- 535 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zeynep ve masallar - 1
Zeynep ve masal
…ne güzel bir akşamdı aynı sofra etrafında bütün bir aile toplanmıştı.Zeynep, o çocuk bakışları altında yaşadığı sevgi bağları ile örülü bu akşama dair mutlu fotoğrafı asla unutmayacaktı.Kimler yoktu ki,vazgeçilmez sevgi kaynağı anne ve babası,dedesi,babaannesi,cihat amcası ve halası sümeyra.Herkesin yüzü güleç elden ele kucaktan kucağa seviliyordu bu durum kendisini şımartmıyor aksine iyi bir çocuk olduğunu düşünüyordu,mutluluğu bu yüzdendi.En çok dedesi ile vakit geçirdi bu akşam çünkü birbirinden güzel masalları dedesi ona anlatıyordu.Zeynep anlatılan her masalın içine giriyor heyecanlanıyordu hatta masalın gidişine müdahale bile ediyordu,dedesi her şeyin farkındaydı,Zeyneb’in bu heyecanı, dedesinin masallar anlatmasını teşvik ediyor bundan hiçbir yorgunluk da duymuyordu.Anlatılan her masal ,zeyneb’in dünyasına yeni dünyalar katıyor, hayatın içindeki doğru yanlışları iyi kötüleri ayırt etme yeteneği kazandırıyordu.Haksızlıklara ve kötü düşüncelere hiç tahammülü yoktu,arkadaşları içinde ortaya çıkan bir durum olduğunda bir erkek çocuğu gibi gerektiğinde hırçınlaşıyor baskın çıkıyordu.Masal bile olsa üzülüyor ya da sevineceği bir şey varsa seviniyor güleceği yerlerde o şirin tatlı hoş kokulu gülüşlerini esirgemiyordu.Ne kırmızı şapkalı kız masalında o yırtıcı kurttan,ne de yalan söyledikçe uzayan burnu ile çirkinleşen pinokyonun düştüğü durumdan hoşlanmamıştı,sihirli fasülyenin uzayan kolları veya beklenmedik anda çocukların karşısına çıkan bir dev,ormanda çocukları tuzağa düşüren bir cadı,masalların içinde yaşayan bunları bir türlü kabullenemedi,peki neyi çok sevmiş hangi anlatımlardan hoşlanmıştı Zeynep, şimdi ona bakalım.Dedesinin son anlattıklarını can kulağı ile dinliyordu,anlatılanlardan farklı bir tat alıyor gözlerini kırpmadan dinliyordu.Zamanın birinde çocukları seven onlara vakit ayıran ve onlarla en güzel şekilde oyunlar oynayan ve bir arkadaş gibi yaşayan bilge bir insan vardı.Halk tarafından çok sevilen ve saygı duyulan bu güzel insanın,toplum içindeki güven ve emin ahlakı kısa zamanda yayılır.İnsanlar ve çocuklar onu tanımak için yaşadığı şehre gelirler.Bu aydın ileri görüşlü insanın bir gün çocuklarla ilgilenmesini sevgiyle öpüp koklamasını gören biri “..benim çocuklarım var ama hiçbirini alıp öpmem..” demesi üzerine şefkat ve merhamet insanı bu bilge insan şöyle cevap verir “..Şefkat ve merhamet duygusu olmayana ne diyeyim..merhamet etmeyen, merhamete kavuşamaz..Allah ancak merhametli olana rahmet eder ” demek suretiyle kendisini dinleyenleri bu konuda aydınlatmıştır,başka bir zaman insanlar onu kendi torunlarını omzuna ve sırtına almış onlarla oyun oynar halde görürler ,hatta ibadet halinde bile torunlarının üzerine çıkmasına kucağına oturmasına hiç kızmaz aksine onlara bir şey olmasın diye cennet kokulu küçük bedenlerini tutar ve ibadetini bozmadan devam ederdi,hiç kızmaz her defasında torunlarının bu sevimli davranışları ile huzur duyar onları öpüp koklamak suretiyle memnuniyetini gösterirdi. Yaşadığı müddetçe halkın içinde insanlar arasında onlardan biri gibi aynı yaşayan bu güzel insanın kısa zamanda yaşadığı şehirden başka şehirlere oradan da tüm yeryüzü, adını ve davranışlarını çok sevdi. Adalet ve sevginin kaynağı olarak bilindi,insan ve coğrafya ayırımı yapmadan herkese aynı güzellikleri dağıttı, eşit davrandı.Zeynep bu kez hiçbir soru sormadan buraya kadar soluksuz dinlemişti ancak “..dedeciğim bu güzel insan yaşıyor mu ? adı ne, nerede,hangi şehirde.. “ demek zorunda kalmıştı ,dedesi zeynebi kucakladığı gibi dizlerine oturttu “..bak Zeynep,sana anlattığım bu güzel insan,insanlara sevgi,barış ve adalet üzerinde yaşamaları ve kendisinin de örnek davranışlar göstermesi için Allah tarafından insanlar içinden seçilmiş bir peygamberdir.O’nun adı Muhammed’tir ve Mekke şehrinde doğdu,Medine şehrinde vefat etti,şimdi yaşamıyor ama hayatı,bıraktığı emanetler,fikir ve düşünceleri ve yaptıkları ,hiç biri unutulmadan bugün aramızda yaşıyor …” bunları dinlerken aslında zeyneb’in en çok üzerinde durduğu konu omuzlarında ve sırtında torunlarını taşıyan peygamberin sık sık öpüp kokladığı o mutlu çocukların yaşadığı o güzellikleri düşünüyor kendisinin de şimdi bunu çok istediğini ve en kısa zamanda bunu gerçekleştirmek isteği tek dileğiydi .Dedesinden dinlediklerini hayatı boyunca unutamayacaktı,sıkı sıkı dedesini sarıldı hatta “..dedeciğim beni omzuna alır mısın ? dedi,bundan sonra Zeynep ne zaman dedesi ile karşılaşsa aralarında söz verilmiş bir anlaşma varmış gibi,hemen dedesinin kucağına oradan da sırtına binerdi,odanın içinde dedesinin omuzlarında gezinen zeyneb’in sevinç ve mutluluğu herkesi de mutlu ederdi ,ezanlar okunduğunda dedesi için seccadesini serer birlikte onunla namaza dururdu.
mustafa kaya
02.07.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.