Delilik Üzerine
Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1929 senesinde çıkışlar yapan genç kuşak hakkında şöyle bir fikir beyan ediyor:
‘‘Hanımlar, Efendiler,’’
‘‘Af edersiniz soyunuzda deli var mı? Evet mi? Tebrik ederim. İşte dehanın birinci farikası… Şimdi delilik o kadar moda oldu ki… Herkes aklından utanıyor, çarpık lakırdı söylemek için düşünüyor. Evvelden doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Şimdi edebiyat kadrosundan dışarı atıyorlar.’’
Basit bir yorum yapmak gerekirse şunu söyleyebilirim. Hüseyin Rahmi Gürpınar Edebiyat kadrosundan atıldı mı? O zaman benim onun ismini hiç duymamam lazımdı.
Devam ediyor: ‘‘yetişen çocuğunuz var mı? Edip mi yapacaksınız? Bir mütehassısa muayene ettiriniz. Biraz kaçıkça ise mesleğe yarar. Tahsil senelerinde haftada bir gün tımarhaneye gönderiniz. Cinneti kuvvetlensin. Üslupsuzluk, tekniksizlik, densizlik öğrensin.’’
Her icat gibi her düşünce de kendinden öncekilerin temelinde doğar. İçinden çıkar. Daha önceki düşünce sisteminin kalıplarına bağlı kalmak zorunda değildir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın dönemindeki edebiyatçılar öncellerinin açılmamış noktalarını irdelediler, eksikliklerini kendilerince tespit ettiler ve gelişmeye bir ekleme yaptılar. Bu ekleme sonucu oluşan çelişkileri de daha sonrakiler görecek bir parça da onlar geliştirecek. Çocuk gelişim içersinde babasının göremediği noktaları görüp kendini yeni bir düşünce tarzı ile ortaya koyabilir. Bundan daha doğal ne olabilir ki.
Şu da var tabii ki, her değişiklik gelişme değildir. ‘‘…Üslupsuzluk , tekniksizlik, densizlik…’’ Burası çok ince bir ayrım noktası. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın haklılık payı yok değil. Eskiyi eleştiren yeni kendini öyle bir biçimde ortaya koymalı ki biz buna gelişme diyebilelim.
Cemal Süreya bir gazetede yayınladığı yazılarından derlediği Uzat Saçlarını Frigya isimli kitabında Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazısından yukarıda verdiğim alıntıyı almış ve Edebiyata katkısı olan birçok anormal kişinin isimlerini vermiş.
‘Çinlilerin en büyük ustalarından biri olan Çu yan aşırı ölçüde sinir hastası idi, sonunda kendi canına kıydı...Nerval’ın üşütük olduğunu bilmeyen yoktur;kendini boyunbağıyla bir sokak fenerine asmıştı. Ya Hugo? Sağlıklı dev Hugo’nun geceleri sesler duyan biri olduğuna kimi inandırabilirsiniz?... Dostoyevski saralı yaşadı. Lautremont’un deliliği üstüne yeni yeni hekim raporları yayınlanıyor. Bunlar onun deliliğini tartışmıyor;hangi deliliksınıfına girdiğini araştırıyorlar… Nietzsche tam deli. Ama Mauppasant’ın bir deliler evinde öldüğünü de biliyor muydunuz? …’’
Bildiğim kadarı ile normal genelde görülen, anormal ise sıra dışı olana deniliyor. Herkes normal olsaydı ne bilimde ne de edebiyatta bir gelişme olmazdı. İnsanlar içinde bulundukları durumun hep böyle olageldiği, bunun dışında bir durum olamayacağı inancı ile yaşarlar. Dünya edebiyatına adını yazdırmış her isim deli yada akıllı kendi içinde bir sistem geliştirmiş. Yaratıcı ve öğrenmeye aç insanlar, öğreten ve öğretmeyi de öğreten insanlar.
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.