- 1748 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Eleştirinin ‘’GÜMÜŞ’’ Çağı Çözümleyici Eleştiri
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘’Eleştirinin Gümüş Çağı Nedir ? ’’ Eleştiriyi, nesne konumundan çıkarıp; özneleştirmeye ve kendini yenileme serüvenin tarihidir.Adım adım ‘’çözümleyici eleştiriye’’ geçişin poetikası ardın sıra ‘’eleştiriye eleştirinin’’kitabına kaynak teşkil eden denemeler bileşkesi.Eleştirinin ‘’Son Mohikanı’’ türleştirme mücadelesinin savaşçısı.Yazım tarihinde eleştirinin iz sürücüsü.. Kuşağında tercihini eleştiri üzerine yapanlardan ve savaşımını eleştiri poetikasının modelleyip onun savunulması uğraşına harcayan ve klasik eleştiri geleneği yadsımadan fakat yüzünü ileri doğru dönüp yenilenmekten vazgeçmeyen çağsal girişimin Türk Yazım tarihinde düşünce ve eleştiri adamının açımladığı döneme tarafımızdan verilen isim.Ayırt edici ve çağrışımsal olması bakımdan yapılan seçimimiz.
Yazım tarihinde eleştirmenin yokluğundan şikayetlere ve sürekli olarak ‘’nerede o eski eleştirmenler’’ diye yakınanlara okuma süreçlerine eklemlemeleri gereken kişilerin başucunda bulunması gereken kaynakların başında gelen ‘’Çözümleyici Eleştirisi’’ adlı kitabın oluşturduğu denemeler sarmalı yazının kurgusunu oluşturmaktadır.
‘’Eleştirel ilişki’’ adlı yapıtında Jean Starobinski,eleştirmenin görevini tanımlarken ‘’yazarın sürgülediği cehennemin kapılarını açmaktan başka nedir ki ? ‘’ diye sorduğundan Semih Gümüş’ün yüklendiğini misyonun ne kadar yakıcı olduğunu bir kez daha anlamış bulunur okur-yazar;yazar-okur !
Bizim için,zebanilere kafa tutmak onlara karşı savaş verip,cehennem kapısını aralayarak içeriye girmeye gönüllü aramak hiçte kolay olmasa gerekir.Tercihini bu yönde kullanan Semih Gümüş, buna göre ateşe karşı zırhlanmak için Dünya Yazım tarihinin eleştiri geleneğinden beslendiğini zaten açıkça belirtiyor.
Ve Çözümleyici Eleştiri kitabında,’’Eleştirinin Varoluş Biçimleri’’ denemesinde, [… Ben de yazmaya başlamadan önce,eleştiri edebiyatımızda ne yazılmışsa değerli bularak okumuş,sonra da çevirilere yönelip dünyada yazılan eleştiriyi anlamaya koyulmuştum…] şeklinde alt yapısal girişimi bir bakıma itiraf etmektedir.Okuma ve anlamlandırma ardından kuramsal bağlantılarla çözümleme yaklaşısı eleştiri poetikasının oluşmasına kaynaklık ettiği anlaşılmaktadır.
Eleştiri,’’metinden aldığını metine geri vermektir’’ şeklinde savladığım düşüncemde çözümlenin kuramsal desteğini,göz ardı etmemek gerektiği belirtmek isterim.
Bunu göz önüne aldığımda,kuramsal birikimin getirilerini yeni okuma denemeleriyle test etmek eleştirmenin yazım dünyasını oluşturmaktadır.
Bunu durumu;Gümüş,’’eleştiri yazarının yaşadığı değişimin ileri dönük olması ‘’gerektiği vurgusunu Lukacs vari girişimle açıklar.Edebiyat ile ideolojinin çatışmasını veya çatışmamasını ele aldığı denemesinde.Gümüş, kendi okuma dünyasını açımlarken beslendiği kaynakların yazar ve isimlerini vermekten çekinmeyerek,metinlerarasılık işlevini yürütüyor.’’Körlük ve İçgörü ‘’Paul de Man,Edward Said’in ‘’Kuş Ruhu’’Mihail Bahtin’in ‘’Karnavaldan Romana’’René Girard’ın Romantik Yalan ve Romansal Hakikat’’ vs kitapları salık vermekten geri durmuyor önsöz olarak çözümleyici eleştiri kitabının omurgasını oluşturduğu ‘’Eleştiri ve Edebiyat Nerede Aranır’’ sorulu denemesinde. Aynı denemesinde okuma sorunsalını eleştiri merkezinden açımlamaya çalışmaktadır.
Gümüş,aslında hep öğrenici kaldığını kitabın girişine aldığı Eukleides anekdotundan vermeye çalışmaktadır.
Çözümleyici Eleştiri adlı yapıtından genel olarak öykü üzerine uzmanlaşan eleştiri çözümlemelerine yoğunluk veren Gümüş’ün eleştiri yazımında tür farkı gözetmeden eleştiriyel okumalarının ve bununda örneklemelerini kapsayan denemelerinin oluşturduğunu görmek mümkündür.
Roman,şiir ve öykü üzerine eleştiri poetikasını önemsediği yazarların ve yazım dünyasının seçkin kalemlerinin kendisinde oluşturduğu anlam dünyası ve anlamlandırma serüvenin seçkisi okurun eleştiri penceresine bırakmıştır.
Roman,şiir ve öykü üzerine eleştirinin nisbeten yazıldığı dönemde, ‘’eleştirinin eleştirisi ‘’ üzerine yani ‘’Çözümleyici Eleştiri ‘’ üzerine kalem oynatmak ‘’ Eleştirinin ‘’GÜMÜŞ’’ çağını okurların dikkatine sunma mücadelesi ve yazma ve okuma edimi içerisinde bulunan herkese referans teşkili etmesi çabasının bir sonucudur.
Semih Gümüş, Eleştiriyi bir çözümleme sanatına dönüştürme ve modelleme uğraşısındadır.Çözümleyici Eleştiri kitabı bu uğraşının manifestosunu oluşturan denemelerin yapıtıdır.
Can Yayınları.
Mart 2012
Sayfa:196
Yahya İNCİK 1 Temmuz 2012
Adana
YORUMLAR
Öncelikle bu kitaptan haberdar ettiğiniz için teşekkürler...,
Daha kitabı okumadan kitabın işlevselliği hakkında düşünmek isabetli olmaz ama, yine derim ki, bu tür yapıtlar, edebi olanla olmayanı oldukça somut işaret etmiyorsa, çoğunluğun ( şiir heveslilerinin, yolun başındakilerin, şiir bilgisi olgunlaşmamış olanların...) muhtaç olduğu kılavuzluğu yeterince yapmış olmuyorlar...Öylece, şiir heveslileri "ben yaptım, oldu" dan öteye gidemeyecekler demektir...
Daha açıkçası, hemen her okuduğu şeylerin altına övgü yazan site sakinlerinin çoğunun bir şey anlamayacağını sanıyorum...
Sabır, bilgi, birikim işi olsa gerek eleştiri için; dolayısıyla eleştirinin alt yapılarını donanmak, yöntemlerini bilmek de elzemdir; bu anlamda böyle bir kaynak eser tanıtmanız ve yine eserle ilgili yazdıklarınız enim için olkdukça faydalı oldu;
Tez zamanda bu eseri idenmek gerektiğine inanıyorum;
Yahya Bey, şiirleriniz gibi yazılarınız da çok şey öğretiyor insana, bunu belirterek sizi kalbi saygımla kutluyorum...
Selamlarımla....
İlk defa duydum Semih Gümüş ismini.Eserlere yönelik ,eleştiri, analiz, çözümleme artık adına her ne der isek , çok uzun zamandır neredeyse artık şiire ayırdığımdan daha fazla vakit ayırarak üzerinde durduğum bir husus.
Aslında yazınızın başında da demişsiniz, Cehennemin kapısını aralamak demek ...bu derece keskin ve tehlikeli bir iş eseri eleştirmek.Resmen şeytan elindeki dirgenin adıdır eleştiri.
Belli bir norm çerçevesi içinde, tüm eleştirmenlerin aynı dili ve tekniği kullanacağı bir dil bir tarz yaratmak amacı güdüldüğünü hissettim tanıtım yazınızda. Aslında çok da mantıklı neden derseniz bugün itibariyle aynı eser üstünde birbiriyle çelişen eleştirmenlerin birbirlerini daha iyi anlamaları ortak bir noktada buluşmaları bu çelişkiden doğacak bir takım yanlış yönlendirmelerinde önüne geçilir bu yöntemle.En azından eleştirilen eleştirmenin ne söylediğini, neden söylediğini, neden böylesi algılama ve tesbitlere gidildiğine yönelik ortak bir yol belirlenmiş olur.
Böylesi bir okuma penceresindende bakıldığında hem eser sahipleri hem de diğer eleştirmenler arasında uzlaşmacılığın sağlanması en doğruya, olması gerekene ulaşılması yolunda ciddi bir adım atılmış olur. Malumdur ki eleştirmenlerde en çok eleştirilen kitleyi oluşturmakta günümüzde.
Yazınıza konu eseri temin etmeye çalışacağım.Özel olarak da ilgi alanıma girdiği için epey dikkatimi çekti.Teşekkür ederim emekleriniz için.Varolunuz efendim.Saygılarımla.
Kuramsal birikime hiç bitmeyecek okuma fırtınasının getirileri ile yapılan artı katkı eleştiri için hazırlanan esas altyapı olsa gerek...
Sonrası dikkate sabır manifestoları zinciri oluşturup büyümek bence...
Yazdığınız her yazı dolu dolu bilgi ve duygu aktarımında hep...
Sırf bu yüzden bile teşekkür edebilirim...