Öyle sitemler vardır ki, bir medihtir ve öyle medihler vardır ki, bir kötülemedir. la rochefaucauld
kırılganı

Kelebeğin Ömrü

Yorum

Kelebeğin Ömrü

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

2629

Okunma

Kelebeğin Ömrü

Kelebeğin Ömrü


Kozasından çıkan kelebek gözlerini açtığında güneşin parlak ışıklarını gördü ilk. Ardında güzel kokular geldi burnuna. Kafasını şöyle bir kaldırıp baktığında gördüklerine çok şaşırdı. Önünde binlerce çiçek onu selamlıyordu. Renkler, kokular hayran bıraktı küçük kelebeği. Konup bir yaprağın üzerine hayran hayran seyretmeye başladı.
Arada bir kendine benzeyen kelebekler görüyordu. Onların renkleri de çiçeklerden kalır değildi. Ama hepsi bir telaş içinde o çiçekten bu çiçeğe uçuyorlardı. Sonra binlerce arı çekti dikkatini, öyle hızlı hareket ediyorlardı ki gözleriyle bile takip edemedi küçük kelebek. Bir yandan hayranlıkla çiçekleri seyrederken bir yandan da kendi kendine söyleniyordu, ’Şunlara bak ne aceleleri var ki şu güzelliğin tadını çıkarmak varken nedir bu telaş?’
Yaprağın üzerinden uçup bir çiçeğe konmaya niyetlenirken bir ses duydu, ’yolumu kapatıyorsun çekil şuradan.’ Bakındı sesin geldiği yeri gördü. Yuvasına yem taşıyan karınca kelebeğin ayaklarının arasından geçmeye çalışıyordu. Kelebek, karıncaya çok güldü. Kendinden büyük bir yaprağı taşımaya çalışıyordu, hem de başka bir yaprağın üzerinde. Kelebeğin kendine güldüğünü gören karınca çok sinirlendi. Kızgınlıkla, ’sana söylenecek çok şey var ama acelem var. Aklın varsa sen de durma, en azından çiçekleri ziyaret et, hadi acele et.’ Dedi. Kelebeğin aklı karıştı, neden acele etmesi gerektiğini anlamadı.
Bir süre sonra güzel bir papatyanın üzerine kondu ama aklı karışıktı. Doğadaki bu telaş onu şaşırtıyordu. Her şeyin tadına vararak yaşamaktan yanaydı kelebek, gerçeklerden habersiz. Kimse ona ’kelebek ömrünün çok kısa olduğunu’ söylememişti. Mutluydu orada bulunmaktan. Gözlerini alamıyordu çiçeklerden, hangi çiçeğe konacağını bilemiyordu. Ama acele etmesi gerekiyordu. Peki ama neden? Çevresindekileri fark etmeden, güzellikleri özümsemeden neden koşması gerekiyordu?
Papatya kendisini zor taşıyordu. Çünkü o da yeni açmıştı gözlerini dünyaya. Bunu fark edince papatyanın yapraklarına bir öpücük kondurup gelinciye doğru uçtu. O sırada oradan geçmekte olan daha büyük bir kelebek selam verdi kendisine.’ Çok güzel bir günde gelmişsin dünyaya. İki gün önce çok yağmur yağmış buralara, binlerce arkadaşımız ölmüş. Bence biraz çabuk ol uçmak ve çiçekleri ziyaret etmek için.’ Deyince aklı daha da karıştı. Ama küçük kelebek tembellik ederken akşamın olduğunu anlamadı. Üşümeye başladı. Neredeyse ağlayacaktı ama kendini çağıran kelebekleri görünce biraz rahatladı. Onların yanına gitti. Orası daha sıcaktı. Gün boyu dolaşmak ve üşümekten yorgun düşmüştü. Gözleri kapandı uykuya daldı. Ama etrafındaki kelebeklerin konuşmalarını da duyuyordu. ’Zavallıcık’ dedi biri, ’İki günlük ömrü kaldığını bilmiyor. Ne kadar masum, uçmak yerine hayattan tat almak hevesinde.’ Bir diğeri, ’aslında haklı ama zamanını değerlendirmeli. Bu dünyaya geliş amacımızı unutmamalı. Görevini yerine getirmek zorunda. Tozlaşmak için bekleyen çiçeklere konmalı.’ Derken kelebek korkarak gözlerini açdı. Ağlayarak yalvardı büyük kelebeklere. Büyükler anlattı ona ’ Biz kelebeklerin ömrü üç gündür. Üç gün sonra ayrılırız bu dünyadan. Bir koza örüp içine hapsederiz kendimizi. Şansımız varsa tabi. Rüzgarda, yağmurda, başka canlıların ayakları altında ölüp gitmezsek. Koza örmeyi başarabilirsek başka bir zamanda yeniden geliriz dünyaya. O yüzden bu dünyadaki görevlerimizi yerine getirmeliyiz öncelikle. Ama güzelliklerinde tadına varmalıyız bir yandan.’
Büyük kelebeklerin anlattıkları çok üzdü kelebeği. Kendisi gibi diğer küçük kelebeklerde üzgündüler. Bu güzellikleri yalnızca üç gün yaşayabilmeleri çok acıydı. Bu düşünceler içinde derin bir uykuya daldı hepsi. Sabah gözleri açtıklarında gördükleri manzara çok acıydı. Onlarca kelebek soğuktan ve rüzgardan etkilenip ölmüştü. Küçük kelebek ve birkaç arkadaşı kuytu bir yerde uyudukları için kurtulmuşlardı. Güneşin ışığını hisseder hissetmez kanatları bir iki çırpıp uçtu kelebek. Artık büyümüştü. Küçüklüğü kozasından yeni çıkan kelebeklere bırakıp çiçekten çiçeğe uçtu. Meyve bahçelerine gitti. Elma, erik, kayısı, armut çiçekleri daha güzel ve eğlenceli geldi ona. Bir yandan telaşla uçarken bir yandan güzellikleri özümsemeye çalışıyordu. Artık korkmuyordu ölmekten ya da kozanın içine kendini hapsetmekten. Korkmak yerine anı yaşayıp hayattan tat almaya çalışıyor ama görevlerini de ihmal etmiyordu.
’Hayat, üç gün’ dedi kelebek biraz üzgün ama yaşamış olmanın mutluluğu içinde . ’Yersiz üzüntülerle doldurmak yerine en güzel şekilde değerlendirmeliyiz.’ Sonra bir ağacın en korunaklı yerine bir koza ördü kendine, yaşanmışlıkların ve görevini yerine getirmenin iç rahatlığı içinde. Bir dahaki bahara yeniden uyanmak ümidiyle.....


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kelebeğin ömrü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kelebeğin ömrü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kelebeğin Ömrü yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kalemistik
Kalemistik, @kalemistik
2.7.2012 10:39:03
Bu sitede okuduğum en özgün öykülerden birisiydi. Konu çok güzel düşünülmüş.
Turgut Yıldızan
Turgut Yıldızan, @turgutyildizan
1.7.2012 19:41:11
Ah keşke bizler de ömrümüzün tamamını yapmamız gereken çalışmalarla doldurabilsek te geçmişimize pişmanlıkla bakmasak...O zaman bizim ömrümüz de üç günde tükenmiş gelirdi bize herhalde...Yazmaya devam...
leb-i şima
leb-i şima, @leb-isima
1.7.2012 08:42:06
Bir dahaki bahar.. Ne güzel.. Tam seviyoruz Ve yaşıyoruz hop bitiyor. Dolu dolu yaşamak güzel anlatılmış. Güzel eksik Harika bence.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL