- 727 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ruh Eşim
Öncesi,
Bana ait bir parçamın, kocaman bir parçamın arayışındayken sürekli kalbim seni anıyordu. Zihnim hep senin yokluğunla meşguldü. Ama sen bir yere gizlenmiş benden habersiz, beni ararken yollarımızın bir an önce kesişmesi için dualar ediyordum. Ama yoktun. Yokluğun içimi parçalıyordu. Günlük hayat sensiz sessizliğe bürünmüş, bana küsmüştü. Ondan olsa gerek sarhoş bir uyku haliyle etrafta gözlerim seni arıyordu. Ama yoktun işte. Olman için çırpınırken, senin yokluğun kalbime mızrak gibi deliyordu. Acı dayanılmaz bir hal alıyor. Acılardan kendimden geçiyordum.
Sensizlik, ne istediğimi bilmez bir hale getirmişti beni. Sensizlik benim yokluğum, hiçliğim demekti. Yarım olmak, yarım yaşamak yürek acısını tarifsiz işkencesi idi. Beni bulmak, kendimi bulmam demekti. Sen yokken ben nasıl gülebilirdim. Hayattan nasıl zevk alabilirdim. Kalbim nasıl sevinçle dolup taşabilirdi. Sensiz zaman nasıl hızlı ilerleyebilirdi. Sensiz baharın ne anlamı olabilirdi. Yazın kuraklığı sen yokluğunla çöle dönerken, kışın suların altında boğulmamak ancak senin bir yerlerdeki varlığının tesellisi engel oluyordu. Mevsimler sensizlikten artık renkleri koyulaşıyordu. İyimserlik karamsarlığa, umut çaresizliğe dönüşüyordu.
Beni tek ayak üzerinde de olsa zorla yaşama iten varlığının kokusu idi. Kokunun hayatımı kuşatmıştı. Ama adını koyamıyordu. Zorlanıyordum sensiz hayatta tutunmaktan. Ancak kokun pamuk ipliğine dönüşen hayat ipinin üzerinde yürümemi sağlayan. Ah şu dünyalara beden kokun hiç bitmesin diye dünyaları verirdim. Kokun yaşam kaynağım idi. Sen yoktun olsun, kokun vardı ya. Böylece karanlığın, aydınlığa dönüşme umudu belirdi.
Ah, ruh eşim! Neredesin diye sayıklamaktan uykular bana haram oldu. Nerdesin, neden gelmiyorsun diye kendime sormak, cevap bulamamaktan kafayı yiyecek oluyordum. Ya duyguların isyanı, kalbin feryadının yeri göğü inletircesine atışları bir görmeni, hissetmeni ne kadar çok arzuladığımı bilemesin. Sana ait bir varlığı bilmeni istemek, sana ait olduğumu ispatlayacaktı.
Gözyaşlarım sensizlik okyanusuna dönüştü. Kalbimin akıttığı hüzün dolu yaşların tarifini bile yapamıyorum. Kalbimin sessiz gözyaşlarını görmeni isterdim. Gözler uyuya dalsa da inan kalbim uyku nedir bilmiyordu. Uzaklarda ya da yanımda olmayışın hayatımı alt üst etse de, kalbimin kapılarını çalanlara iltifat etmedim. Kapıyı aralıklı bile bırakmadım. Kapıyı çalmaya gelenlerde kokunu bulamıyordum. Kokun bile sinmemişti gelenlere.
Öpmenin ve öpülmenin ne olduğunun senden öğrenmenin hayaliyle yanıp tutuşuyordum. Ne bir özenti ne bir hevesle hareket ettim. Kendimi sana saklamanın mutluğunu tatmayı ve yaşamayı bekliyordum.
Gülmeyi unutan dudaklarıma ve gözlerime tekrar hayat vermeni dört gözle bekliyordum. Dudaklarım kurudu, çorak toprağa dönüştü. Onları bakışlarınla, varlığınla can suyu oldun.
Osman Tatlı
[email protected]
www.osmantatli.com.tr
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.