Her İnsan, Bir Süpermen Olmak Zorunda mı?
Çocuktum, kuşlara bakıyordum. Gökyüzünde özgürce uçmaları hoşuma gidiyordu. Bazen bir ağacın dalına konuyorlardı, bazen de telefon tellerine… Bazı akşamüstleri, bir ağaca toplanıp saatlerce bıkıp usanmadan öttükleri olurdu. Boğazları ağrımaz mıydı, anlamıyordum?
Bazı akşamüstleri de gökyüzünde gruplar halinde uçar, aklınızı almadığı akrobatik hareketler yaparak mavi derinliklerde süzülüp gönüllerince kanat çırparlardı. Oysa benim uçmam için uçağa binmem gerekti ve o da dünyanın parası idi. Babam ile annem akşama kadar çalışır anca karnımızı doyuracak ekmek parasını kazanırlardı. Kimi geceler rüyamda kartal olur uçardım. Kimi geceler ise küçük bir serçe olur; ağaç dalına konardım. Bir süre sonra fark ettim ki gün içerisinde yaşadığım olaylara göre rüyamda ya kartal oluyordum ya da serçe! Eğer iyi bir gün geçirmiş yatağıma mutlu bir çocuk olarak girmişsem “kartal” oluyordum. Yok, kötü bir geçirmiş, yatağıma yanağımda yaşlarla gözlerim dolu, burnumu çeke çeke ve asık suratla giriyorsam “serçe” oluyordum. Ta ki lise yıllarına gelip de Hazerfen Ahmet Çelebi’nin kuşlar gibi uçtuğunu öğrendiğimde işte o gün her şey değişmişti. O uçmuştu da ben neden uçamamıştım! Benim neyim eksikti, Hazerfen Ahmet Çelebi’den. Param oldukça hurdacıya gidip kuşlar gibi uçmak için kendime kanat yapabileceğim malzemeleri tek tek almaya başladım. Hazerfen Ahmet Çelebi’den bir şey eksik değildi ya hemen koyuldum kanatları yapmaya. Aslında bir şey eksikti ya! Onu bir türlü tamamlayamadım. O da Hazerfen Ahmet Çelebi, İstanbul’da Galata’dan uçmuştu; bense daha İstanbul’un İ’sini görmemiştim. Gel zaman git zaman kanatları yaptım. Uygun bir yer bulmam gerekiyordu, uçmak için. Şehrin en yüksek tepesine çıktım. Hiç kimse beni görmüyordu, bir ben bir şehir ve bir de gökyüzü vardı. Özenle kanatları kollarıma geçirdim ve hızla koşmaya başladım. Koştum, koştum, ben koştum rüzgâr koştu. Rüzgâr koştu ben koştum. Sonunda kendimi boşlukta buldum. Fakat o da ne kanatlar çalışmıyordu. Yanıma paraşütte almamıştım. Gözlerimi kapadım ve yere çakılmayı beklemeye koyuldum. Birden vücudumda bir sıcaklık hissettim. Acaba korkudan altıma mı kaçırdım diye düşünürken göz ucuyla arkama baktığımda Süpermen’in bana gülümsediğini gördüm. Beni güvenilir bir yere koyduğunda ona teşekkür etme fırsatını buldum. Ona çay ısmarlayacaktım ama kabul etmedi. Üstünde parası olmadığı içinde o bana ısmarlayamadı. Adımlayarak konuşmaya başladık. Ona ne gibi güçlerinin olduğunu sorduğumda “yok, yok ne ararsan var!” diye cevap verdi ve başladı saymaya: X-ray görüşü: Bu özelliklerim sayesinde her şeyin arkasını görebilirim. Yalnızca kurşunun arkasını göremez. Teleskobik görüş: Bu yeteneğimle uzak mesafeleri yakınlaştırıp görebilirim.(Uzak cisimlere zoom yaparak yakınlaştırır) Mikroskobik görüş: Bu yeteneğim ise aşırı derece de küçük atomik seviyede ki cisimleri görebilmemi sağlar. Isı Saçan Bakışlar: Bu yeteneğim sayesinde düşmanlarına zor anlar yaşatırım. Soyguncuların kaçış arabalarını patlatabilir, ağır metalleri eritebilirim. Diğer görüş yetenekleri: Süpermen ultraviolet ışınları, kızılötesi ışınları, elektromanyetik dalgaları ve karanlıkta görebilir. Süpermen denizin altını dahi görebilir. Süper işitme: Bu özelliğimle her sesi duyabilirim.Böylece her tehlikeyi sezip,zamanında o tehlikeleri önleyebilirim. Süper Ses: Bütün insan ve hayvanların mimiklerini ve seslerini aynen taklit edebilirim. Süper Nefes: Bu yeteneğim ile kasırga gücünde rüzgar üfleyebilir ve bu rüzgar hedefini dondurabilirim.. Bir üflemesiyle güneşi söndürebilirim. Süper hipnotizma: Clark Kent olarak gözlüklerim bu gücümü kullanmama yardımcı olur. Diğerleri gibi görünmemi sağlar, herkes beni korkak adam olarak algılar ama fotoğraflarda Supermen gibi çıkarım. Dayanıklılık: Evrenin en sert yumruklarına, dünyanın en güçlü patlamalarına dayanabilirim. Bunun sebebi solar enerjinin getirdiği sertlik ve dayanma gücüdür. Süper Güç: Kolaylıkla Mısırda ki büyük piramit(Keops)’i kaldırabilirim. Bir dağı yerinden kaldırıp atabilirim. Süper Hız:. Çok karmaşık işleri ve nesneleri normal bir insandan yüzlerce kat daha hızlı toplayabilirim. Sadece 45 saniye içinde dünya turu yapabilirim. Kendi etrafımda çok yüksek hızlarda dönerek hortum oluşturabilir ya da matkap gibi yeri delebilirim. Solar enerji emme: Enerjimin kaynağı Sarı Güneş’tir. Ayrıca başka yıldızlardan ve gezegenlerden de güç alabilirim. Ama Kızıl Güneş güçlerimi kaybetmeme neden olur. Yaralanmamazlık: Kriptonit hariç zarar hiçbir şey bana zarar veremez. Süper Zeka: Beynim bir bilgisayar gibidir, her şeyi hatırlar yeryüzündeki bütün dilleri konuşabilirim, metropolis telefon defterindeki bütün numaraları ve daily planet’te ki bütün dosyaların içeriklerini bilirim. Çok iyi analiz yeteneği vardır. Bunları saydıktan sonra yanımdan uzaklaştı. Bu defa Hazerfen Ahmet Çelebi geldi yanıma. Ona da aynı soruları sordum. Boynunu büktü, “ben sadece uçmaktan başka bir şey yapmamam onu da zaten bir kere yaptım.” Deyince Süpermen’in arkasından koşmaya başladım. “Süpermen, hey Süpermen! Ben de Süpermen olmak istiyorum!” “İnsan, isterse Süpermen olabilir, yeter ki Kripton’da doğsun!” diyerek uçup gitti. Ben süper bir adam olmayı beklerken onun söylediği sözler üstüne çok düşündüm. Anladım ki “insan, ne oldum dememeli ne olacağım” demeli! Ve kendini olduğu gibi kabul etmeli!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.