4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1501
Okunma
Ellerin yurdunda çiçek açarken;
Bizim ile kar geliyor Gardaşım
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme
Dar geliyor dar geliyor Gardaşım.
Diyen hecenin ve milli şiirin öncüsü ve ustalarından biri Abdurrahim Karakoç usta hakka yürüdü.
Göz değdi köyümün güzellerine
Elif Yad ellere kaçtı be Hasan
Sevgi size ömür üç kulaç önce
Ecel şerbetini içti be Hasan!
Diyerek milletin erdemlerinin öldüğünü ilan eden ve yüreğine karalar bağlayan büyük usta, yaralı şair. Hakka yürüdü.
Mebus Bey, Hakim Bey, Dohdur Bey, Hasan’a mektuplar ve daha nice dillerde dolaşan şiirleri yüreğinden dizelere döken ve bizlerin yürek seslerimize ses veren ustamız, ağabeyimiz, hocamız hakka yürüdü.
Necip Fazıl, Mehmet Akif, Arif Nihat, Abdurrahim Karakoç, her biri milli mefahirimizi yücelten, insanımızın milli ve manevi duygularını artıran, elli-altmış yaşlardaki insanlara vatan, millet, din, devlet sevgisini aşılayan ve belli bir düşünce, anlayış, gözyaşı sahibi yapan; düşüncede binler, onbinlerce millet evladına ilham veren büyük kahraman insanlardandır.
Allah bilir kaç defa içimizde kendi lisanımızla söyleyemediklerimizi muhataplarımıza; Karakoç’un bir kıtası, bir mısrası ile anlatıvermişizdir .Bazen de içimizdeki isyanı kendi kendimize haykırıvermişizdir yine Karakoç’un dizeleri ile yüreklerimizi serinletmek için.İsyanlarımızı onun dizeleri ile dağlara taşlara söylemişizdir, başka cümleler az gelmiştir, yetmemiştir çünkü.
Şiiri Abdurrahim Karakoç’tan, yahut Mehmet Akif’ten veya Necip Fazıl”dan,Arif Nihat’tan öğrenmişizdir.Çünkü bizim gibi düşünür .bizim gibi haykırır bu büyük ustalar.Bizim gibi inanırlar çünkü…
Son devrin şiirde Hece’nin en büyük ustası, Hecinin Ağrı dağı hakka yürüdü.
Şimdi Hece şiiri, halk şiiri, onun aşıkları öksüz kaldı.Artık bu büyük usta yeni şiirler yazamayacak gördüğü yanlışları dile getirmek için; belki de insanlar bakıp, “Karakoç hoca şeyle yazardı” deyip onun gibi yazmaya çalışacaklar.Ama Karakoç usta olmayacak aramızda bedeni ile yüreği ile! Belki şiirleri yüzyıllarca dillere pelesenk olacak, yeri doldurulamayacak ama o olmayacak…
Baktığınızda kara kuru bir adamdı Karakoç,bir şeye benzetemezdiniz.O ses nereden çıkardı, o yürek sesinde ki çağıltı, şelaleler gibi, gök gürlemeleri gibi ses hangi bedenden çıkardı?! Ummanlara denk bir yürek sesi vardı çağlayan.
Ummanlar gibi dalgalanırdı bazen deryalar akardı yüreğinden, imanı gür, azmi kavi, meseleleri iyi bilen ve millet gibi ağlayıp, millet gibi düşünebilen ender sanatkarlardan birisi idi Karakoç.
Bizden biri gibi yaşadı hep, içimizden bir sesti, bizim gibi düşünür bizim hislerimize tercüman olurdu. Fildişi kulesi yoktu eller gibi, başında Kovboy şapkası ağzında puro da yoktu, bir Anadolu insanı gibi yaşadı, Anadolu insanı olarak hayata gözlerini yumdu hakka yürüdü.
Arkasında hayal edilemeyecek mal mülk bıraktığını da sanmıyorum, yazdığı şiirlerinden ve yürek sesinden başka.Hüzünlerini, korkularını, acılarını götürdü dünyadan yol arkadaşı olarak. Birde yıllarca acılarını ve sıkıntılarını yazdığı milletin gözyaşlarını ve dualarını...
Evet, musallada hoca sorduğunda ve bizler, şiirlerini okuyan onu seven oğulları, torunları; “iyidir, iyi biliriz” diyeceğiz.Arkandan fatihalar göndereceğiz, rahmetler dileyeceğiz.Allah sana rahmet eylesin, yüzüne baksın ve rahmeti ile yarlığasın. Amin, amin. amin.
Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin