayır, zarif misin hayır, hayır hayırrrr.
Ne yapacağımı şaşırdım elim ayağım birbirine dolaştı, saçma sapan şeyler yapmaya başladım, dediler ki, üstada git, gittim.
Tuttu elimden,baktı gözlerime « sev » dedi usulca, kimse duymadan « sev »… büyümü yapıyor napıyor dedim içimden, korktum açıkcası…
Sesi kulağımda yankılandı durmadan o gece « yer gök onun üzerinde durur evlat sev, sev ki anlayasın, sev ki ağlayasın… »
« Dua edecem » dediydi ayrılırken, duanın gücümüdür dostlar, bilen gelsin… bakın işte sol yanımda bir sancı var.
Sevdim dostlar, hem de öylesine birisini ki, bakmayın az önce hayır hayır diye saçmaladığıma, zor olanı sevdim, hem de imkansız olanı…
Daraldım, yine üstada gittim. « sevdim » dedim şimdi n’olacak,
« ne güzel evlat ! bak çözmüşsün sırrı » dedi, elini uzattı, gözlerimden öptü « var şimdi bu gözlerle bak sevdiğine » dedi.
Baktım ve gördüm bu sefer, elindeki kınayı, parmağındaki yüzüğü gördüm.
Ne yapcam, nasıl olcak diye yine gittim üstada…
« Evlat » dedi,
« ulaşılmazı, senin olmazı sevmişsin ! bedeninin asla senin olmayacağı, hasreti ve vuslatı teninde bulamayacağı sevmişsin ! madem ki böyle bir sevdaya düştün al sana reçete… »
« Ulaşılmaz, elle dokunulmaz bir yerde sakla onu ve kimselere söyleme »
---
-Olur, ama ölürse,
-Evlat korkma ! ölmez, korkma. Ulaşılmaz ve elle dokunulmaz yer senin kalbindir. Ve kalpte olanın azığı nefestir, her nefes alışında senden beslenir, nefesinde nefes bulur kalbindeki, her nefes alışında kalbindekini düşünür onun için solursan havayı, ölmez… bişeycik olmaz… sen nefes aldıkça o da nefes alır, sen yaşadıkça o da yaşar içinde.
- hep yaşasın üstad, hep yaşasın hiç ölmesin olur mu…
- hep olmasını hiç ölmemesini istiyorsan ; bir an bile onu kadın olarak görmeyeceksin, bedenini tenini ister, bedende ve tende seversen, o zaman kalpten iner bedenine sarılır, terinde ıslanır ve bedeninden çıkıp gider ve bir daha da asla geri dönmez kalp denilen ölümsüzlük yuvasına. Onun için evlat, sen sen ol, kalpten çıkarma onu, sakla en derin yerinde yüreğinin, yerini kimse bilmesin, hatta sen bile. yalnızca « O » bilsin.
---
Oldu dostlar oldu, yapabildim. Kalbimde biri var, hem de çok güzel, bembeyaz yüzüne inat siyah saçlarıyla, ahu bakışlarını süsleyen gülüşüyle kalbimde duruyor.
Ve ben, her nefes alışımda onu yaşattığımı biliyor, onun için de çekiyorum bir nefes…
Kalbimde bi yerlerde… inanin dostlar, ben bile bulamıyorum kalbimin neresinde saklı, ben dahi bilmiyorum…
Onun sayesinde alemi seviyorum, hatta elalemi bile,
Bilmiyorum o beni seviyor mu ? « elbette sever » demişti üstad…
Aşk üç harf, sevgi beş toplamı sekiz edermiş, o da beni seviyor(sa) bi sekiz de ondan gelir, eder sekizin karesi, al sana altmış dört…
Kalbimde almışdört kiloluk bir sevgi taşıyorum dostlar, inanırmısınız bilmem ama taşıdığım bu yük bana hiç ağır gelmiyor…
Ben aşkın karesini taşıyorum…
.................