Afrika'nın Açlığı
Zengin bir insan manevi değerlerden mahrum ise kalbi hırs dolu gözü de açtır.Bu sebepledir ki, batılı zengin ülkeler "fakir" veya "gelişmekte olan" sınıfına soktuğu ülkelerin en değerli varlıklarını ve zengin hammaddelerini bitirinceye kadar sömürürler.
Bu ülkelere yaptıkları teknolojik yardımların asıl gayesi de "biz bunları size veririz, siz bunlar için yorulmayın, kafanızı yormayın" aldatmacası ile o ülke insanını cahil,kendi beyin gücünü ve becerilerini kullanamayan zayıf bir toplum haline getirmektir. Bu yüzden bildik bileli-duyduk duyalı bu ülkeler hep "gelişmekte olan ülkeler" sınıfındadır.Asla "gelişmiş" statüsüne kavuşamazlar.Bırakın gelişmişliği bir müddet sonra sefil duruma düşerler.
Açlık ve kıtlıkla boğuşan, tükenen Afrika’yı ele alalım.Tarihin hiçbir devrinde bu ülkelerde günümüzdeki ile kıyaslanabilecek bir ekonomik kriz, açlık, kıtlık,sefalet ve karmaşa görülmemiştir.Geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru batılı malum sömürgeciler gelip buralara el atmışlardır.Afrika insanının ruhundaki birbiri ile yardımlaşma ve başkaları yerine kendilerini tercih etme duyguları bir anlamda yok edilmiştir.
Evet, batılılar gelmeden önce de kuraklık, salgın hastalık ve anlamsız savaşlar yüzünden açlık ve kıtlık yaşanmıştır. Ancak idareciler, bugün olduğu gibi başkalarının çıkarına değil halkının yararına çalışıyorlardı. Bolluk döneminde yaptıkları stokları halka dağıtıyorlardı.
Yıllarca kendi gelenek ve görenekleri ile huzurlu bir hayat süren Afrika insanının bugünkü durumunu görüp ibret almamız gerekiyor.
Bu bağlamda son yıllarda başkalarının sevk-idare ve yönlendirmesine dayalı ekonomik ve tarım uygulamaları insanı ister-istemez endişelendiriyor.
YORUMLAR
Buteo
çok doğru fakat ibret almak için uzaklara gitmeye gerek yok ki açlık sınırının altında yaşayan bizlerin onlardan tek farkı ülkenin genel olarak iyi bir tutum sergilemesidir. dışarıdan bakarsan iyi içeriden bakarsan eğer Istanbul da açlık ile can çekişen bir ton sokak çocuğu ve evsiz var ki evlerin içine girince bu durum çok acılaşıyor. iki odunla bir kap çorbayla kandırıldıkça o gecekondularda yaşamaya mahkumuz.
daha iyisi neden olmasın. bizler insan değil miyiz ki lükslerimize izin vermiyorlar. nasılsa fakirim bari ısınayım demekten vazgeçmez isek bizim sonumuz bundan beterdir.
Bizim en büyük sorunumuz burnumuzun dibini görmüyor olmamızdır. ilk önce evimizi boyayalım sonra komşunun evini boyarız.
tebrikler ve sevgiler