- 604 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KASET SAVAŞLARINA CEZA MÜEYYİDESİ
Özel Yetkili Mahkemelerin yeniden düzenlenmesine ilişkin yargı paketine konulan bir madde ile, Ergenekon, Balyoz gibi önemli davaların sanıkları ile ilgili internet sitelerine düşen ses kayıtlarının benzerlerini yayınlayanlara 5 yıla kadar hapis cezasının yolu açıldı.
Kaset savaşları da dediğimiz bu tür fiiller enteresan bir seyir takip etti.
Önce Milli Görüş hareketinin önü kesilmek istenince, yıllardır biriktirdikleri ses ve görüntüleri servis etmişlerdi gazete ve televizyonlara. Günler öncesinden kamu oyu hazırlanır, vurucu sloganlarla halk beklenti içine sokulur ve ilgi tavan yapardı.
Bu tür kasetler yayınlanmadan önce de “..azzz sooonraa!” larla izleyici sabırsızlaştırılır, sonra da yayına sokulurdu. 1996-99 yılları hep bu tür yayınlarla geçirildi. Ş.Y, H.İ.Ç, H.H.C, RTE başta olmak üzere adeta tam istedikleri cümleleri söyleyenlerin kasetleri halkın gözüne sokulurcasına akşam sabah televizyon ve gazetelerde çarşaf şarşaf yayınlanırdı. Sonra gelsin açık oturumlar, köşe yazıları, karikatürler ve arkasından vur abalıya. Kapatma davaları, soruşturmalar, gözaltılar, mahkemeler vs.vs.
Hep merak etmişimdir. Kasetleri ile Milli Görüş davasına olmadık hakaretlerin yapılmasına sebep olan bu “Zatı Muhteremler” sonradan, savundukları davalarından neden sapmalar göstermişlerdir? Kafamda hep istifhamlar olagelmiştir, acaba bu kasetler ısmarlama mı yapılmıştı? Bunlar Milli Görüş kuluçkasının altına konulan yabancı yumurtalar mı idi? Düşünüyorum düşünüyorum bir sonuca varamıyorum. Allahlarından bulsunlar diyerek teselli arıyorum.
Böyle kasetlerin yanında senaryosu hazırlanıp filme çekilenler de mevcuttu. Fadime, Müslüm, Kalkancı gibi filmler de unutulmazlar arasına giren yapımlardı.
Arkasından Ergenekon ve Balyoz gibi halkı şok eden görüntü ve sesler televizyon, gazete ve internete düşmeye başladı. En mahrem bilgiler, en özel telefon görüşmeleri, ağızları bir karış açık bırakan dehşet cümleleri. “Azzz sonraaa!” lar, tıklama rekorları, sayfa sayfa teferruatlar… Bozulan ezberler, uçurumdan düşen güvenilirlikler, gözaltılar, soruşturmalar, karşılıklı tehditler vs. vs. O kadar ileri gidildi ki, karı koca arasındaki normal konuşmalar bile rezil bir şekilde ortalığa saçıldı. Normal bir istihbaratın ya da yasal bir mekanizmanın bu ses ve görüntüleri teknik imkanlar yönünden kaydetmesi ve servis etmesi mümkün değil. Azıcık düşünülünce anlaşılır ki, devletimize istihbarat desteği sağlayanların, yani stratejik müttefikimizin parmağı var. Zaten de öyle olduğuna dair yığınla bilgi ortalığa saçıldı.
Tüm bu kaset ve görüntü furyaları içinde bazı iddialar adeta cımbızla çekilerek yok edildi. Usta bir el tarafından yok edilen bu iddiaya göre, birilerinin “Üstün Cesaret Madalyası” almazdan önce pazarlık oturumlarında yapmış oldukları konuşmalar ve görüşmeler filme alınmış, üç kişinin biri tarafından piyasaya sürülmek üzere çekmecesinde bekletiliyormuş. Hatta fiyatı da şuraya kadar çıkmış. Ergenekon’un iddianamesinde de mavcutmuş dediler ama ben şahsen fark edemedim. Esasen bu madalyayı verenlerin ve verdirenlerin cibilliyetleri bu imiş. Verdikleri tavizin karşılığında aldıklarından daha fazlasını elde edebilmek için bu tür tehdit, şantaj ya da ikna malzemelerinden faydalanırlarmış.
Ortalığa düşen ses ve görüntü kayıtları daha da bayağılaştı ve parti genel başkanlarının düşürülmesine sebep olan rezil boyutlara ulaştı.
İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba ülkemizin geleceğini ipotek altına sokan, zulüm ve katliamlara destek verilmesi sonucunu doğuran, İslam ülkelerinin korsan metodlarla bombardıman ve işgaline sebep olan pazarlıklar ve öncesi alt yapı görüşmeleri de iddia edildiği gibi filme alınmış mıdır? Bunlar birileri tarafından “ikna malzemesi” olarak mı kullanılıyor? Libya bombardımanına nasıl ikna edildik, Malatya’ya o füze kalkanları nasıl yerleştirildi? Hava alanlarımız ve limanlarımız nasıl oldu da bunca silah ve cephaneyi geçirdiler? Üzerimizde bir leke olarak duran BOP Eşbaşkanlığı neden bırakılamıyor? Bu tür akla, mantığa ve menfaatımıza uymayan politikaların tatbiki için birileri “kol bükme” aracı olarak bu tür malzemeleri mi kullanıyor?
Büyük şeytan bu. Herşey beklenir. Kol bükme, ikna etme, yük taşıtma, kardeşleri birbirine vurdurma, taşeron kullanma gibi metodları hep kullanmışlardır. Öyle ki kullandıkları kişilerin hem dünyalarını hem de ahretlerini berbat etmekten çekinmezler ve hatta büyük zevk alırlar.
Neden mi bunları düşündüm?
Bu nevi malzemelerin yapılması çekilmesi, kullanılması ve yayımlanması bundan böyle 5 yıla kadar cezaya çarptırılmaya sebep olacakmış. Halbuki enteresan bir safhaya gelinmişti. Yapılan söylentilere kulak kesilen halk, Büyük Şeytan’ın eline bakıyordu. Bu tür söylentilerin aslının olup olmadığını öğrenmek için.
Şimdilik cezai müeyyidelerle bu önlenmiş gözüküyor. Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılmasını da bu sebebe bağlayanlar az değil. Ama Büyük Şeytan bu. Günü ve uygun ortamı geldiğinde at değiştirmeye karar verirse, hiçbir vasıtayı kullanmaktan çekinmez ve bir çaresini bulur diye düşünüyorum.
HAZIR OL VAKTİNE!
Taşıdığın yeter Büyük Şeytan’ın yükünü,
Bil ki, hep at değiştirir, eşek değiştirir;
Bak, Üsame, Saddam, Mübarek ibret yekünü
Gerdek yakındır sanırsın, döşek değiştirir!..
Ekrem Şama
ekremsama@