- 669 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Cemreler Düşmeden
Cemile, köyün en güzel kızlarından biridir. Becerikli, tatlı dilli, görenlerin bir kez daha dönüp baktığı bir genç kız. O yüzden de köyün bütün delikanlıları gibi Hüseyin Ağanın oğlu Hasan’da sevdalıdır, Cemile’ye.
Hasan, kaba saba, kara cahil bir köylüdür. Cemile’nin kanı ısınmamıştır bir türlü çocukluğundan bu yana. Babasının gücü sayesinde sesi çıkan bu adam aklına koymuştur Cemile ile evlenmeyi. Ama Cemile’nin yüreğini çoktan sarmıştır yangınlar. Sevdiği adam, okumuş, şehir görmüş, insan kıymeti bilen Ali’dir. Şimdi askerde. Gitmeden önce karalaştırmışlardı, gelecek baharda cemreler düşmeden istetecekti Cemile’yi.
Cemile’nin ailesi öyle varlıklı değildir. Hatta fakir de denilebilir. Tarlanın eski verimi kalmamış. Küçücük bir köyde de ne iş olabilir ki. İş her zaman olduğu gibi yine kadınlara, Cemile ve annesine düşer. Köyün diğer kadınları gibi halı dokumaya karar verirler. Ama tezgah ve ip için bile paraları yoktur. Bu duruma üzülen baba, uzun uzun düşünür. Kızının Ali’yi sevdiğini, Hasan’ın kızının peşinde koştuğunu bilmeden Hüseyin Ağanın kapısını çalar.Para ister.Fırsat bu fırsat ağa bu değerlendirmez mi hiç bunu. Parayı vermeyi kabul eder.Ama bir şartı vardır ağanın:Halı cemreler düşene kadar bitip borçlarını ödeyecekler.Eğer borç ödenmezse kızı Cemile’yi, Hasan’la evlendirecek.
Paraya ihtiyaçları var. Kış bitmek üzere, tarla sürülecek, tohum alınacak.Ne yapsın çaresiz adam, karısının ve kızının ne kadar çalışkan olduğunu bildiği için kabul eder.Öte yandan içini kemiren düşünceleri de söküp atamaz ama.Bir kızını, bir Hasan’ı düşünür.Kaba saba adamı yakıştıramaz bir türlü kızının yanına.Ne yapsın başka çaresi yoktur.
Evde sevinçle tezgah kurulur, çözgüler atılır, besmeleyle ilk ilmekler vurulur. Annesi kızını telli duvaklı hayal ederken Cemile, Ali’yi düşlemektedir. Tek dileği cemreler düşmeden halıyı bitirmek. Belki bu parayla çeyiz alacaktı kendine,sonra düğün. Kim bilir ne kadar mutlu olacaklardı.
Cemile’nin bilmediği, aklına getirmediği bir şey vardı kaderin sürprizleri...Halı hızla ilerliyor, günler geçiyordu.’Cemreler düşmeden ’diyordu, ’cemreler düşmeden’ bitmeliydi bu halı.
Cemile ve annesi halı dokuya dursun babası gün geçtikçe huzursuz, huysuz bir adam olur. Bir anlam veremezler bu duruma. Bir gün karısına anlatır olanı biteni.Halı bitmesine biter ama ya parayı zamanında alamazlarsa, ya bir terslik çıkarsa? Bu kez anne baba ikisi de huzursuzdur. Uyuyamazlar geceler boyu. Cemile ise her zaman erkenden kalkıp halının başına oturur, dilinde en güzel sevda türküleri soluk almadan çalışırdı.Attığı her düğüm sanki ona Ali’ye getirecek tren parasıydı.Atılan her düğüm kuracağı yuvanın tuğlasıydı.
Az kalmıştı cemrelerin düşmesine. Bu arada iyice sabırsızlanan Hasan, sık sık uğramaya başlamıştı halıya bakma bahanesiyle. Cemile anlam veremese de sinir oluyordu onun uyuz hallerine. Annesi dayanamayıp anlattı bir gün her şeyi Cemile’ye. Çok üzüldü kız. Çok ağladı. Ama kendi kendine söz verdi, gece gündüz, yemeden içmeden çalışıp bitirecekti
halıyı.
Cemile sözünü tutmuş halıyı istenilenden önce bitirmişti. Ama zayıflamış, sararıp solmuştu gül benzi. Annesi babası çok üzüldüler bu durumuna ama bir yandan da Hasan’dan kurtulmanın sevincini yaşıyorlardı.
Bir sabah baba, halıyı omzuna alıp şehre doğru yola çıkar. Ama beklenmedik bir şey olur. Köyün minibüsü kaza yapar, diğer yolcular gibi Cemile’nin babası da yaralanır. Cemile hem babasına hem halının teslim edilmemesine üzülür. Babasını ziyarete gittiğinde halı tüccarını bulur sora sora halıyı teslim eder.Parasını alamasa da bir haftaya kadar gelecek olması yüreğine su serper.Bu arada Hasan’ı Cemile’yi kaybetme korkusu sarmıştır.
’Cemrelerin düşmesine az kaldı.’ Diye düşünenler çoğalmaya başlasa da Cemile’nin umudu gün geçtikçe artar. Halı bitti, babası iyileşti. Borçlarını ödemeye gelmişti sıra.Bir de Ali’nin gelmesine.
Ağa paranın faizini de istemişti. Babası kızını Hasan’a vermektense tohum alamamayı göze alıp ödedi borcunu. Hasan kudursa da kurtarmıştı bu kaba saba adamdan kızını.
Çok az kalmıştı cemrelerin düşmesine. Karlar eriyor, sular çoşuyor, koyunlar kuzuluyor, kardelenler çiğdemler ilk yazı müjdeliyorlardı. Cemile’nin yüzüne tekrar renk gelmişti.
Kader yine bir sürpriz peşindeydi. Bir sabah köye askerler gelir. Resmi plakalı arabalarla dolar köyün daracık sokakları. Sonra muhtarın hopörlerinden bir anons çınlatır kulakları. Cemile inanamaz önce,kapar kulaklarını,kolunu sıkar.Rüya değildi, acı bir gerçekti.Köyde ağıtlar yükselir.Cemile yıkılır, yüreği kanar.Ali, köyün en yakışıklı genci, en aklı başında bilgili, saygılı genci teskeresini aldığı gün şehit düşmüştür.
Nasıl bir acıdır ki bu bütün köy gözyaşı döker. Nasıl bir kaderdir ki teskeresi aldığı gün öldürülmüştü. Kader nasıl bir sürpriz yapmıştı ki cemreler düşmeden o, şehit düşmüştü...
Artık cemreler baharın müjdecisi değildi Cemile için. Her şey bitmiş, çoktan güz gelmişti.Hasan ise her zamanki kabalığı , patavatsızlığı ile sevinç içindeydi.
Cemreler düşmeden Ali düştü, Cemile düştü, köye büyük bir acı düştü. Ama cemreler düşmedi.
YORUMLAR
Yine milletimizin düşünen beyni,duygulanan yüreği,ağlayan gözleri,ağıt yakan dilleri olmayı başarmış yazarımız.Yüreği hiç susmasın, kalemi hiç tükenmesin diyor, yine milli bir yaramıza parmak basan bu eseri kutluyorum.
Turgut Yıldızan tarafından 7/2/2012 7:31:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cemile, köyün en güzel kızlarından biridir. Becerikli, tatlı dilli, görenlerin bir kez daha dönüp baktığı bir genç kız. O yüzden de köyün bütün delikanlıları gibi Hüseyin Ağanın oğlu Hasan’da sevdalıdır, Cemile’ye.
SEVGİLİ ŞAİRİM KALEME ALMIŞ OLDUĞUN YAZI'NIN HEMEN HEMEN BENZERİNİ 1978-1983 YILINA KADAR KULLANDIĞIN İSİMLERİN GERCEĞİ İLE GERÇEK HAYATTA YAŞANMIŞTIR. İSMİNİZİ HANGİ ŞEHİRLİ OLDUĞUNUZU BİLMİYORUM SANKİ BU GERCEKLERİ BİRE BİR YAŞAMIŞ GİBİSİNİZ ...LÜTFEN MAİL OLARAK GERÇEK İSMİNİZ VE ŞEHRİNİZİ YAZARSANIZ SEVİNİRİM.YÜREĞİN KALEMİN VAR OLSUN