Başarıyı hedef alın mükemmel olmayı değil. yanlış yapma hakkınızdan vazgeçmeyin; vazgeçerseniz yeni şeyler öğrenme ve gelişme olanağınızı kaybedersiniz. unutmayın; mükemmeliyetçiliğin arkasında korku yatar. insan olduğunuzu hatırlayarak korkularınızı göğü
Fulya CODAL
Fulya CODAL

Kadının Tadı Yok

Yorum

Kadının Tadı Yok

18

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2521

Okunma

Kadının Tadı Yok

Kadının Tadı Yok



Geçenlerde okuduğum bir yazıda diyordu ki;

’Kadını götürüp mutfağa ya da yatak odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz. Kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz.’’’

Simone de Beauvoir



Günlerdir bu cümleyi düşünüyorum. Kadınların sakınıldığı erkek egemen hayatların devasalığını, sığlığını...

Söz hakkı denilen şeyin (-ki, hakkın verilen değil alınan bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz) kime ve neye göre değiştiği muamma. Onlara hakkı olan ’hakları’ teslim etmeyi lüks görenlerin, dar penceresindeki açıyı genişletmek gerek. Birine ait olan bir şeyi ondan çalıyorsanız, siz hırsızsınız demektir...

’Kadının Adı Yok’ derken Duygu Asena, bana kalırsa yanlış anlaşıldı. Anlatmaya çalıştığı şey bambaşkaydı. Oysa anlattıklarından çok feminist kimliği masaya yatırıldı. Kadının adından, sanından çok işlevselliği öne çıkarıldı her zaman. Bir erkek evleneceği kadında evvela marifet aradı. İyi yemek yapması, titizliği ve yataktaki hünerleri kadının özbenliğini solda sıfır bıraktı. Kadın dişe dokunur yanlarını bir yük gibi taşıdı sırtında. Olmak istediği ve olmak zorunda bırakıldığı kişilik her zaman çakıştı birbiriyle. Çocuk bakıcısı değil, anne olduğunu söyleyemedi.

Kadın, üzerine yapıştırılan yaftaları sökemedi. Putların bile devrildiği bir dünyada, zihinlerdeki tabuları deviremedi. İsteklerini istediği biçimde yaptığında hırpalanılarak ödüllendirildi. Fikirleri, kullanılmamış bir diş fırçası gibi rafta; kullanılacağı o büyük günü bekledi.

Kadını, bilhassa yine kadınlar bu hale getirdi. Erkeklerden önce kadınlar eleştirdi hemcinslerini. Onlar yakıştıramadı, onlar benimseyemedi, onlar sevemedi. Sürekli yerden yere vurdu, eleştirdi, kınadı, belki kıskandı...
Kadının öyle çok düşmanı vardı ki. ’Ben de varım’ demeyi suç bildi.
Sesi kısıktı; bağırmak istediğinde.
Yüzü asıktı; gülmeyi dilediğinde.
Gözleri bağlıydı; görmek istediğinde.

Kanatları olup uçmayı bilmeyen bir kuştu kadın. Kırıktı, döküktü, yaralıydı. Ama aciz değildi, muhtaç değildi. Onu bir istiridyenin içinde muhafaza edenlere inat, inci kolye olmak gibi doğal arzuları vardı. Kadın bastırılmış hislerini, hissizlerin ayakları altında dümdüz etti kimi zaman. Kimi zaman, göz ve söz ve köz yaşlarını meze etti masalarda. Masalar tanıktı hüsranlarına. Tabaklar, bardaklar, kaşıklar, ve duvarlar tanıktı buhranlarına.

İsyan etmek istedi, boğazında bir düğüm. Konuşmak istedi, dillerinde ısırgan otu yetiştirenlerle; canı yandı. Dinledi, dinledi, dinledi; birikti... Öyle çok birikti ki, tüm dünyaya yetecek kadar hüzün, özlem ve bir yerlerde yaşanmayı bekleyen mutlulukları, sevinçleri bekletti içinde. Kin tutmadı, kaygılandı sadece geleceğe. Biteviye hayatların eksik ezgilerini aradı ruhundaki ritimde. Hiçbir nota uymadı üzerindeki kedere...

Kadının tadı yoktu bugünlerde... Acılı günlere katık olan hayatı, körelen gençliği, yeni yetme saflığıydı onu ayakta tutan. Baki kalan tek şey, umuduydu kadının; uzayan yolların üzerinde dövünen taşların sıcağı kadar, sıcacıktı hala. Güneş olmaya müsait bir buluttu; ertelenmiş heveslerde...







fulya/temmuz2012







Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kadının tadı yok Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kadının tadı yok yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kadının Tadı Yok yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ağyar
Ağyar, @agyar
10.7.2012 16:12:27
Sayın seyircilerimiz, kadının tadı var mı yok mu tartışmaları hakkında görüşlerine başvurduğumuz ünlü kalantor iş adamımız Vasfi Haramizade(*) “kadınlar çiçektir ve çiçekler de su ister” dedi.

Muhabirimizin isterseniz konuyu sulandırmayalım ikazı üzerine konuşmasına kaldığı yerden devam eden Haramizade; “Kim demiş kadının tadı yok diye, Saba-yat hanım beni şeker komasına sokup sokup çıkarıyorne yani şimdi Saba-yat karı değil mi şey pardon Saba-yat hanımı kadından saymayalım mı yani? Hiç böyle saçma şey olur mu? Ahanda buradan söylüyorum ne olur böyle yalan yanlış haberlere halkımız itibar etmesin, bu dedikodular şer odaklarının birer oyunudur, lütfen akıllı ve duyarlı olalım “dedi

Muhabirimizin peki bu konuda siz ne kadar duyarlısınız sorusu üzerine “kardeşim sen esmerin adı sarışının (t)adı diye bir deyim duymadın galiba” şeklinde manidar bir cevap verdi.
Muhabirimizin “peki kadınların ufkunu genişletmek için erkeklere düşen görevler nelerdir “ şeklindeki başka bir sorusu üzerine kısa süreli bir panik yaşayan Haramizade; bu konu üzerinde bir hayli vicdan muhasebesi yaptığını ve sırf bu yüzden uzatmalı manken sevgilisi Saba-yat Kaşar hanımfendinin ufku genişlesin diye Yavşak Konutlarından taa yirmi dokuzuncu kattan şöyle deniz manzaralı, adaları gören bir garsoniyer pardon daire döşettiğini ve ilaveten daireye otuziki megabit hızında süper internet hattı bağlattığını belirtti.

Bunun üzerine muhabirimiz bay Haramizede’den bir cacık olmayacağına kanaat getirerek lafı fazla uzatmadan söyleşiye son verdi.


Kaynak (YHA)
Yersen Haber Ajansı


Şaka bir yana...



’Kadını götürüp mutfağa ya da yatak odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz. Kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz.’’’

Simone de Beauvoir



Niyekine ! Mutfakta ya da yatak odasında televizyon, internet neyin yok mu? Peki, bu kadın mübrem ihtiyaçlarını nasıl hallediyor. Demek ki büyük feminist abla madam Simone de Beauvoir mutfaktı yatak odasıydı derken bu arada tuvaleti saymayı unutmuş. Ee bu kadar “lezzo(*)” içersen olacağı buydu işte.

Lezzo demişken, gerçi konumuzla da pek alakası yok ama (güya) araştırmalara göre feministlerin büyük çoğunluğu meşrubat olarak “lezzo” yu tercih ediyormuş. Ne alakaysa artık, ilginç geldi bana!

Konumuza dönecek olursak; bir kadının (t)adı neden olmaz?

Madam Simone, medeniyetin beşiği taa Parislerden yukarıdaki ünlü vecizesini yumurtlarken rol model olarak herhalde yurdum kadınını seçmemişti veya bir başka şekilde söylersek hedef tahtasına yurdum erkeğini oturtmamıştı. Şayet şu anki madein Turkey patentli insan topluluğunda (t)adı olmayan kadın bolluğunu yarım asır öncelerinden fark edecek kadar müneccim şalvarından tombala çekmişliği yoksa. Muhtemelen kendi vatandaşlarına söylenmiş bir hutbecik. Birileri diyecek ki elalemin derdi bizimi gerdi. Demek ki sorun tıpkı ozon deliği gibi, herkese dokunuyor meret.

Madamın yaşadığı toplum ile aramızdaki sosyoekonomik koşullar, sosyal refah yüzdesi, kültür hatta din gibi birçok olgunun farklılığı sebebi ile oradaki kadınların neden (t)adı olmadığı konusunda yorum yapmaya kalksam direk işkembei kübradan sallamış olurum. Bi kere hem çocuk hem kariyer yapabiliyorlar. Adamlar bizden o kadar ilerideler ki, kadının (t)adı konusunda türlü türlü fantezi türetmişler! Akıl sınırlarını zorlayan ve Lut kavmine nazire yaparcasına. Bakmayın öyle,orada da kadının (t)adı sadece nüfüs kağıdında var.

Bizde ise tatlıya karşı aşırı bir düşkünlük bir zaafiyeti söz konusu, sorabilme imkânımız olsa birçok Türk erkeği tıpkı Vasfi Haramizade abimiz gibi İskandinav kadınının (t)adını methedecekti bize. Her ne kadar isim telaffuzunda zorlansalar bile.


Kırk sekiz yıldır bu topraklarda ikamet eden biri olarak naçizane, kadının (t)adının neden yok olduğuna dair nedenleri saymaya kalksam buradan köy çift şeritli yol olur neredeyse. Bir tanesi var ki hepsine bedel; “eğer bir kadının (t)ADI yoksa bil ki erkeğinin de parası yoktur (Erkeğin parasının haddinden fazla olup da karakteri çubuk kraker kıvamındaki istisna durumları saymıyorum).

Demem o ki bizde yokluktan onlarda çokluktan kadının (t)adının üzerine çizik atılıyor.

Şayet Vasfi abinin dediği şer odakları başarılı olursa töre, sözde namus vs gibi kültürel engizisyonların yerini bakarsınız modern fanteziler alır.Maksat meydan boş kalmasın.(yoksa aldı da haberimiz yok mu).


Selamlar, saygılar.


Not:” Fikirleri, kullanılmamış bir diş fırçası gibi rafta; kullanılacağı o büyük günü bekledi. “ cümlesinde raftaki kullanılmamış diş fırçası ile kullanılmamış fikirler arasında bir irtibat kurmaya çalışıyorum da, sanırım rafta benzetilebilecek daha uygun materyaller bulunabilirdi gibi geliyor bana.



Lezzo(*) Soğuk veya sıcak su ile karıştırılarak içilen, portakal, elma, limon, vişne, kuşburnu gibi meyvelerin çeşitli kimyasal işlemlerden sonra meydana gelen tozu

Vasfi Haramizade(*) Böyle birisi yok ve hiç yaşamadı!
ahilas
ahilas, @ahilas
9.7.2012 23:58:39
10 puan verdi
tekrar tekrar okudum bu anlamlı bi o kadarda güzl yazıyı


kadın

kadın en dipteyken bile hayallrine tutunup yeniden varolur

tebrikler kraliçem

Sezai KAYA DeliGarip
Sezai KAYA DeliGarip, @sezai-kaya-deligarip
9.7.2012 22:06:47
Göktan Çağrı AKTAN kardeşim ne güzel bir örnek vermiş.Balina uçamaz diye.Biz Millet olarak Kadını baş tacı ettik.Lakin Kadınımız ''İslam şeriatı'' içerisinde de en baş köşeye konulmuş olmasına rağmen bazı çıkarcılar tarafından alaşağı edilmiştir.Buna da kendisini çağdaş gösteren,Entellektüel kesimden de kadınlar yardımcı olunca tekrar o başa geri dönülmez bir yola girerek uğraşılar içerisinde kaybolmuştur.Dünya İnsanlarını kim doğurdu?Şah lar,Padişahlar,Peygamberleri kim doğurdu?
CENNET NEDEN ANNELERİN AYAĞI ALTINDA DIR?
Kısacası Maganda ca bir söz olacak ama! Yapan görgüsüzlere gelsin bu son sözüm.

Kadına: Akşama kadar Küfür edip! Sabaha kadar Yalvaran lara ne demeli acaba?
Etkili Yorum
Turgay COŞKUN
Turgay COŞKUN, @turgay-coskun
9.7.2012 20:28:06
Yazınızı güne gelmeden önce de çok dikkatli okumuştum ve bir çalışmam olması nedeniyle de yorum yazamamıştım. Öncelikle bir kadın olarak taraf olmadan yazmanız objektifliğinizin göstergesidir. Tabii ki yazıda bir noktaya kadar kadını savunacaksınız; çünkü kadınsınız. Bu da objektifliğe asla zarar verecek bir durum göstermez.

Yıllar önce bir blog sitesinde benzer bir yazım vardı. Kadının hakkını savunan bir yazı. Çok da özenerek, detaylarını irdeleyerek kaleme almıştım. Kafamdan geçen; "Eyvah" diyordum, şimdi erkekler bana saldıracak bu yazı nedeniyle. Erkeklerle didişmek için kendimi hazırlarken, "Aman Allahım!" dedim. Erkeklerden hep olumlu görüş aldım çünkü.

Ya kadınlar? "Bu yazıyı falanca için yazdın, bu yazıyı filanca için yazdın" gibi, aslında beni değil "Kadın" kavramını rencide edici sözler yanısıra, öylesi kişiselleştirildi ki; artık teker teker cevap verecek zaman bulamamıştım. Birkaç gün sonra, 35 yıl öncesi üç bölümlük serisi çekilen "Maymunlar Cehennemi" adlı filme atıf yaparak, "Kadını Yok Edecek Yine Kadındır" başlıklı deneme yazmıştım.

Bu tür konuların yerinde işlenmesinin kanayan yaraya çözüm olacağı inancındayım...

Emeğinizi kutluyorum...

Saygılar...
Mustafa söylemez
Mustafa söylemez, @mustafasoylemez
9.7.2012 18:56:57
Kadının gözyaşının kaynağını kurutmak, tüm çağdaş sistemlerin asli görevidir. Kadını yakalanmış bir av olarak görüp onu son kemiklerine kadar sömürmek en büyük alçaklıktır.Ne yazık ki geri kalmış toplumumuzda ayakta kalışımızın temelinde, şu anda bulunduğumuz yerde ölçüsüz kadın gözyaşı bulunmaktadır.
DemAN
DemAN, @deman
9.7.2012 15:21:15
Kadının adı var ve baş tacıdır...

Kadınları mutfağa, kırılgan bardaklara, sıcak ve kor tencerelere veya koktu-yandı telaşlarına mahkum eden zihniyet "kadının tadı yok"tan ziyade kadını köleleştirmiştir

Bizi doğuran ve çocuklarımızı dokuz ay karnında taşıyan kadınlar mukkades varlıklarımızdır.

Sevgili yazar Fulya kardeşimizi yürekten kutluyorum




Kalemistik
Kalemistik, @kalemistik
9.7.2012 13:29:25
Bir balina, yüzmek için yaratılmıştır. Allah ona, bunu uygun görmüştür. Kalkıp "ben neden uçamıyorum?" demez. Kafasına uçmayı koyarsa, uçamaz ve mutsuz olur. Tadı da kalmaz haliyle.

Balığın yüzmesi ne kadar normalse, kadının önce işlevselliğine bakılması da o kadar normaldir. Evin temizliği görevi bana verilse, emin olun bu ev karantinaya alınırdı. Kadın bu konuda yetenekli. Erkeklerinde farklı yetenekleri var. Herkes iyi yaptığı işi yapmalı. Balina yüzmeye devam etmeli.
O qué
O qué, @o-qu
9.7.2012 13:10:15
Haklı serzenişler ve çok güzel bir yazı.
Tebriklerr.
Sevgimle.
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
9.7.2012 10:39:19
Kadın, acının göğsüne yüreğini asan öznesiz cümle hıçkırığıydı belki de!...

Nesir yüreğinde hep çağlıyor Sevgili Fulya...

Gönülden kutluyorum...

inci*
inci*, @inci-
9.7.2012 10:24:37
Fulya, Ben çok tatlı ve haklı bir yazı okudum. Dolu doluydu içi yazının okuyanın aklına bir çok soru ve ünlem işareti yerleştiriyor... Sağol sen canım ve ben seni tebrik ediyorum.
sevgiler.
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
9.7.2012 02:17:09
konu hakkında şu saatte yorum yapamıyorum ama
yazdıklarına yoğun bir gönül akıtıp

"seni okumayı ne çok özlemişim fulya" diyorum...(.

iyi ki gelmişin sen

ve güzel bir iç çekişle, eyvallah dedim finalde.


daha sık gel lütfen


sevgimle,çok kutladım...














Lavi_(n)_Su tarafından 7/9/2012 2:22:23 AM zamanında düzenlenmiştir.
Angie
Angie, @semaenci
9.7.2012 01:40:22


Çocukların uyumasıyla nihayet okuyabildim yazını. Hatta giriş yapmayı bile beklemedim. Ve bitince söylediğim şey şu oldu: işte bu.
Evet geçen gün söylemek istediğim şeyi tam da bu yazıda buldum. Ki seviyorum senin nesirdeki derinliğini. Bir de böyle dışadönük olunca ve de senin o derinlikli içselliğinle... daha ne olsun...
Çok güzel noktalara dokunmuşsun. Hani sabahlara kadar dokunsan keyifle de devam ederdim okumaya. Yani demem o ki erkekler dahil hepimizden bir parça olan bu yazı güzel bir yerde.

Sevgiler Fulya.


yaban gülü(gurbetbaci)
yaban gülü(gurbetbaci), @yabangulu-gurbetbaci-
9.7.2012 01:37:26

BENiM GiBi BEN, BULAMAZSIN ÖMRÜNDE

hamurunu yoguracak
boyboy oglunu kizini doguracak
egilince belini dogrultacak
benim gibi ben bulamazsin ömründe

agladiginda seni susduracak
sinirden gerildiginde yati$tiracak
dertlerini komikliklerle geci$direcek
benim gibi ben bulamazsin ömründe

anana anam diyecek
bacina garda$ina sahip cikacak
yillarini onlarin ugrunda harcayacak
benim gibi ben bulamazsin ömründe

vara yoga ali$veri$ yapmayacak
parani bankada tutacak
herzaman tutumlu olacak
benim gibi ben bulamazsin ömründe

börekler cörekler yapacak
gecenin birinde yufka acacak
migdenden kalbine akacak
benim gibi ben bulamazsin ömründe

pembe yalanlarina inanmasada kanacak
sahte gülü$lerine dünyalari verecek
seni sevmiyor tapiyorum diyecek
benim gibi ben bulamazsin ömründe

cama$irlarini yikayacak
sepet sepet ütülerini yapacak
sabahin köründe kalkacak
kendi elleriyle kahvaltini yapdiracak
benim gibi ben bulamazsin ömründe

yillarini kar$iliksiz ugruna verecek
sen yokken uykuya haram diyecek
ilgini cekebilmek icin diyete girip ac gezecek
benim gibi ben bulamazsin ömründe

ölünce yasini tutacak
ruhuna mevlüt okutacak
yillarca hatiralarinla ya$ayacak
senin yerine asla ba$kasini koymayacak
BENiM GiBi BEN ARASANDA BULAMAZSIN ÖMRÜNDE

mutfak vede yatak felsefesi güdenleri kiniyorum.Kadini her haliyle seven vede kabul edenleride alkisliyorum.Pisirdigi yenilir,yataga girincede gül goncasi gibi sevilir kadin.Agzindan zehir akinca terkedilir.Eli is tutmayipda kötürüm oluncada terkedilir kadin.Oysaki cani pahasina ömrünün son demine kadar erkegine bagis yapar kadin bedeninden ruhundan.Vere vere ne özünden nede gözünden kalir.Ruhu ölüye kalbide tasa döner.Bekleyin bakalim beyler bu devran elbet birgün kadin icinde döner.SAVUNUN;) harika bir iz düsümüydü hanfendicigim yüregine saglik.Kutlarim

yaban gülü(gurbetbaci) tarafından 7/9/2012 1:43:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Neşe CÖMERT
Neşe CÖMERT, @nesecomert
9.7.2012 01:05:02
Çok güzel, sade, dupduru; anlatmak istediğini net ve akıcı bir dille kaleme alan şairemi kutluyorum..
Kadının adı yıllar önce yoktu, artık sesi daha gür..:)
Bu sevindirici bir ilerleme ve toplumda yerini sağlamlaştırmak adına bilinçlenmeli kadınlarımız..

Sözün özü gündesiniz, okuyucu mesajı fazlasıyla alacaktır..
Saygılar, hürmetler değerli kalem..
meltemecem
meltemecem, @meltemecem
8.7.2012 18:21:51
Bir kadını en iyi yine de kadın anlar fakat çözümü yok gibi geliyor bunun...anlaşılıyor olmak yetmiyor cogu zaman...ortada değişen düzelen bir seyler olması gerekiyor...kendini ifade adına ömrünü bitiriyorsun...oysa karsinda ki hiç çabaya girmiyor...kendini anlatmak ya da seni anlamak gibi bir gayreti yok...ac olan neresi varsa doyuruyor kadın çünkü...midesinden egosuna kadar...

Mesele buyuk ve Fulya sadece yakınmış eminim yazmaya kalksa manşet olur...teşekkürler Fulyam...
Entellektüel-41
Entellektüel-41, @entellektuel-41
8.7.2012 15:41:20
Merhaba...Yazınızı özenle paylaştım...İtinalı, yerinde ve gereği kadar sözcüklerle çok veciz ifade etmişsiniz...

Bütün bunları yazmak...haykırmak...istemek yetmemekte görüldüğü gibi...

Çünki çok uluslu şirketlerin ve egemen güçleri elinde kadın...

Toplumun gelişmişliği ...sosyalleşmesi...aydınlanması ile de ilgili bazı sorunlar...

Bir takım ön yargılar ve dogma gelenekler bu şekilde düzeltilebilir...Örneğin paylaşımda eşitlik... gerekli değeri verme...vb.

Bazı yörelerimizde kadın bağda bahçede çalışırken erkekler kahvelerde okey oynamakta...Verilen karalarda kadının fikri "saçı uzun aklı kısa" yargısı ile hiç alınmamaktadır...

Ancak bazı hakların alınması da kadınların talep etmesi ile ilgili...Örneğin bazı iş kollarında kadın erkek eşitliği kadının aleyhine "eşitsizliktir".

Oysa kadının lehine pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.Çünki kadın doğası gereği bazı iş tanımlarına uygun değildir..

Dağ köylerine tek öğretmen olarak atamak...Ağır iş kollarında çalıştırmak gibi...

Mesela askere er olarak alınmaması doğru bir kakar, subay olabilmesi de isabetli bir uygulamadır.

Diğer yandan kadının pazarlanması ve üzerinden para kazanılması olayı var...Örneğin beyaz kadın ticareti. uyuşturucu işleri, pavyonlarda çalıştırılması, v.b.(sanatçılık yönünü kast etmiyorm).

Güzellik yarışmaları ve artist olma hevesleri de bir oyunun mizansenidir.Çoğu hayaller bu şekilde suistimal edilmektedir.Bu da sermaye gruplarının tekelindedir...Kolay düzelecek gibi de gözükmemektedir..

Duyarlı ve haklı bir serzeniş...Ancak kimi boyutu asla düzelemeyecek kanayan bir yaraya parmak basmışsınız...

Çok da edebi bir dizanpaj emeği var...Çok tebriklerimle...Yüreğinize sağlık...
Aleyna Altın
Aleyna Altın, @aleynaaltin
8.7.2012 14:54:59
kolunu kanadını kırıyor, sonra da onlardan uçmalarını bekliyorsunuz...

bu kelimeye bayıldım,süper bir anlatım şairem,TEBRİKLER,sewglerimle.....
Firari Bir Düş
Firari Bir Düş, @firaribirdus
8.7.2012 14:43:25
Yalnızlığa, mutsuzluğa, gurursuzluğa, maddi kaygılara itilen milyonlarca kadının yaşadığı bir dünyadayız. Kadın olsun, erkek olsun herkes bunda hem fikir. Ne kadar güzel belirtmiş bu yazı, kadınsal kırgınlıkları ve başkaldırıları. Bu yüzden neredeyse tek bir kelimesine bile muhalefet etmek haksızlık olur sanırım. Kim ne derse desin, kadınlar birbirlerini iyi anlıyorlar çünkü birbirleri için üzülüyorlar, endileşeleniyorlar. Kadınları en iyi başka kadınlar anlıyor. Ama ya erkekler? Erkekleri anlayan kadın sayısı çok mu fazla? Aynı umutsuzluklara, aynı düş kırıklıklarına, patron-müdür çaprazına hiç mi sunulmuyorlar? Bir kadının erkek kardeşine, babasına gösterdiği değeri ve hoşgörüyü eşine/partnerine göstermemesi hangi hoşgörü ile ifade edilebilir? Babasının ve erkek kardeşlerinin yaptığına gülüp geçen ama aynı şeyi eşi yapınca gürleyenler bilirler mi acaba bir erkeğin içinde kopardıkları fırtınaları? Tahmin ederler mi açtıkları yaraları? Kadınların kanatlarını kırdıktan sonra uçmalarını beklememeli elbette insan, ama unutulmamalıdır ki, kadın ve erkek, bir toplumun iki farklı kanadıdır. İkisinden biri bile kırık ise, uçmaları mümkün değildir..
Fulya CODAL, paylaşmış olduğunuz bu güzel ve büyük ölçüde doğru içerik için teşekkürlerimi sunarım.
Saygılarımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.