İstisnaların Olumsuzu
Hayatında bir şeyleri rayına oturtmak için çabalarsın sen. Hayat denilen de bu değil midir zaten ? Her şeyin güllük gülistanlık olması. Önündeki merdivenin bir basamağının bile atlanılmadan zirveye ulaşılması. Kurduğun treninin rayından çıkmaması. Kısacası olumsuzların kapından içire sokulmaması. Bu değil midir ? Tabii ki istisnalar var. Onlar hep bizimle.
Onlar genelde seni üzen ama. Olumsuzlukların varlığını suratına çarpan. Tatlıların aslında birer acı olduğunu gösterenler. Onlar, seni sen yapanlardır kimi zaman. Kimliğinin temelini kazanlar. Hatta bazen, üzerine bir kürek toprak atarak da sonsuzluğuna uğurlayanlar. Nadir gelip seni amuda kaldıranlardır.
İstisnanın kapısından içeri adım attın mı zaman durur senin için. İçeri buyur edilmeden kahveni yudumlarken bulursun kendini. O kadar içtenlikle sarar seni.
Davetsizleri çalar kapıyı hemen senin ardından. Kafanı bir kaldırırsın hepsi peşpeşe dalar içeri. Karşına kurulurlar öylece. Olumsuzluklarını eline vermek için. Bazen gözünü açtırırlar böylece bazen de kalbini. Aksatsalar da hayatının akışını, sonuçları görüp ’ bir düşünmeli ’ dedirtirler insana.
Ama sen kaldıramazsın işte, o başka. Hepsinin art arda içeri alınmasını kaldıramazsın. ’ Bir şey de yolunda gitmez mi abi ? ’ düşüncesine kaptırırlar adamı. Gökyüzüne bakıp küçücük bir mutluluk için gözyaşı bile dökersin. Trenini rayına sokup yolculuğuna devam etmek için harcarsın işte bazen o yaşlarını.
Kahveni bırakıp kaçmak istersin onların karşısından; ama yeni kahven çoktan gelmiştir bile. O kadarı geldikten sonra da kapının zili daha hiç susmak bilmez. ’ Kimse yok ’ diye bağırsan da seni duyan olmaz. Gören de.
Bazılarını çekersin bir köşeye kandırırsın. Gitmeleri için dil dökersin. Başarırsın da. Oh dersin sonra. Hafızam biraz olsun boşalıyor. Gidenleri unutmuşsundur, evet. Var olanlarla baş etmeye devam. Ama onlar seni hiçbir zaman unutmazlar, senin de beynin buna basmaz.
O kadar yaşantıdan sonra gözünü bir açarsın, gidenlerden biri karşında. Sabahın ilk ışıkları. Gözlerini ovuşturup tekrar açarsın; ama karşındaki yine aynı : ’ Ben geldim. ’
Biraz olsun yoluna giren şeylerin, usulca arka kapıdan çıkmasını bilirler. Arada kaynamayı kim ister ki ? Sen yine uğraşlarda. Tam unutmuşken ’ Neden ya neden ? ’ diye sorarsın da. Ama gelen sesini duymaz. Hâlâ aynı kafadadır, değişen bir şey olmaz.
İstisnanın eline bir düştün mü işte ayağa kalkamazsın daha. Doğrulursun ama dik duramazsın sonra. Hayatın boyunca dik duramazsın. Gördüklerinden en az birisi arar bulur seni. Aylar da geçse yıllar da geçse bulur. Seni görmeden hiç, hayatının içine etmeyi başarır. Görmezden gelerek belki de.
Bitiş çizgisine ulaşmışken tam, tekrar başlatır yarışını. Nefesi kesilen sen. Hepsinin, her şeyin keyfi gıcır. Onun elinde paslanmaya yüz tutan sen. İstisnanın olumsuzluğunda kaybolan yine sen.