BİR KÖY OKULU
“Okulu var köyümün
Beş sınıf okur bir odada
Gerçekleşmeyecek düşler yanar
Ortadaki teneke sobada.”
Birkaç yıldır neredeyse geleneksel oldu.Mayıs ortalarında babamı,annemi alıp köye
götürüyorum.Bir hafta kalıp, kafa dinliyorum.Karabük’ü geçip Kastamonu’ya doğru
ilerlemeye başladığımda her kilometrede anılar bir bir canlanmaya başlıyor.
Kastamonu’ya geldiğimde ilk işim 15-20 adet Kastamonu simiti , birkaç kutu da çekme
helva almak oluyor.Çocukların hakkını da unutmamak lazım.
Her yıl en özlediğim an , böyle küçük hediyelerle okulu ziyaret etmek ve onlarla sohbet etmek.
Şimdiki okulumuz artık neredeyse yıkılmaya yüz tutmuş, eski ahşap okulumuzun 10-15
metre uzağında ama betonarme olarak inşa edilmiş.Ancak yine de 5 sınıf bir arada okuyor.
Zaten topu topu 16 öğrencisi var.O da komşu köylerden takviye ile.
Aynı zamanda köyümüzün Dernek Başkanlığını da yaptığım için , olaylar mutlaka bana
kadar yansıyor. Geçen yıl gittiğimde 10 öğrencinin altına düşmesi ve bu yüzden okulun kapanma tehlikesi olduğu iletilmişti. Komşu köylerin dernekleri , muhtarları ile görüştük. Araçla taşımayı taahhüt ederek birkaç öğrenci transfer ettik.
Bu yıl 16 öğrenci olmasına rağmen , yine de okulun kapanma tehlikesinden bahsedildi.Yine
Köy muhtarlarını toplayıp birlikte Kastamonu’ya gittik.Vali ve Milli Eğitim Müdürü ile görüştük , durumu anlattık ve dilekçeler verdik.
Bu olayların ardından olabildi ancak okulu ziyaretim.Bu yıl onlarla daha farklı konuşmalıydım.Önce helvalarımızı yedik.Çocuklar da okulun kapanacağı haberlerini almışlardı.Üstelik öğretmenleri de eş durumundan tayin istemişti.Tayinle gelen öğretmenler
zaten hep ilk fırsatta gidiyorlardı.
Çeşitli sorular soruyorlardı , ama çoğunluğu hep okul kapanırsa.. öğretmen giderse diye başlayan sorulardı.Sorarken de hep ağlıyorlardı.
-Ben de size bir soru sorabilir miyim ? dedim
Şaşkınlıkla bakıyorlardı.Ben onlara ne sorabilirdim ki?
-Televizyon izliyor musunuz ? dedim.
- Evet diye bağırdılar hep bir ağızdan.
Peki dedim televizyondan ‘KARDELENLER’ diye bir şey duydunuz mu ? Nedir kardelen.
-Kardelen karın altından yetişen bir çiçektir dedi öğrencinin biri.
Hayır dedim.Ben kelime anlamını sormuyorum.Televizyonlarda duyduğunuz , Kardelen ‘in
kimler için kullanılan bir sözcük olduğunu soruyorum.
Bir taraftan da sınıfı süzüyorum.Çocukların üstü başı perişan,bazıları formalarının üzerine başka kıyafetler giymiş.Muhtemelen yırtık yerleri gizlemeye çalışıyorlar.Ayaklarında lastik ayakkabılar.Geçen yıl forma ve ayakkabı yollamıştık oysa.Demek artık iyice eskidiler.
Her yıl yollayabilecek kadar bir gelir sağlayamadık henüz derneğimizde.İnsanlar o kadar duyarsız ki!
-Okuyamayan kız öğrenciler için diye yanıtladı bir kız öğrenci.
-Peki bu okuyamayan kız öğrenciler Türkiye ‘nin hangi bölgesinde yaşamaktadır ?
Değişik iller saydı her biri. Kimi Van dedi , Kimi Hakkari dedi , Kimi Ağrı dedi
-Peki dedim buralara ne deniliyor.Yani sizin dilinizde hangi Coğrafi Bölge ‘ de yer alır buralar.
-Doğu Anadolu
Peki Kastamonu nerededir ?
-Batı Karadeniz.
Bundan ötesini onlara anlatabilmek çok zordu.Onlara sadece okulun kapanmaması için dilekçeler verdiğimizi ama isterlerse kendilerinin de mektup yazabileceğini söyledim.
-Ne yazacağız ? diye sordu bir kaçı.
-İçinizden ne geliyorsa diye yanıtladım.
İçimden ağlamak geliyordu , zor tutuyordum kendimi .Onlar çocuktu , rahat rahat ağlayabiliyorlardı.
-Sizi çok seviyorum diyebildim yalnızca.
Onlar Çanakkale ‘de en çok şehit vermiş Kastamonu’nun çocuklarıydılar.
Onlar Meclisin gönderdiği parayı kabul etmeyen İnebolu’lu kayıkçıların , çocuğunun örtüsünü mermiye saran Şerife Bacı’ların hikayeleriyle büyümüşlerdi.
Canına varıncaya kadar bu vatan için hep verebilen ama devletinden hiçbir şey istemeyen , isteyemeyen bir yörenin bir okulunda okuyorlardı.
Kapıdan hızlıca çıkarken , son bir kez daha baktım sınıfa.Baktım..baktım…baktım.Gözlerim
sınıfın ortasında takılı kaldı. Girişteki şiirim tam kırk yıl önce benim okuduğum okulu anlatıyordu. Okul aynı okul değildi ama :
ORADA YİNE BİR TENEKE SOBA VARDI.
03.Haziran.2009
* Not 1: Ertesi günü Valiliğe yazmış oldukları mektupları toplayıp , Devrekani ‘ den postaya verdim.(ELMALI TEKKE KÖYÜ İLKÖĞETİM OKULU ÖĞRENCİLERİ ADIYLA)
* Not 2 : Okulumuz bu yıl da açık kaldı.(11.Aralık.2009)
* Not 3 : Okulumuz maalesef kapandı . ( 04.Temmuz.2012 )
YORUMLAR
Yazını çok duygulandırdı,
Ben de çocukluğumda taşınmak zorunda kalmıştık, o okul ama çok kalabalıktı,
Bir sınıfta 100'e yakın öğrenci vardı, sırada 5 kşi oturabiliyorduk, Allah'dan hepimiz küçük ve zayıftık. Sığışıyorduk, bu kalabalıkta ne kadar öğrenebilirsek, öğrenmeye çalışıyorduk, öğretmen yetişemiyordu bize tabii, zordu işleri...
Duyarlılığınıza teşekkür ederim, yazınıza da, sadece yazı da kalmamasına da..
Sevgi ve Saygılarımla,