- 704 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ALİ
“Ve şimdi sırada polis akademisi birincimiz Ali BAŞER.”
Ali çok sevinçliydi, sonunda hayalini kurduğu gibi mezun oluyor ve o polis üniformasını üzerine giymekten gurur duyuyordu. Anne ve babasını trafik kazasında kaybetmişti Ali. Daha küçük bir çocukken; ne bir akrabası istedi onu, ne de konu komşusu. Bu yüzden yetimhaneye verilmişti. Ancak yetimhanedeyken onun her zaman ziyaretine gelen Ahmet baş komiser ile çok iyi geçinirdi. Zaten onun polis olmasında ki tek amaç ; Ahmet baş komiser gibi başarılı ve yardım sever olmaktı.
Ali mezuniyet töreninde birincilik kupasını almak için kürsüye doğru ilerledikçe, alkışlar ve meraklı gözler daha da artıyordu. Ali kürsüye çıkıp ödülünü aldığı anda büyük bir alkış koptu. Ali’nin yüzündeki heyecan, ellerinin istemsiz titremesinden rahatça belli oluyordu. O dahi duygularına anlam veremiyor, ancak karşısındaki tribünlerde aileleri görünce içini büyük bir hüzün kaplıyordu. Sonuçta tüm ödül olan arkadaşlarının aileleri kürsüye davet edilmiş, bir tek kendisi yalnız başına ödülünü alıyordu. Meraklı gözler ve gizli konuşmalar bundan olsa gerekti.
Ali mezuniyet töreninin ardından evine gelmişti. 75 m2 evi ; içerisinde bir koltuk, masa ve televizyondan oluşan oturma odası ve yatak odasından ibaretti. Oturma odasına akademi zamanında almış olduğu tüm ödülleri koyuyordu ancak mezuniyet kupasını yatağının ucundaki sehpaya koydu. Üzerini çıkartıp, pijamasını giydi ve usulca yatağına yattı. Yatağının yanındaki sehpada duran kupaya doğru döndü yüzünü, hüzünlü bir şekilde baktı ve ağlamaya başladı. Ailesinin yokluğunu hiç hissetmemişti Ali, ta ki bu ana kadar.
Ali o gece kendine bir söz verdi;
“Nerede eşitsizlik ben oradayım!
Nerede adaletsizlik ben oradayım!
Nerede hırsızlık, dolandırıcılık ben oradayım!
Ölene kadar tüm masumları, bu şerefsizlerden koruyacağım!”
Akademide olduğu gibi polislikte de çok başarılıydı. Polis departmanında üst düzey yönetici oldu. Her zaman ki gibi, cumartesi günü Ahmet baş komiser ile halk parkında buluştular. Bol bol konuştular, sohbet ettiler. Ahmet baş komiser artık emekli olmuş, elini ayağını çekmişti bu işlerden. Ahmet Ali’ye peşinden gelmesini ancak soru sormamasını istedi. Ali, Ahmet baş komisere çok güvendiği için tereddüt etmeden takip etti onu. Gittikleri yer bir bankaydı. Birlikte girdiler bankaya. Ahmet kasiyerle konuşup bankalarında bulunan kendine ait değerli eşyalarını görmek istediğini söyledi. Ali’yi de çağırdı peşinden.
Kasiyer banka kapısı açtı ve içeri girdiler. İçeri girer girmez, Ahmet üzerlerine kapattı kapıyı. Üçü de içeride mahsur kalmıştı, ancak kamera kayıttaydı. Ahmet kasiyere kutusunu çıkarmasını ve hızlı olmasını söyledi. Kasiyer kutuyu çıkartıp Ahmet’e teslim etti. Ahmet kutuyu açtı ve içine koymuş olduğu silahı aldı. Kurşunlarını hızlı şekilde dizdi, tetiği çekti ve bum! Kasiyer yerde kanlar içerisinde yatıyordu. Ali, Ahmet’i ailesi olarak görüyordu ve bu durum onun üzerinde şok etkisi yarattı. Hemen kasiyerin yanına gitti ve yarasına tampon yapmaya çalıştı. Bir yandan da Ali ve Ahmet tartışıyordu.
Silahın sesiyle tüm banka ayaklanmıştı ve dışarıda hazır bekleyen zırhlı kamyona bir sinyal işaretiydi bu kurşun. Şoför, tam gazla daldı bankanın duvarına. Her yer toz duman oldu bir anda. 5 tane yüzü maskeli adam indi arabadan, tüm kasaları toplayıp arabaya yüklemeye başladılar. Tozdan hiçbir şey gözükmüyordu. Ahmet, Ali’nin eline silahı tutuşturup; arabaya atlayarak kaçtı oradan.
Aradan 5 dakika geçmeden polis geldi ve manzara çok kötüydü. Kamera kayıtları izlendiğinde sadece toz bulutuna dönüşen yerden, yerde ölü yatan bir kasiyer ve onun baş ucunda, elinde cinayet silahı bulunan üst düzey bir polis memuru. Kamera kayıtlarını geriye sardıklarında ise ortada görüntü falan yoktu. Ahmet her şeyi ayarlamıştı. Bu çaldığı kasalar, onun için güzel bir emeklilik olacak. Ali ise hapishaneyi boylayacaktı. Bu hayali Ali’yi yetimhaneye koydurttuğundan beri düşlüyordu.
Ali ise şaşkındı ve kimseye derdini anlatamıyordu. Mahkemeye çıkarıldı, olayların tutarsızlığı yüzünden dava ileri bir tarihe ertelendi. Bu olaylar üzerine Ali, o çok sevdiği polislikten men edildi.
İkinci davaya çıkmadı Ali, ancak o gelmese bile dava Ali’yi suçlu bularak, 20 yıl hapse mahkum etti. Polisler Ali’nin evine gittiğin de korkunç bir manzarayla karşılaştılar.
Her yer darmadağınık. Oturma odasının ortasında, yerde bir tabure. Tavanda ise Ali’nin cansız bedeni. Boynunda şimdiye kadar akademiden ve polislikten aldığı madalyalar. Yerde ise kazandığı kupalar. Yatak odasında ki kupasını, bulunduğu yerde bırakmıştı Ali. Ama içerisine 4 cümlelik bir not koymuştu. O notta şöyle yazıyordu ;
“Nerede eşitsizlik ben oradayım!
Nerede adaletsizlik ben oradayım!
Nerede hırsızlık, dolandırıcılık ben oradayım!
Ölene kadar tüm masumları, bu şerefsizlerden koruyacağım!
Ali BAŞER..”
Bu olayların ardından 1 hafta geçmeden Ahmet öldürüldü ve kasalardan kazandığı paraların tamamı ortadan kayboldu. Son nefesini ise “Ali..” diyerek verdi…