BEN Mİ YANLIŞ YAPTIM, HAYAT MI?
Bazen şöyle bir etrafımı seyre dalıyorum da gördüklerime inanamıyor, hissettiklerime yanıyorum. Mutlu olan hemen hemen yok gibi. Herkes bir hayat mücadelesi içerisinde oradan oraya koşturuyor. Gülümseyen sahte yüzler her yanımızı sarmış hatta istila etmiş durumda. O gülümseyen yüzlerin ardında öyle sessiz sessiz, tarifi imkansız fırtınalar kopar ki, bilemezsiniz. Amaç yaşanılan hüznü belli etmemek mi, mutluluk portresi çizerek kendini mi, çevresindekileri mi kandırmak yoksa hayata “bak ben her şeye rağmen dimdik ayaktayım ve hala gülümsüyorum” diyerek, meydan okumak mı, çözmüş değilim…
Yaşadığımız, soluk aldığımız zaman içerisinde, aslında her şeyin yalandan ibaret olduğunu anladığınızda, hayattan ilk darbeyi de almış oluyorsunuz zaten. Artık bir bakmışsınız ki, her şey menfaat olmuş, sırtınızı sıvazlayan bile belki bir çıkar peşinde. İnsanlara inanmaktan, güvenmekten korkar hale gelmişsiniz.
Dostluklar yalan, sevmeler yalan, aşklar yalan…
Güvenmek yalan, inanmak yalan, söz vermek yalan…
Kalem yalan, kelam yalan, selam yalan…
Şeref yalan, sadakat yalan, emanet yalan…
Öyle ki, nefretler bile yalan, hatta yalanlar bile yalan olmuş. Bizlerde bu yalanlar arasında yaşamaya çalışıyor ve çalışıyoruz…
Yalanları sıralamaya kalksak belki sayfalar yetmeyecek. Şunu biliyorum ki, bu satırları okuyan herkes benim saydığım yalanlara, kendince yalanlar ekleyecek. Her insan hayattan farklı darbe almıştır. Herkesin acısı da, buna sebep olan yalanı da farklıdır o yüzden. O farklılık bakışlara yansır doğrudan. Siz ne kadar da hiçbir şey olmamış gibi hayata tutunmaya da çalışsanız, o gözler yaşadıklarınızın tek şahidi ve itirafçısı olmuştur artık.
Mutluluk nerede? Gören var mı?
Tüm çabamız, tüm çırpınışlarımız mutlu olmak için. Acaba bazen de elimizdekilerin kıymetini bilmeyip, hep daha fazlasını mı istiyoruz? Doyumsuzluk mu, her şeyin sebebi? Yoksa o doyumsuzluk dürtüsüyle gelişip, büyüyen, frenleyemediğimiz egolarımız mı? Hep bana, hep ben diyerek, paylaşmanın aslında ne kadar erdemli bir davranış olduğunu mu unuttuk? Sadece “kendimiz için yaşamak” felsefesiyle hayata tutunduk ve yaşama sebebimizi sığlaştırdık. Belki de bitmek tükenmek bilmeyen hırsımıza yenik düştük.
Mutsuz, tembel, alıngan, sevgisiz, dalgın, huysuz, sinirli, sabırsız, yaş kaç olursa olsun ruhen ve bedenen her şeyden bıkmış, gençliğimizin baharında ölüm sessizliğinde yaşam sürdüren, bireyler olmuşuz farkına varmadan. İçimizdeki o cıvıl cıvıl, etrafa enerji saçan çocuğu öldürmüşüz hayat mücadelesi verirken…
Bu devirde, nefes almakta büyük bir zanaat. Kadınsanız ya da çocuksanız işiniz daha da zor. Hele bir de tek başınıza ve de tutunacak bir dalınız yoksa işte o zaman vay halinize…
Bu gün nedense, kalabalık içinde aslında ne kadar yalnız olduğumu hissettim. Belki bu yalnızlık hissi bu satırları yazmama neden oldu. Geçmişe dönüp, kendimi sorguladım. Ben mi yanlış yaptım hayata, yoksa hayat mı bana yanlış yaptı diye? Uzunca bir süre düşündüm, düşündüm. Fark ettim ki, bende yanlış yapmışım hayata, hayatta bana yanlış yapmış. Şartlar eşit mi? Asla değil.
Dürüst olmakla, güvenmekle, inanmakla, adam gibi sevmekle, karşılığını almadan çalışmakla, paylaşımcı ve birleştirici olmakla, ben ben demeyerek egomu hiçe saymakla, değmeyecek insanlar için gözyaşı dökmekle, hayata karşı çok yanlış yapmışım çok…
Yakın bir zaman önce bir arkadaş “hayat bana istediğim her şeyi verdi ama bendende çok çok fazlasını aldı. O yüzden benim hayattan çok alacağım var, alma sırası artık bende. Bundan sonra dolu dolu yaşacağım” demişti. Haklıydı da, belki hepimizin hayattan çok alacağı var. Aslında hayatın, bizlere yaşattıklarından dolayı hepimize özür borcu var…
Yüzlerdeki o gülümseme, “Ey Hayat! Her şeye rağmen dimdik ayaktayım ve sana meydan okuyorum” demekmiş meğerse…
Yüzünüzden gülümseme, kalplerinizde yaşama isteği eksik olmasın….
YORUMLAR
ben hem dosttan yana hem sevgiliden yana hemde akrabadan yana hayal kırıklığına uğramış bir insanım. yazınızı okurken ilk başta evet evet nekadar doğru diye düşünürken bir süre sonra biraz abartılı buldum. emin olun hayatta hala yalan olmayan duygular dürüst insanlar vs bunlar var. bukdar karamsar olmayın. gerçi yazının sonu güzel artık hayattan alma zamanı bizde. tebrikler
Asi Armes
mertart
Duygularla yazılmış sayfaya düşen güzel bir yazı okudum kutlarım sevgilerimle..