- 629 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Doğuda Baba Olmak
Canlarım,
Gün gelecek gözlerimin içine merak dolu ifadelerle soracaksınız? Dedem, amcam nerede diye? Onlarla çekilmiş bir fotoğrafımız neden yok? Neden onlarla hiçbir anımız yok diye beni soru yağmuruna tutacaksınız? Sizin için masum ve bir o kadar sorulması gereken sorunun altında yatan gerçeklerin ne kadar korkunç olduğunu anlamayacak, anlamak da istemeyeceksiniz.
Zor sorunların, cevabının anlaşılması da zordur. Yaşanmışlıktan uzak sorulara verilen cevaplar hiçbir zaman tatmin edici olmadığını bilirim canlarım. Siz duygusal düşünüp, hareket ederken, ben yaşanmışlığın yükü altında ezilip, soluk alıp vermekte zorlanırken siz bunu ne görebilecek ne de hissedebileceksiniz? Siz merhametin sesiyle ve hayat tecrübesinin azlığıyla sorular sormaya devam edecek, anlamsız bakışlarla beni süzecek ve cevaplarının kaçamak olduğuyla isyan edeceksiniz.
Hakkınızdır. Kan bağıyla gelen akrabalarla duygusal bir bağınızın olmasını istemeniz. Mahrum edilmişliğin etkisiyle ve akrabalık duygusunu tatmamışlığın eksiğiyle isyan etmeniz hakkınızdır. Ama bir de adı gerçek olan yaşanmışlığın getirdikleri vardır. Bunlar öyle anlatmakla, yazmakla anlaşılacak şeyler değildir. Bu yaşanmışlıklar yüreğin yarasıdır. Ve bu yara bir milletin bir kuşağın yarasıdır. Siz bu yarayı yaşamadan, yaşama ve yaşatılma korkusuyla uzak tutulduğunuz için teşekkür etmeniz gerekirken, bir kuşağın yaşadığı acı dolu serüvene dudak bükeceksiniz.
Evet, bir kuşağın yarasıdır, ayrılık. Bu ayrılık, yüreğin parçalanmasıdır. Bilir misiniz sevgisizliğin ne olduğunu? Hayır bilemezsiniz. Sevgiyi tadanlar, sevgisiz büyüyenleri anlayamazlar. Bu hayatın acımasız kuralıdır. Siz de bu kuraldan geçtiniz. Siz sevgiyi bilmeyenlerden, sevgiyi öğrendiniz. Siz sevgiyi tatmayanlardan, sevgiyi tattınız. Siz ilgisiz büyümüşlerden, ilgiyle büyütüldünüz. Sizler çocukluğunu yaşamamış, çocukluğun ne olduğunu bilmeyenler tarafından, güzel bir çocuk geçirdiniz. Siz, tokattın her türlüsünü görmüşler tarafından, tokattın ne olduğunu bilmeden büyüdünüz, siz oyuncağın ne olduğunu bilmeyenler tarafından bir oda dolu oyuncakla büyütüldünüz. Siz sarılmanın ne olduğunu bilmeyenler tarafından sevgiyle şımartıldınız. Siz yokluğun diz boyu yaşayanlar tarafından varlık içinde büyütüldünüz. Siz dinlenmeyen, konuşmasına fırsat verilmeyen, konuştuğunda terslenen, konuştuğunda tokatlanan bir nesil tarafından sesinizin kısılmadığı bir ortamda büyütüldünüz.
Gördüğünüz gibi canlarım sizin ve bizim aramızda çok farklılıklar var. Bunca farklılıklar için sizin istekleriniz hala devam ediyor. Ama ne yürekler ne duygular ve ne düşünceler birbirini anlamaya müsait. Çünkü biz ayrı dünyalardanız. Biz acının, hüznün çocuklarıyız. Biz yokluğun, ezilmişliğin altında boynun bükük çocuklarız. Biz kinin, nefretin ortasında kirlenmeden yaşamaya çalışmış bir nesiliz. Biz bize yaşatılanlardan sonra sizlere aynı acıları yaşatmama refleksi gösteren bir nesiliz. Biz yalnızlığın kollarında debelenerek büyürken sizler sevginin aşırı tozuyla büyüdünüz. Yani bize yapılanların tersini size gösterdik.
Söyleyin canlarım siz acının ne olduğunu bilir misiniz? Sevgisizliğin, susturulmuşluğun ne olduğunu bilir misiniz? Siz masumca isteklerin ardından gelen şiddeti bilir misiniz? Sizin bilmediğiniz ama bizim bildiğimiz ama anlatamadığımız öyle çok şeyimiz var ki.
Biz susmayı, siz konuşmayı öğrendiniz. Biz suskunluğumuzla bugüne geldik. Çünkü derdimizi herkes anlayamaz. Yaşamayanlarla, konuşmayacak derin yaralar taşıyan yüreğe dokunmayı keşke size öğretebilseydik? Ama siz hiç zorluk görmediniz. Siz istediniz biz yerine getirdik bari yüreğimize ait olanla oynamayın.
Bilirim, sonu gelmeyen istekleri de bunu karşılamaya gücümüz yeter mi bilemiyorum. Doğuluyu izah etmek zordur. Doğulunun derdi çoktur. Çünkü doğulu derdin için doğar ve büyür. Sıkıntı, acı, hüzün, ayrılık, sevgisizlik doğulunun kaderidir. Herkes bu kaderden geçer. Çünkü doğulu bunları bilir, bunlarla yaşar. Aksi aklına gelmez. Mutluluğun ne olduğunu bilmediğinden mutluluğu arama derdi de olmaz.
Doğu, insani duyguların terk edilmiş bölgesidir. Bu bölgenin insanın farklı bir dünyası vardır. Kendine has bir dünya da yaşar. Yalnızlığın ve sorumluluğun iç içe geçtiği bir yaşantının parçası haline gelmiştir. Katılığın tartışılmaz bir otoritesi vardır. Otorite adın üzerinde otorite. Katı kuralları olan ama tartışmaya açık olmayan uygulanması kesin kes kurallar. Kim koymuştur bilinmez. Ama uygulayacak çok kişi vardır. Uygulayanlar ne uyguladığını bilmez. Öyle görmüşlerdir. Gördüklerinin üzerine basa basa yaşamaya çalışırlar. Sorgulanmaz kurallara göre uyarlanır yaşantılar. Kuralların keskinliği merhameti bu diyardan kovmuştur. Sevginin kendisi zannedersiniz ki bu diyara hiç uğramamıştır. Başkası için yaşamanın ilke edindiği bir bölge de sevginin ne işi olabilir ki. Olmadığı da yaşananlar fazlasıyla gösteriyor. Hala bile gözler kin kusuyor.
Kardeş kardeşe kıydığı; anne babanın çocuklarının arasın kin serpiştiği bir bölge de beraberlik ruhu aramaya kalkmak Kaf dağını aramaya benzer. …
Evet, canlarım doğu başlı başına bir sorun yumağıdır. Biz bile anlamamış, çözememişken size anlatmak, sizin anlamanızı beklemek hayalin tatlılığına kendimizi kaptırmak olsa gerek. Hayır yaşamınızı duygusallık adına zehirlemenize gerek yok. Biz sizi zehirlemekten zevk alan, zehirleyince rahatlayan bir nesilden sizi uzak tuttuk. Bunun değerini, kıymetini bilin. Biz kurban olduk, bari siz kurbanlıktan kurtulmuşken kurban olmayı arzulamayın.
Osman Tatlı
www.osmantatli.com.tr
[email protected]
YORUMLAR
eğiitimle her şey hallolur can.
bimediğimizden araştırmadığımızdan önyargılı olduğumuzdan oluyor can.
yüzyıllardır iyiydi de şimdi kötü.
kötülük için sebeper arayanlar hep bulacaklar. iyilik içinde sonsuz iyi olma sebebi var.
yazın çok güzeldi değerli kardeşim.
tebrikler.