- 4021 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BİR İHANETİN ANATOMİSİ - ALİ OSMAN’DAN ÂL-İ OSMANA -35-
Uzunca bir yazı okuyacaksınız…Az sabır lütfen…
BİR İHANETİN ANATOMİSİ -1-
Nadir Şah, 1746 Eylül’ünde Kerden’de yapılan Osmanlı-İran antlaşmasından oldukça memnundu. Hatta O, bu olayı kutlamak için ziyafetler verip eğlenceler düzenliyordu.Ancak 1743 ve 1744 yıllarında İran’ın iç durumu oldukça karışıktı ve Nadir Şah’ın iktidarı sarsılmaya başlamıştı. O’nun Hindistan seferinden dönüşünde affettiği üç yıllık vergileri halktan zorla tahsil etmesi yanında vergi memurlarının halka karşı tutumları sonucunda çıkan isyan hareketlerini önlemek için alınan çok sert önlemler, İran halkını özellikle Safevi hanedanına hala bağlı kalan ve dini reformları benimsemeyen Şii zümreyi Nadir Şah’ın aleyhine döndürmüş adeta patlamaya hazır bir barut fıçısı haline getirmişti. Bu sert tavırlar halk arasında Nadir Şah’ın karakterinin değiştiği hatta delirdiği yönünde yaygın bir kanaatin oluşmasına yol açmıştı. Çok da haksız sayılmazlardı onun delirdiğini düşünenler. O’nun karakterindeki bu değişikliğin, oğlu Rıza Kulu Mirza’nın gözlerini suçsuz yere kör ettirmesi ve kendisinin yetiştirip yüksek makamlara getirdiği insanların isyan etmelerinden kaynaklandığı söyleniyordu her yerde.
Ocak 1747’de Yezd ve Kirman’a gitmek üzere Isfahan’dan ayrılan Nadir Şah, yolu üzerinde uğradığı her yerde halka çok sert davranıp bir çoğunu öldürttü. Özellikle Kirman’a gelişinde bu bölgede yaşayan Zerdüştlere çok acımasız davrandı. Onları 200 tümen vergi vermeye zorladı. Zerdüş inancına mensup bu insanlar istenilen meblağı ödeyemeyince Nadir Şah, 3 bin kişinin öldürülmesi emrini verdi ki, girişilen katliamda bin kişi öldürüldü. Nadir Şah’ın ruhsal dengesi giderek bozulmuştu. Bu esnada emri altındaki askerleri dahi korku içinde idi.
Nadir Şah’ın bütün bu hareketleri Sistan bölgesinde çok büyük çapta bir isyanın çıkmasına sebep oldu. İsyanı Nadir Şah’ın daha önce çıkan isyanları bastırmak üzere gönderdiği yeğeni Ali Kulu Han idare ediyordu. Ali Kulu Han isyanını bastırmak üzere görevlendirilen Tahmasb Kulu Han Celayir, Şah’ın kendisini 50.000 tümen vergi vermeyi emrettiği haberini öğrenmesine rağmen Nadir Şah’a bağlı kaldı ve Ali Kulu Han’ı isyan etme fikrinden vazgeçirmeye çalıştıysa da Ali Kulu Han onu zehirleterek öldürttü.
Bu arada isyanHorasan’a ve Azerbaycan’a da sıçradı. Azerbaycan halkı ayaklandı. Şah’ın Radkan’daki at yılkısı (sürüsü) Habuşan Kürtleri tarafından yağmalandı. Başlarına Feth Ali Han’ın oğlu Muhammed Hasan Han’ı geçiren Kaçar Türkleri de Esterabad’da isyan ettiler.
Ali Kulu Han, saltanat ümidiyle gittikçe artan kuvvetleriyle Sistan’dan Herat üzerine yürüyüp, 26 Nisan 1747’de Herat’a vardı. Burada civar bölgelerden, Şah’a karşı yardım edeceklerine söz veren, bir çok aşiret reisi kuvvetleri kendisine katıldı. Ali Kulu Han’ın ayaklanma haberi hızla yayıldı ve Nadir Şah’ın zulmüne karşı büyük bir muhalefetin oluşmasına hız verdi. 19 Haziran 1747’de Habuşan’a gelen, Nadir Şah, ordugahını Fethabad’a iki fersah mesafede kurdu. Burada bulunduğu sırada emrinde bulunan ve kendisini canı gönülden destekleyen, Abdali ve Özbek ileri gelenleri ordudaki kızılbaş ileri gelenlerinin idam edilmesini teklif ettiler. Nadir Şah Kendisini her zaman desteklemiş olan bu insanların öldürtülmesi fikrine kesinlikle karşı olmasına rağmen yapılan propogandalar Nadir Şah’ın bir şii katliamı yapmaya niyetlendiği yolundaydı. İhanet çetesi çok sinsi ve planlı bir çalışma içine girmişti.
Bu haber ordu içinde duyulunca Şii ileri gelenleri ile ordudaki bazı hanlar endişeye düşerek, Nadir Şah’ı öldürmeye karar verdiler. Nitekim, bir gece Kaçar Muhammed Han, Salih Han, Muhammed Han, Urumiye Afşarlarından Koca Bey, Gündüzlü, Eberlü Afşarlarından Musa Bey ve 70 kadar kişi Nadir Şah’ın ordugahına doğru ilerlediler. Ancak suikastçılar Şah’ın yattığı çadıra yaklaştıkça, çoğu Nadir Şah’tan korktuklarından çadıra girmeye cesaret edemediler. Sadece Muhammed Han Kaçar, Salih Han ve bir başka cesur kişi görevli nöbetçileri boğazlayarak, Şah’ın çadırına girdiler. Suikastçıları görünce bir anda yatağından fırlayan Nadir Şah, Salih Han’a küfürler yağdırıp kılıcını çekerek suikastçilerin üzerine atıldı. Fakat, ayağı çadırın bağlarından birine takılarak düştü. Nadir Şah, ayağa kalkmadan Salih Han kılıcıyla O’nun ellerinden birini kesti. Muhammed Kaçar Han da başını kesti.
Suikastten sonra başı, tacıyla birlikte 20 Haziran 1747’de yeğeni Ali Kulu Han’a gönderildi.
Nadir Şah’ın öldürülmesinden sonra çok fakir düşen İran halkı tekrar ağır bir bunalım içine düşmüştür. O’nun öldürüldüğü sırada Herat’ta bulunan Ali Kulu Han, suikastçıların isteği üzerine süratle Meşhed’e geldi ve amcası Nadir Şah’ın oğulları ve torunlarını biri hariç acımasızca öldürttü. Nadir Şah’ın torunu Rıza Kulu Mirza’nın oğlu, son Safevi hükümdarı Şah Hüseyin’in kızı Fatma Begüm’den doğma Şahruh, halkın tepkisi göz önüne alınarak sağ bırakıldı. Ali Kulu Han amcasının öldürülmesinden 38 gün sonra 6 Temmuz 1747’de “Adil Şah” unvanıyla şah ilan edildi.
Amcasının Kelat kalesinde bulunan pek zengin hazinesi Meşhed’e getirilip emir ve askerlere cömertçe dağıtıldı. Ne var ki, İran tahtına oturan Ali Kulu Han, adeta tekrar eski kriz nöbetlerine tutulan bu ülkeyi kontrol altına alamadı. Aşırı cömertliği de işe yaramadı. Dolayısıyla Nadir Şah’ın tesis ettiği koca imparatorluk parçalandı ve devlet otoritesi diye bir şey kalmadı.
-----------------------------------------------------------------------------------------------
BİR İHANETİN ANATOMİSİ -2-
6 Temmuz 1747 tarihi nasıl ki Türk Dünyasında bir imparatorluğun sonu anlamına geliyorsa aynı şekilde 6 Temmuz 1995de önemli bir gündü. Çünkü saat 01.00 gibi Aziz Nesin ölmüştü. Evet 6 Temmuz önemli bir tarihti ama 2 Temmuz çok daha önemli bir tarihti Çünkü 2 Temmuz 1993te -1747de olduğu- gibi yine sünni- alevi çatışması görüntüsü veren bir ihanet Sivas’ta, Madımak Oteli önündeydi. 5Temmuz 1993 de bir o kadar önemliydi çünkü aynı ihanet odakları bu sefer de Erzincan’ın Başbağlar Köyündeydi.
2 Temmuz 1993 te Sivas’ta otuz sekiz insan Madımak Oteline yapılan hain bir saldırı sonucunda yanarak can verdi . Kimdi bunlar:
• Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı
• Muhibe Akarsu - 35 yaşında, Muhlis Akarsu’nun eşi
• Gülender Akça - 25 yaşında
• Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar, felsefeci
• Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
• Sehergül Ateş - 30 yaşında
• Behçet Sefa Aysan - 44 yaşında, şair
• Erdal Ayrancı - 35 yaşında
• Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar
• Belkıs Çakır - 18 yaşında
• Serpil Canik - 19 yaşında
• Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör
• Nesimi Çimen - 62 yaşında, şair, sanatçı, üç telli curanın son ustası
• Carina Cuanna Thuijs - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci
• Serkan Doğan - 19 yaşında
• Hasret Gültekin - 23 yaşında şair, sanatçı
• Murat Gündüz - 22 yaşında
• Gülsüm Karababa -22 yaşında
• Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair
• Emin Buğdaycı -18 yaşında şair.
• Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist
• Koray Kaya - 12 yaşında
• Menekşe Kaya - 15 yaşında
• Handan Metin - 20 yaşında
• Sait Metin - 23 yaşında
• Huriye Özkan - 22 yaşında
• Yeşim Özkan - 20 yaşında
• Ahmet Özyurt - 21 yaşında
• Nurcan Şahin - 18 yaşında
• Özlem Şahin - 17 yaşında
• Asuman Sivri - 16 yaşında
• Yasemin Sivri - 19 yaşında
• Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı
• İnci Türk - 22 yaşında
Otel çalışanları
• Ahmet Öztürk - 21 yaşında
• Kenan Yılmaz - 21 yaşında
Göstericiler
• Ahmet Alan
• Hakan Türkgil
Bu katliamın üzerinden on dokuz sene geçti ama bu insanlar hiç unutulmadı. Unutulmasın da elbette.
Bu gün internete girip ‘’Madımak katliamında ölenlerin isimleri ‘’ diye yazdığınızda anında çıkıyor bu isimler karşınıza.
Üç gün sonra…5 Temmuz 1993te Erzincan-Kemaliye-Başbağlar köyünde Otuz üç vatandaş terör örgütünce vahşice katledildi…Bir sürü internet sitesine girdim adlarını bulamadım.
‘’Şeriatçı ayaklanma...Şeriatçıların, yobazların katliamı’’ diye lanse edilen katliamın kurbanları herkesçe tanınıyor ama Örgüt katliamı diye lanse edilen katliamda ölenleri tanıyan bilen yok, onların adları yok… Hatta ‘’Başbağlar olayı nedir’’ diye sorduğunuzda böyle bir olayı hatırlayan da yok neredeyse. Oysa bazılarınca Terör örgütünün ses getirmek amacıyla yaptığı bu katliamdan sonra teröristler ‘’ Madımak’ın öcünü ‘’ aldıklarını bizzat kendileri söylemiştir. Kısaca masum bir şekilde öldürülen otuz sekiz insan can, aynı şekilde öldürülen otuz üç insan patlıcan…
Madımak ve Başbağlar olayı…Biri diğerinin intikamı mı değilmi? Madımak Katliamı kimin başının altından çıktı? Bunlar hakkında herkesin iyi kötü bir bilgisi var. Olay henüz canlı ve belleklerde. Lakin gözümüzün önünde cereyan eden bu olayda bile gözlerimizi kapatıp sadece bir yöne bakıyoruz.
Madımak katliamı ‘’Şeriatçı, gerici, yobazların ‘’ bir katliamı mıdır? Yani sadece ve sadece bir ‘’Şeriat isterük ‘’ ayaklanması mıdır? Öyle midir hakikaten?
Bakalım O gün ( 2 Temmuz 1993te ) Madımak Oteli’nin önünde hangi örgütler vardı:
A- Anadolu Federe İslam Devleti (AFİD) [ Merkezi Almanya—Kurucusu Cemalettin kaplan ]—Şeriatçı bir örgüt.
B- TİH (Türkiye İslam hareketi ) O gün Atatürk büstünü kırıp Pir Sultan Abdal heykelini indirenler.---Şeriatçı örgüt.
C- Tevhid-i Selam (Kudüs Ordusu). ‘’Müslüman kamu oyuna’’ başlıklı bildiriyi dağıtan örgüt---Şeriatçı…Uğur Mumcu, Mauammer Aksoy katliamında parmakları olduğu gibi 28 Şubat’ın düğmesine basılan Kudüs Gecesinin tertipleyicileri.
D- TİT ---Türkçü İntikam Tugayı--- Aşırı milliyetçi bir sağ örgüt.
E- DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi) ----Sol örgüt.
F- TİKKO- Sol Örgüt.
G- DHP---Pkk nın yan kuruluşu----Bölücü örgüt.
H- Veee… Bizzat Pkk…
Şimdi de 5 Temmuz’a gidelim bakalım Başbağlar’da kimler var:
A- Pkk
B- DHKP-C
Sadece dümdüz önümüze bakmayıp birazcık kafamızı sağa- sola döndürsek göreceğimiz çok dehşet bir tablo daha var. 1993 yılı tam bir katliam yılıdır aslında. Ama kafalarımızı Madımak’ın alevlerinden kaldırıp da bakmıyoruz, bakamıyoruz. Pikabımızın iğnesi bozulmuş , plak hep aynı noktada dönüp duruyor. 2. Temmuz 1993te Madımka Otelinde 38 insanın yanarak öldüğünü unutamıyoruz ama aynı gün Şırnak-Çelik Karakoluna yapılan saldırıyı ve orada şehit edilen 16 askeri hatırlamıyoruz bile. Adlarını bilmiyoruz..Arasak da bulamıyoruz… Daha doğrusu böyle bir olaydan haberimiz bile yok…
2 Temmuz 1993 Madımak katliamından önce ve sonra o yıl içinde yapılan diğer katliamları - ki bazılarında en az Madımak’taki kadar vatan evladı öldürülmüştür- görmüyoruz. Çünkü birileri bize ‘’Sadece Madımak’ı gör, diğerlerini unut’’ diyor. Çünkü Madımak’ta yananlar bu ülkenin aydınları…Ötekiler ise sadece ‘’Öteki ‘’ bir değerleri, kıymet-i harbiyeleri yok. Neyse biz yine de gösterelim o yılki diğer katliamları: M.Ö ve M.S…Madımak Öncesi ve Madımak sonrası olarak:
M.Ö. YAPILAN KATLİAMLAR
23 Mayıs 1993: PKK’lı teröristler Bingöl-Elazığ karayolunu keserek teskere almış 33 silahsız askeri şehit etti. Olay öncesinde PKK’nın silah bırakacağı konuşuluyordu. Bu olay sonrasında 8 Haziran 1993’te Abdullah Öcalan sözde “ateşkesi” sona erdirdiklerini açıkladı.
24 Mayıs 1993: Bingöl-Elazığ karayolu PKK’lı teröristlerce kesildi, sivil vatandaşlar öldürüldü.
9 Haziran 1993: Iğdır, Yüzbaşılar köyünde PKK terör örgütü mensuplarınca köy okulu ateşe verildi.
26 Haziran 1993: Mardin’in Yeşilli ve Koyunlu köyünde PKK katliam yaptı. 8 sivil öldürüldü.
O GÜN YAPILAN KATLİAMLAR:
2 Temmuz 1993: Sivas’ta Pir Sultan etkinliklerine katılan Aziz Nesin ve bir grup aydın ve sanatçının kaldığı Madımak Otel’i ateşe verildi. Çıkan olaylarda 38 kişi öldü.
2 Temmuz 1993: Madımak’ta kargaşa sürerken bir başka haber Şırnak’tan geldi. Şırnak-Çelik karakolu baskını neticesinde 16 asker şehit oldu.
M.S. YAPILAN KATLİAMLAR
5 Temmuz 1993: Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK ve DHKP-C nin ortak yaptığı eylem sonucunda 33 kişi öldürüldü. Evler ateşe verildi. Bu, Madımak’ta ölen 33 Alevinin intikamını almak için yapılan bir eylem olarak duyuruldu. [*]
18 Temmuz 1993: Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı Sündüz Yaylası’nda PKK’lı teröristlerce 14 çocuk, 8 kadın ve 4 erkek öldürüldü.
23 Temmuz 1993: Ağrı’nın Çatallıpaşa köyü PKK’lı teröristlerce yakıldı.
25 Temmuz 1993: Iğdır’ın Karacaören köyünde PKK’lı teröristlerce karakol baskını gerçekleştirildi.
4 Ağustos 1993: Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı Kavakbaşı ve Yenidoğan köyleri arasında yol kesen PKK’lı teröristler, durdurdukları iki yolcu minibüsünde bulunan 28 kişiyi kurşuna dizdi. Saldırıda 15 kişi öldü, 13 kişi yaralandı.
14 Ağustos 1993: PKK’nın silahlı mücadeleye başlamasının yıldönümü olan 15 Ağustos’a bir gün kala Kars’ın Digor ilçesinde 4 bin köylü ilçe merkezinde PKK bayraklarıyla yürüyüşe geçti. Çıkan arbedede açılan ateşler sonucunda 9 kişi öldü. 51 kişi de yaralandı.
20 Ağustos 1993: Şanlıurfa Suruç ve Yoğurtçu köyüne baskın yapıldı. Masum insanlar öldürüldü.
23 Ağustos 1993: Iğdır-Sultantopu karakolu baskını neticesinde 14 asker şehit düştü.
24 Ağustos 1993: Batman, Gercüş, Ayranlı mevkii baskınında çok sayıda sivil vatandaş öldü.
1 Eylül 1993: Ağrı, Eleşkirt, Aşağı Kopuz köyü ilkokulu PKK’lı teröristlerce yakıldı.
4 Eylül 1993: Batman’da yapılan saldırı sonucunda DEP Milletvekili Mehmet Sincar ile Batman İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Özdemir öldürüldü. Olay bölgeyi yeni bir kaosa sürükledi. Çünkü işin içinde bu sefer JİTEM’in tetikçilerinin adı geçiyordu.
7 Eylül 1993: Iğdır, Evci köyü ilkokulu PKK tarafından yakıldı.
11 Eylül 1993: Iğdır, Çakırtaş köyü ilkokulu yakıldı.
25 Eylül 1993: Van-Kanalga karakolu baskını neticesinde 12 asker şehit düştü.
29 Eylül 1993: Batman, Kozluk, Beşkonak köyü, Serikan mezrasında PKK katliamı sonucunda 2 çocuk, 4 kadın ve 1 erkek vatandaşımız öldürüldü.
2 Ekim 1993: Kahramanmaraş, Elbistan, Sevdilli köyü, Ofalar mezrasında PKK’lı teröristlerce otobüs tarandı. 10 kişi öldü.
4 Ekim 1993: Siirt, Şirvan, Daltepe köyünde PKK katliam yaptı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 23 kişi öldürüldü.
7 Ekim 1993: Tunceli, Pertek, Pınarlar köyünde PKK katliamı sonucunda 4 öğretmen şehit edildi.
16 Ekim 1993: Kars, Kağızman, Keşişkuran köyü ilkokulu PKK tarafından yakıldı.
18 Ekim 1993: Kars, Kağızman, Günindi köyü ilkokulu teröristlerce yakıldı.
19 Ekim 1993: Şanlıurfa’da bir yolcu otobüsü PKK tarafından yakıldı.
22 Ekim 1993: Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Diyarbakır Lice Asayiş Bölük Komutanlığı binası önünde silahlı saldırı sonucu şehit oldu.
22 Ekim 1993: Siirt, Baykan, Derince mezrasında PKK tarafından çoğu çocuk 22 kişi öldürüldü.
25 Ekim 1993: Erzurum’un Çat ilçesine bağlı Yavi beldesine baskın düzenleyen PKK’lı teröristler, vatandaşları bir kahvehaneye toplayıp propaganda yaptı. Ardından açılan ateş sonucunda 35 kişi ölürken 50 kadar kişi de yaralandı.
25 Kasım 1993: Şırnak, Yatılı İlköğretim Bölge Okulu civarına PKK’nın mayın döşenmesi sonucu 2 çocuk hayatını kaybetti.
31 Aralık 1993: Abdullah Öcalan, ABD ve AB’nin önde gelen devlet ve hükümet başkanlarına açık bir mektup göndererek yeni bir sözde ateşkes ilan etmek istediğini bildirdi.
17 Aralık 1993: Iğdır, Hakveyiş Köyü Sağlık Ocağı, PKK tarafından yakıldı.
29 Aralık 1993: Mardin Kılavuzköy Jandarma Karakolu’nu basan teröristler, 12 askeri şehit etti. Savur ilçesinde ise devriye gezen iki polis teröristlerce şehit edildi.
En azından o yılkı katliam listesinin bu denli kabarık olması bile bize Madımak ve Başbağlar katliamının bir büyük planın parçaları olduğu gerçeğini gösteremiyor…Bu iki olayın birbiriyle bağlantılı olduğunu, bölücü örgütün alevi vatandaşlara ‘’ Sünni Te Ce den( Türkiye Cumhuriyeti ) size fayda yok…Gelin birlikte savaşalım şunlarla’’ mesajı vermeye çalıştığını göremiyoruz.
2 Temmuz günü Madımak otelinin önünde sağ’-sol- ilerci-gerici- şeriatçı vs bir sürü örgütün bir arada bulunmasına rağmen bunlar arasında en ufak bir çatışma olmamasını kavrayıp değerlendiremiyoruz. ‘’Niçin bu örgütler birbirleriyle çatışmaya girmediler de tek hedef Oteldeki insanlar oldu?’’ Sorusunu sormuyoruz.
Madımak Katliamından sonra toplamda sadece 20 kişinin tutuklanıp çeşitli cezalara çarptırıldığını , Başbağlar katliamından sonra ise yirmi kişinin ifadesinin alınıp sadece birinin tutuklandığını görüyoruz. Yani böylesine büyük iki eylemi toplamda yirmi bir kişi gerçekleştirmiş(!) Yani Sivas’ta otuz sekiz kişiyi sadece ve sadece yirmi kişi yakarken Başbağlar’da otuz üç insanı sadece ve sadece bir kişi öldürmüş(!) Bu masallara inanmıyoruz tabii ki…O kadar da eşşek değiliz…Ama başka masallara inanıyoruz.
----------------------------------------------------------------------------------------------
[*] KARIŞIK HESAPLAR:
1-
2 Temmuz 1993te Sivas’ta yapılan katliamda ölenlerin sayısı 38 dir. Lakin gelin görün ki 1 Temmuz 2012 Pazar günü İstanbul Soyak-Yenişehir’den Üsküdar’a giderken Mustafa Kemal Mahallesinde ( Alevi ve Kürt vatandaşların yoğun olarak yaşadığı bir mahalle ) bir pankart gördüm…Özetle ‘’ 35 Can’ı unutmadık, unutturmayacağız ‘’ yazıyordu…Allah Allah… 38 değil miydi? Haydi diyelim ki ölenlerden ikisi göstericilerdi yine de sayının 36 olması gerekmiyordu? Eksik olan kim peki? Kim olacak? Alevi olmayan Carina Cuanna Thuijs…Şu Hollandalı gazeteci. O insandan sayılmıyor herhalde.
2-
Aslında hesaplar tam…Sivasta ölenlerin sayısı 38…İki gösterici ile iki adet otel çalışanını, bir de Hollandalı gazeteciyi çıkınca yani - lüzumsuz bir ayrıntıdan ibaret (!) -beş kişiyi çıkarınca hesap tam = 33 …Başbağlarda da 33 kişi katledildi. Hedeflenen rakama ulaşılıyor yani…İyi de 33 Rakamının özelliği ne ki? 33 Süphanallah, 33 Elhamdulillah, 33 Allahu Ekber’e nazire…
3-
Bu gün 5 Temmuz…Saat 11.59 a kadar tüm sosyal paylaşım sitelerini dolandım durdum. Acaba Madımak katliamı için gözyaşı dökenler içinde bir Allah’ın kulu Başbağlar katliamında öldürülenler için de hiç olmazsa ‘’Kınıyoruz’’ diye bir şeyler yazacaklar mı diye…Göremedim maalesef. ( Çoktandır yayına hazır olan bu yazımın bu kadar beklemesinin sebebi de buydu zaten )
Yukarıdaki resim mi? Yok yok merak etmeyin..Onlar Madımak’ın CAN’ları değil…Başbağlar patlıcanları(!) Onlar için üzülmeye değmez!!!
DEVAM EDECEK…
YORUMLAR
hocam allah sizden razı olsun ki o kadar araştırıpta bunları birilerinin gözüne sokarcasına konuyu işlemişsiniz bizde bilmediklerimizi sayenizde öğrenmiş olduk çok sağolun kolay gelsin saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Millet olarak en büyük zaaflarımızdan biri magazine yönelmek oldu maalesef. Kimin sesi daha fazla çıkarsa ona inanıveriyoruz hemen...Araştırmıyoruz. Sorgulamıyoruz...Neden? diye sormuyoruz. Bu kadar çok yanlış metod uygulayınca vardığımız sonuç da yanlış oluyor tabii ki.
Selam ve sevgiler.
cana kıymak can almak nerede olura sa olsun büyük günahtır...ölen insandır dini mezhebi ne olursa olsun...bu kalleş oyunları düzenliyenlerin allah belasını versin.... hocam çok haklısın saygılar sevgiler
sami biberoğulları
Öyle bir pis tezgahın içindeyiz ki bunu kelimelerle ifade edebilmek çok zor. Birileri ensemize binmiş ''Hep bu yöne bak '' diyor ve bizler hep onların gösterdikleri yöne bakıyoruz.
Selam ve sevgilerimle.
Kutlarım hocam tarihi sizden okumak inanılmaz haz veriyor bana,kaç gündür ben de internette konu ile ilgili araştırmalar yaptım bilinenlerin dışında bende bir şey bulamadım..bu vatan toprakları üzerindeki her acı hepimizin acısı ister Sivas..ister Başbağlar bu böyle bilinsin isterim...Selamlar...saygılar...
sami biberoğulları
Madımak ve Başbağlar olayı bana hep bir fıkrayı hatırlatır.
Fıkra bu ya:
Hitler ve Musolini bir barda kafa çekiyormuş..Yanlarına bir gazeteci yanaşarak Hitler'e sormuş:
-Efendim önümüzdeki ay için ne gibi yeni projeleriniz var?
Cevap vermiş Hitler.
-Dostum Musolini ile birlikte 30.000 Yahudi daha katledeceğiz...Haa bir de iki tane bisiklet tamircisini astıracağız.
Gazeteci merakla sormuş.
-Efendim..Anlamadım ki şimdi...İki bisiklet tamircisinden ne istiyorsunuz?
Hitler Mussolini'ye dönmüş:
-Azizim ben sana demedim mi 30. 000 Yahudiyi kimse umursamaz diye?
Selam ve sevgilerimle.
KINAMAYSA EĞER
Sivası’ ı kötüle.
Başbağlar’dan söz etme.
Bir insanı öldürmek,
Tüm insanları öldürmektir..
Nasıl acı duymam.
Canlar orada kıyılırken,
Diri diri yakılırken.
Katliam yapılırken.
Dünyanın bir yerinde de olsa,
Yatağımda rahat uyuyamam.
İnsansam eğer,
Şiir de yazıyorsam.
Canileri niye alkış tutayım.
Katliamı savunayım.
Oyun oynanırken yurdumda..
Niye figüran olayım.
Tek gözle bakmam olaya.
Sazınız tek taraflı çalmasın .
Aydınlar , yazarlar..
Başbağlar ’ı da kınayın.
Ben ikisine de yanarım...
Ayni duyarlığı , hassasiyeti umarım gösterirler 5 Temmuz Başbağlar katliamı için de
yazarlar şair arkadaşlarım.
•HASAN ÖZAYDIN (Hasan Özaydın)
Geçen sene yazmıştım,malesef aramızda o bizi çıkarmazsak .Onlar bizden değildi,bizimkiler değildi daha çok ekmeklerineyağ süreriz batılıların.
Bende takip ettim ,onlar bizden değildi neden yazayım neden kınayayı oldu...
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Bu yazınızın özeti şudur hocam. Can cana kıyıyorsa Allah'ı yoktur. Ne türlü olursa olsun, vatanı bölmek için birilerini maşa olarak kullananlar, ve maşa olanlar, arada can verip şehit olan günahsız canlar. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Yıllardır şehit veriyor bu ülke. Duyduğumuz gün içimiz yanıyor, ağlıyoruz ve isyan ediyoruz. Yaşama derdine düşünce unutuyoruz.( Ayrıca düşünmemizi bile engellediler. Evimize, çocuklarımıza götüreceğimiz ekmek parasından başka bir şey düşünemez olduk.) İçimizde hain olan cahillerden Allah korusun hepimizi. Saygılarımla...
sami biberoğulları
Çok güzel bir açıklama yapmışsın Evet..Can cana kıyıyorsa Allah'ı yoktur.
Selam ve sevgilerimle.