- 584 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KRALLIĞIN KILICI-3
Tapınağın genç şovalyeleri gölgeler ormanına dolu dizgin atlarını sürerek yaklaşmaktadır. En yaşlı genç savaşcı olan Markus en önde atını sürmektedir.
...
Aniden ormanın derinliklerindeki parlaklığı görmesiyle atının dizginlerini kendine doğru çekerek atını durdurur.
Sol elini avuçlarını açarak geridekilerin durması için uyarır. Kara kısrak ön baçaklarını yerinde sayar gibi toynaklarıyla ince derenin suyunu döğmeye başlamıştır.Arkadan gelen altı atlı şovelye Marus’un eliyle gösterdiği işarete uyarlar.
Kapşonlu pelerinlerini başlıklarını kafalarından sıyırıp sırtlarına doğru geriye atarak çıkarmıştır. Yedisi aynı anda kınlarında kutsal kılıçlarını çıkarırlar. Anomel, atını Markus’un atına doğru yavaş adımlarla yaklaştırır.
Karanlığı ve sessizliği tek bölen şey atların tısırtılı kişnemeleri ve Anomel’in fısıltılı sesi olur.
“Tuzak mı sence ?”
derken elindeki kılıçını sivri kısmını ince akan dereye doğru sarkıtmıştır. Markus ak düşmüş sakalını eliyle tarayıp fısıltıyla yanıtlar soruyu,
“Bu karanlıkların savaşcıların taktiği olmaz.Onlar hemen saldırırlardı şimdiye kadar. Siz hazırda bekleyin. Ben ağaçların içine kadar sokulup bakacağım. Dönmezsem eğer siz yolunuza devam edeceksiniz. Zaman kısıtlı başrahibe kutsal emaneti bir şekilde ulaştırılması gerekli.”
Anomel kafasını itaat için ağır ağır sallamasıyla Markus gölge ormanının ilk ağaçlıklı bölgesine doğru atını sürdü. Anomel atının yönünü gerideki beş şovelyeye doğru çevirip onlara yaklaşıp Markus’un sözlerini onlara aktardı.
Tam o sırada karanlıklar şatosundan ölüm boruları son savaş için çalmaktaydı. Ses her ne kadar uzaktanda gelse ölümün korkusunu fazlasıyla duyurmaya yetiyordu. Altı şovalye ince akan derenin kenarındaki yaşlı bir çınarın dibine doğru sokulup Markus’u beklemeye karar verdiler.
Karanlıklar şatosunda savaş öncesi hızlı bir koşuşturma başlamıştır. Karanlıklar kraliçesi tüm büyücüleri etrafında toplar. Büyücüler çok yorgundur uzak ülkelerden getirilmiştir. Diablo’ nun ölmsüz ruhları çağırılacaktır.
Bu nedenle her büyücü ellerindeki tılsımlı anahtarlarını yanında getirmişlerdir. Karanlıklar kraliçesinin emriyle şatonun gizli küflü kokan mahzenine indirilir büyücüler.Büyücülere karanlıklar kraliçesinin baş yardımcısı yarasa kanatlı et obur eşlik eder. Mahsenin dar koridorundan korkak adımlarla yürür yaşlı büyücüler.
Mahsene indirilmeden önce her birinin alnına karanlıklar kraliçesi tarafından semboller çoktan çizilmiştir.Büyücüler bunun ölüm harfleri olduğunu çoktan bilmektedirler.
Karanlıklar kraliçesi kendi odasındaki sunağın üzerindeki zümrüt taşlı üzerinde eski medeniyetin diliyle yazılmış kılıcı alıp gizli bölmeden büyücülerden önce inmiş hazır vaziyette beklemektedir.
Büyücüler aşağı indiğinde gözleri fal taşı gibi açılmıştır.Bu bakışlar karanlıklar kraliçesini orada gördüklerinden çok yere kanla çizilmiş dairedeki işaretler içindir. Dokuz rahip kendileri için işaretlenmiş bölgedeki yerlerini alır.
Karanlıklar kraliçesi tozlu sandıktan geniş ve kalın olan papürüsten yapılmış kitabı çıkarırken sırtı dönük eliyle baş yardımcısına adak edilecek çocuğun getirilmesini söyler.Büyücüler suskundur.
Çok geçmeden çırılçıplak olan kız çocuğu getirilmiştir.Memeleri daha yeni yeni şişmeye başlamış bakire sarı saçlı kızın tüm bedeninde yerdeki sembollerin bire bir aynı şekiller vardır.
Baş yardımcı bir bir büyücülerin elindeki tılsımlı anahtarları toplar kraliçesine vermek için. Dokuz büyücü aynı anda pelerinlerinin içindeki küçük kamalarını çıkarır önce saçlarından bir tutam keserler.
Sonrasında sol avuçlarına birer çizik atarak kanatırlar.Dokuz büyücünün aynı anda dudakları kımıldar. Kanla ıslatılan saçlar kendi önlerindeki şekillerin üzerine bırakılır. Karanlıklar kraliçesi kendi kııcıyla birlikte toplanan tılsımlı anahtarları bir torbaya koyar.
Bakire çocuk büyücülerin çevresinde durduğu şeklin ortasına yatırılmıştır. Yere çakılı dört sabit halkayla kolları ve elleri açılıp bağlanmıştır. Bakire mavi özlerinden tebessüm saçar.Çünkü aklına en son gördüğü mağaradaki kristallerin kraliçesi gelmiştir.
Orta safta duran büyücü bakirenin gülümsemesini görmesiyle gözündenbir damla süzülür yanaklarınan aşağıya. O esnada eğilir dizleri dokunur yere….
Markus karanlık ormanın içinden kılıcını hava kaldırmış bir halde tapınağın altı şovalyesine seslenirken diğer boştaki eliyle gözlerini örtmektedir.Altı şovelyenin gölgesinde durduğu çınara tapınaktan gönderilmiş kutsal kartal konmuştur.Şovalyelere unuttuğu tılsımları getirmiştir