Midas’ın kulakları . . .
Güngör Dilmen yaşam mücadelesini kaybetti
Türk tiyatrosuna ”Midas’ın Kulakları”, “Deli Dumrul”, “Ben Anadolu” başta olmak üzere pek çok önemli eser kazandıran Güngör Dilmen, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
Yaklaşık bir ay önce miğde ameliyatı olan ve özel bir hastanede bir süredir yoğun bakım servisinde tedavi altında tutulan ünlü oyun yazarı Dilmen’in cenazesi 10 Temmuz’da İzmir’de toprağa verilecek.
Tekirdağ’da 1930 yılında doğan Güngör Dilmen, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Filoloji Bölümü öğrencisiyken 1959 yılında Sinema-Tiyatro Dergisi’nin açtığı tiyatro oyunu yarışmasında, yazdığı tek perdelik oyun ”Midas’ın Kulakları”yla birinci oldu.
Üniversiteden mezun olduktan sonra İsrail ve Yunanistan’da tiyatro çalışmaları yapan, 1961-1964 arasında Amerikan Yale ve Washington üniversitelerinde tiyatro öğrenimi gören Dilmen, Türkiye’ye dönüşünde İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yönetmen yardımcılığı ve dramaturgluk, TRT İstanbul Radyosu’nda da tiyatro alanında şef olarak çalıştı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde de öğretim görevlisi olarak genç dramaturgların yetişmesine katkı sağlayan usta tiyatrocunun Türk tiyatrosuna kazandırdığı çok sayıda oyunu bulunuyor.
Midas’ın Kulakları;
Türk oyun yazarı Güngör Dilmen’in 1959 tarihinde 29 yaşındayken kaleme aldığı tek perdelik oyunun adıdır.
"Midas’ın Kulakları" ustanın ve Midas Üçlemesinin ilk oyunudur. Üçlemenin diğer oyunları "Midas’ın Altınları" ve "Midas’ın Kördüğümü" adlarını taşır. "Midasın Kulakları" ilk kez 6 Ekim 1960 tarihinde Şahap Akalın’ın sahne düzeni, Seza Altındağ’ın dekorları ve giysileri ile Ankara Devlet Tiyatrosu’nun Oda Tiyatrosu sahnesinde oynanmıştır. Bu ilk oyunda Midas rolünü Kerim Afşar, Apollon rolünü Haluk Kurtoğlu üstlenirken Pan ’ı Asuman Korad, Berber ’i ise Bozkurt Kuruç oynamışlardı. Oyunun İstanbul temsilleri ise 1964 yılında gerçekleşmişti.
Sinema Tiyatro dergisinin açtığı yarışmada birinciliği kazanarak,1959 yılında bu dergide yayımlanan ve ertesi yıl Istanbul Üniversitesi Talebe Birliği Gençlik Tiyatrosu’nda Yurdaer Erşan’in rejisiyle sahnelenen bu oyun, aynı yıl Batı Almanya’nın Erlangen kentinde Üniversitelerarası Tiyatro Festivalinde başarıyla sahnelendi. 1961 yılındaysa Ankara Devlet Tiyatrosu’nca Atina’da sergilendi.
Daha sonraları Ferit Tüzün tarafından bestelenerek operaya da uyarlanan eser başlangıçta tek perde olarak yazılmıştı.Yazar ilerleyen yıllarda yaptığı eklemelerle oyuna şimdiki halini vermiştir. Oyunlarında tarih ve mitologyadan sıkça yararlanarak tiyatromuza Akad’ın Yayı, Kurban, Troya İçinde Vurdular Beni gibi eserler kazandıran Dilmen’i kaybettik . . . Sanat dünyamızın başı sağolsun.
Kral Midas’ın Kulakları Efsanesi
Efsaneye göre Marsyas adındaki bir Satiros, (keçi ayaklı, sivri kulaklı yarı insan yarı hayvan yaratıklar) bir gün kırlarda dolaşırken Athena’nın icat ettiği ancak çalarken yüzü çirkinleştiğinden fırlatıp attığı flütü buldu. Bir tanrıçanın eseri olduğu için çok güzel sesler çıkaran flütü çalmaya başladı ve bir süre sonra marifetin kendisinde olduğuna inanmaya başlayarak kendini Apollon’a rakip görmeye başladı.
Bunun üzerine Apollon, kazananın kaybedene istediğini yapabilmesi şartıyla Marsyas ile bir yarış yapmaya karar verdi. Apollon’un arkadaşları olan Musalar ve Phrygia (Fyrigia) kralı Midas yarışmada hakem oldular.
Apollon, gitarı ile çok güzel şarkılar çalarak ortalığı inletti. Marsyas da flütü ile ondan geri kalmayarak çok güzel şarkılar çaldı. Hakemler tereddüt ediyorlardı. Bunun üzerine Apollon lirini eline aldı. O kadar güzel, o kadar hoş şarkılar çaldı ki dağlar taşlar heyecandan titrediler.
Marsyas, Apollon gibi çalamayacağını itiraf etmek zorunda kaldı. Apollon, anlaşma gereği Marsyas’ı ölümle cezalandırdı. Yarışma sırasında Marsyas’ın tarafını tutarak onun daha iyi çaldığını iddia eden Midas’a da ceza verdi. Onun kulaklarının iyi işitmediğini söyleyerek insanlara özgü kulakları ona uygun görmedi ve Midas’ın kulaklarını uzatarak eşek kulaklarına çevirdi.
Midas kulaklarından öyle utanıyordu ki sürekli başında bir kalpakla dolaşmaya başladı. Fakat berberi saçlarını keserken kulaklarını farketmişti. Midas, hiç kimseye anlatmama şartıyla berberine yaşamını bağışladı. Fakat berber, bu sırrı içinde saklamakta çok zorlandı. Birilerine söylemezse patlayacağını düşünüyordu. Diğer yandan söylediği taktirde Kral’ın kendisini öldürmesinden korkuyordu.
Sonunda bir gün daha fazla dayanamayarak ıssız bir yerde bir çukur açtı ve oraya eğilerek yavaşça "Haberiniz var mı, Kral Midas eşek kulaklıdır" diye fısıldadı. Bunu söyleyince üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi oldu ve rahatladı. Fakat kazdığı çukurun yanındaki kamışları hesaba katmamıştı. Kamışlar rüzgarla sallandıkları zaman "Midas’ın kulakları eşek kulakları, Midas’ın kulakları eşek kulakları" diye sırrı her tarafa yaydılar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.