ÇİN MALI AŞKLAR!
Ferhatlar, Şirinler, Keremler, Aslılar, Leylalar, Mecnunlar, masallara, destanlara konu olmuş aşklar ancak o dönemlerde gerçek tadında yaşanmış. Şimdilerde ise Çin malı misali ucuz ve de sahte… Sadece bir gecelik!
Aşk, kavuşmak mı yoksa kucak dolusu hayal kırıklığı mı?
Aşk, gerçek mi yoksa Çin malı gibi ucuz ve sahte mi?
Aşk, umut etmek mi yoksa çaresiz hissetmek mi?
Aşk, sadece o anı yaşamak mı yoksa sonunu bilememek mi?
AŞK!
Bazen, karanlık, gizemli, süprizlerle dolu, sonunu göremediğimiz, bilemediğimiz, ürkütücü dipsiz bir kuyuyu andırır. Bazen, kazara içine düştüğünüzde sizi sımsıkı kavrayıp içine çeken, kurtulmak isteseniz de sizi kendine doğru çekip, hapseden bir bataklık oluverir. Bazen de, dokunduğunuz, gördüğünüz ve yaşadığınız her şeyin gerçek olduğuna inandıran, sonra da okkalı bir şamarla sizi kendinize getirip, hayal kırıklığı yaşatan çöldeki serap kılığına giriverir...
Geçtiğimiz günlerde arkadaşımla aramızda geçen, bir diyalogu paylaşmak istiyorum sizinle…
- Aşk sence nedir?”
- Bilmiyorum ben hiç aşık olmadım ki.
- Peki, birisine karşı hiç mi bir şeyler hissetmedin?
- Hissettiğim duygunun ne olduğunu bilmiyorum ki. Beğene mi, sevgi mi, aşk mı?
Aşk, anlatılması ve tarif edilmesi zor bir duygu. Hani bazı şeyler vardır ya, anlatılmaz yaşanır. Aşkta öyle bir şey işte. Onu hissetmeden, yaşamadan ne olduğunu asla bilemezsiniz. Sadece başkalarının anlattığı kadar bilir, tanımaya çalışırsınız. Yalnız o ateş, sizin yüreğinize düşmeden onun varlığını hissedemezsiniz. O ateş, her yüreğe farklı düşer, farklı izler bırakır da siz bunu asla bilemezsiniz.
Hadi gelin aşkı tatmamış dostlarımız için, aşkın hallerini birlikte kaleme alalım. Biliyorum aşkı yazmaya, ne sayfalar yeter ne de zaman. Eminim ki okuyan hemen hemen herkes kendini bulacak bu satırlarda. Kimileriniz, zamanında hissettiği duygunun, aşk olduğunu yeni yeni fark edecek. Kimilerinizde kendi ateşini, içinde kopan fırtınalarını ekleyecek bu satırlara, farkında bile olmadan…
Aşkın Halleri!
Onu göremediğiniz zamanlarda özlüyorsanız,
Onunla konuşurken, kalbiniz yerinden fırlayacak gibi oluyorsa,
Eliniz ayağınıza dolaşıyor, sakarlaşıyor ve hatta onunla konuşmakta güçlük çekiyorsanız,
Acaba o mu arıyor diye her telefon sesine koşuyorsanız,
Ya da her mesaj ondandır diye heyecanla bekliyorsanız,
Sesini duymak için çıldırıp, bahaneler bularak onu sıksık arıyorsanız,
Mantıklı düşünemez hala gelip, anlamsız davranışlar sergiliyorsanız,
Onun için her çılgınlığı göze alabiliyorsanız,
Her an onunla olmak, sıcaklığını hissetmek istiyorsanız,
Onu kıskanıyor ve kimselerle paylaşmak istemiyorsanız,
O üzüldüğünde üzülüyor, o sevindiğinde mutlu oluyorsanız,
Onu kaybetmek korkusuyla yüreğinize bir sızı giriyorsa,
O sızının varoluşu bile sizi mutlu etmeye yetiyorsa,
Onsuz geçen her dakika, her saat, her gün sizi kahrediyorsa,
Ondan gelecek bir güzel söz, içinizi ısıtıyor ve sitemkar bir sözünde kalbiniz kırılıyorsa,
Onunla sebepsiz yere kavga ediyor ve yaşadığınız pişmanlıktan dolayı gözünüze uyku girmiyorsa,
Siz Aşka Tutulmuşsunuz Demektir!
Aşkın hallerini; kendi penceremden gördüğüm, yüreğimin hissettiği ve hatırladığı kadar sizlere aktarmaya çalıştım. Ne kadar da korksanız, aşk kapınızı çaldığında onun esiri olmuşsunuzdur artık.
Sevgisine ve aşkına sahip çıkan herkesi gönülden kutluyorum.
Aşk, bir yürekten diğerine akan bir mucize gibidir. Mucize tadında gerçek aşklara yelken açmanız dileğiyle…
Asi Armes
YORUMLAR
Peynirde çörek otu, çorbada yarpız, derelerde su, dağlarda papatya vardı gençliğimizde...biz daha yaşlanmadan bir çoğu kaybolup gitti...yeni yetmelere anlattığımız zaman da inanmak istemez haller takındılar...zaman aynı zaman ama düşünceler Çin Malı olmuş evet...aşk...kutsal duygu için işlediğiniz satırları keyfle okudum;kaleminize sağlık...yüreklerdeki heyecanın çörek otu keskinliği ile kalması dileğimle...