- 970 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MUTLU KELIMELER
MUTLU KELIMELER
Biriken bütün hirsini rafta duran kitaplari yerlere savurarak cikariyordu artik.
Saatlerce kütüphanesinde oturup savurdugu kitaplarin acilan sayfalarinda gözüne carpan ,
yazilari okumaya basladi birden,bir sayfada aynen söyle yaziyordu,(hayat kadar sevdigim kitaplarimi okuduktan sonra onlarla vedalasarak koyuyorum raflara) sanki bu sözler büsbütün,
az önce yaptiklarinin hesabini sormak isteyen bir kitabin onun okumasi icin acmisti sayfalarini.
Kirik mumun özerine basti ayaga kalkarken hafif sendeleyip ceviz agacindan yapilmis masasina son anda tutundu.
Artik bu sehirde yazdiklarini kimse okumuyor hissi sariyordu yine ,yazdigi onca hikaye,siir,ve arastirma yazilari hakettigi yerde degildi,tipki yanlis bir agacta acan güzel bir cicek gibi görünüyordu ona yazilari.
Kalan son parasina kalem,kagit,ve bir daktilo almisti kendine,en azindan bu onun sinirini hayalkirikligini biraz olsun bastiriyordu,sehrin en büyük kütüphanesinde yillarca yazdigi yazilari bir gün farkedilecekti belkide,yazilari kadar kendi de yalnizliga alismisti coktan.
Icindeki dünyayi kimseyle paylasmiyor,aksine ona gelmek isteyen arkadaslarinida bahaneler uydurarak geri ceviriyordu.
Birden bahcedeki ciceklere takildi gözleri uzun zamandir sulamamisti ,mutfaktan bir su kabi alip
bahceye gecti sari laleleri sulamaya basladi önce aklindaki bütün odalarin kapisi sari lalelere acilmisti,uzun kirmizi güller yeni tomurcuklanmaya baslamisti kirmizi ona sicaklik veriyordu.
Kesilmis bir agacin kütügüne oturup bir kusun su icisini izlemeye basladi,ürkek bakislariyla etrafina bakindiktan sonra bir damla suyu kücük gagasina alip kafasini özgürce gökyüzüne dikip iciyordu suyu,tipki ciceklerinin suyu icmesi gibi dogaya ve doganin barindirdiklarina hayran kaliyordu her seferinde.
Bütün evlerden uzakti evi,tuhaf ama bu onu korkutmuyor aksine huzur veriyordu.
Tepede yüksekce bir ev duvarlarin yarisi büyük taslardan örülüydü,
camin cerceveleri agactan,sarkan yesil saksilar taslarin arasdindan inatla uzuyordu.
Tam 14 yil olmustu bu evi yalnizligiyla yasama baslayali,en cok yalnizligiyla kalmisti,yalnizlik onun en uzun iliskiydi artik.
Bahcede oyalanmak iyi gelmistiki hemen kütüphaneye gecip savurdugu kitaplari tek tek yerlerine
bir cocugu oksar gibi oksayarak tozlarina üfleyerek koymaya basladi.
Kendi icini döktügü kitaplar ömrünün tanigi , ruhunun habercisiydiler adeta.
Kelimelere yazilara dökebiliyordu duygu irmaginin her su damlasini.
Yolda yürürken mutlu insanlarin mutlulugundan besleniyordu yine.
Insan hallerinin tomurcuk yanlarini seviyordu hep,acmaya heyecanli en masum anlar,heyecan duygusunun kendini korumasiyla aciliyordu.sehrin disindaki kasabaya yayan gelirken kasaba cocuklarini izler bazen onlarla konusur onlara yeni yazdigi cocuk hikayelerini verirdi.
Cocuklar merak icinde heyecanla okuyup onu gördükleri zaman, ne zaman yeni bir hikaye yazacagini soruyorlardi.
Galiba mutluluk önemsenmek buydu iste hayatinda.
Bir sabah posta kutusunda bir mektup gördü,heyecan ve merak icinde alip okumaya basladi.
Cok önemli bir dergi yazilarini yayimlamak istiyordu, yüzüne sinen cocukca bir tebessümle kütüphaneye yöneldi, bir kac yeni yazi ve hikaye yollamaya karar verdi.
Güne umudun kendisini ziyaret etmesiyle baslamisti uzun yillar emekle biriktirdigi yazilari sonunda farkedilmisti.
Artik kendini idare edebilecek bir gelir saglayacak hemde sevdigi is olan yazilariyla gecinecekti.
Evden degerli mobilya ve tablo satmak zorunda kalmayacakti,uzun zamandir sehirde pahali bir restaurant ta yemek yemeyi özlemisti ,belkide ilk parasiyla kendine ziyafet verecekti,en pahalisindan bir sise kirmizi sarap actiracak ve bunun tadini cikaracakti.
Yazilarini göndereli bir ay olmustu ve basilan dergide kendi yazilarininda oldugu dergi evine yollanmisti,hemen hemen hergün kontrol ettigi posta kutusunda cuma günü ögleden sonra alabilmisti dergiyi.
Derginin icinde ise beyaz bir zarfin icinde yazilarinin emeklerinin karsiligi olan para vardi.
Sanki bir cocugun annesini gördügü sevinc gibi yüzünde uzun zaman görülmeyen bir mutluluk isiltisi birikti,
derginin sayfalarini acele acele cevirerek yazilarina bakti ,altinda kendi ismini gördügü anda gözlerinde bir sevinc yumagi olan damlalar bosalmaya basladi.
Odasina cekilip huzur icinde yatagina sarildi,odasinda tablolarla paylasti sevincini.
Pencerenin karsina gecip beyaz bulutlarin göcünü izledi bir süre, koltuktan kalkip yatagina yöneldi.
Yatagin basindaki büyük beyaz mumu yakti,göz göze geliyordu mumun kacak isiklariyla.
Yatagin basindaki not defterine bir seyler karaladiktan sonra derin bir uykuya daldi.
Saat 8 olmustu,mutfaga gecip kalan son italyan peynirini kücük kücük dograyip,tabagina koydu.
Bir dilim ekmek bir bardak cay icip keyifle üst kata cikip en yeni takim elbisesini giydi.
Uzun bir siyah ceket grimsi bir gömlek,lacivert bir kravat,sonra kol dügmelerini cikardi cekmeceden,tozlanmis aynadan kendine bakti,uzayan saclarini biraz islatip arkaya dogru indirdi,
artik sehre gitmeye hazirdi,sehrin hemen disinda cok güzel bir hint restaurantina girdi,kendinden emin dik yürümeye dikkat ediyordu,tokusan kadehlerin sesleri icinde garsonun ona gösterdigi masaya dogru gecti,kirmizi kadifedendi sandalyeleri,duvarlarinda kabartmali buda heykelleri,
ilginc göz alici aksesuarlar,orjinal olup olmadagini anlayamadigi büyük ahsap cerceveli tablolar,
gözlerinin uzun zamandir alisik olmadigi bu manzara karsisinda kendini önemsemye baslamisti.
Masada bakir tuzluk ve baharatliklara takildi gözleri,tam dokunacakken garson hemen yanibasina yaklasip menüyü birakti,uzun uzun adini bilmedigi yemeklerin isimlerini okumaya basladi,
ne de olsa hic birini bilmiyordu ücüncü sirada adinin okunmasi bile zor bir yemegi isaret etti garsona,sonra pahali kirmizi bir sise sarap istedi.
Yemegin tadini begenmisti biraz aci ve yagli olusunun disinda damakta güzel bir tad birakmisti.
Sarabin keskin kokusu ise enfesti,yavas yavas kendini bir rüyanin icinde mutluymus gibi hissetmeye basladi,her yudumda keyifleniyor bazen gecirdigi yalniz yillara lanet ediyor,
masalara bakip eglenen insanlari izlerken mutlu oluyordu,
caprazinda duran masadaki bir cifte bakmaya basladi uzun bir süre onlari incelemeye koyuldu,
ciftin birbirine olan ask ve tutku dolu bakislarini kiskanmaya basladi,gözleri birbirilerinden baska kimseyi görmüyordu sanki,onlardan baska kimse yokmus gibi beraberliklerinin tadini cikarircasina gözleriyle sevisiyorlardi adeta masanin ortasinda duran mumun isiginda,bunu büyük bir mutluluk ve imrenerek izlemye basladi,garsonu cagirip masasina bir mum bile istedi kiskancligindan.
Kendi gülmeye basladi yaptigi bu hareketi sarabin etkisine verdi,oysa gercekten imrenmisti bu duruma.
Saat gec olmustu artik zamanin nasil gectigini farketmek zordu gercekten hayatta en güzel seylerden biridir bir insanin kendini ödüllendirmesi,ve bunu hakettigine inanmasi,kimseden beklemeksizin kendini hayatin icinden siyirip kendinle kalma duygusu.
Hesabi istedikten sonra yavasca etrafina bakinip gözleriyle selamliyormuscasina ayrildi.
Disari serinlemisti biraz tepesinde onu daha sarhos eden ay isigi vardi,gölgeleri süpüren bir hali vardi ay isiginin,kaldirimlarda korkusuzca dolasan isiklari bütün eski binalarin diplerini aydinlatiyordu,kücük zayif ev lambalari mutlu kelimleri doguruyordu bu gece.
Sanki mutlulugun kokusunu hissediyordu evlerin pencerelerinden, yürümek iyi geliyordu ruhuna hem sarabin etkisinide serin hava dagitiyordu,ellerini cebinden cikarip yüzünü ovusturdu ,mutluydu
oysa kendini mutlu edebiliyordu ic dünyasinin bütün güzelliklerinin farkindaydi.
Hayat ona arkadaslik teklif etmisti,yüzüne savrulan onca yalniz kelimeleri tek basina topluyordu benliginin derinliklerinde,eve ulastiginda her yer ay isiginin inadina kararmisti,yorgun ama mutluydu,üzerini cikarmadan yataga uzandi pencere hafif aralikti,gözlerini ay isigina dikip tebessüm icinde kapadi gözlerini...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.