- 810 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Darende’de Şiir Dinletisi
Darende İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Darende Kültür ve Sanat Derneği işbirliğinde düzenlenen ve 21 Haziran 2012 tarihinde beşincisi yapılan “Şair Öğretmenler ve Şiir Dinletisi”ne davet edilenler arasında bendeniz de vardı. 21 Haziran öğleden sonra saat ikide dört şair arkadaşla -Kahramanmaraş’tan Mustafa Okumuş, Göksun’dan Mahir Başpınar, Afşin’den Haşim Kalender, Elbistan’dan Hanifi Kara- birlikte programa katılmak üzere Haşim Kalenderin kullandığı arabayla yola çıktık.
Daha kısa olması hasebiyle Büyük Yapalak üzerinden Darende’ye varmamız uzun sürmedi.
Şiir dinletisinin ev sahipliğini İlçe Milli Eğitim müdürü Necati Tarak Bey yapmaktaydı. Kendisi de bir şair olan Necati Bey, ilçeye geldiğimizi haber alınca, makamına davet ederek hepimizle ayrı ayrı ilgilendi. Program gereği protokol ziyareti yapılacağından, şair arkadaşlarla birlikte belediye başkanlığına geçtik.
Belediye başkanı İsa Özkan tarafından oldukça sıcak karşılandık. Tanışma faslında Elbistan’dan geldiğimizi söyleyince söz haliyle -7 Haziran’da vefat eden- Abdurrahim Karakoç’a intikal etti. Kendisinin de cenazeye katıldığından ve başbakanlık müsteşarı ile vekilimiz Mahir Ünal’ın ilgi ve alakasından bahsetti. Çaylardan sonra, birer de kahve içmeden bırakmayacağını söyleyen başkanın bu ikramını da kabul ettikten sonra müsaade isteyerek, kaymakam beyi ziyaret etmek üzere belediyeden ayrıldık.
Hükümet konağına vardığımızda kaymakam Mehmet Aktaş Bey’i, biz şairleri bekler bulduk. Aktaş’ın şaire ve şiire dair yaptığı güzel yorumlardan ve karşılıklı mütalaalarla geçen hoş sohbetten sonra izin alarak, Necati Bey’in görmemizi istediği Tohma çayı istikametine yöneldik. Havasından mıdır, suyundan mıdır bilemem, Darende’de her karşılaştığımız insan Yunus yüzlü, derviş gönüllü geldi bana.
Kanyonun bittiği köprü tarafından girdiğimiz Tohma çayı, ilk defa gören şairleri büyülemişti. Yaz-kış 22 C˚ sıcaklığındaki üç kudret havuzunun sıralanmış tahliye oluklarından akan su adeta Tohma çayına ha gayret diyordu… Çokça fotoğraf çektirip, uyandırdığı intibaı birbirimizle paylaşarak Somuncu Baba külliyesinin oradan çıktık. Tohma gezimiz böylece son buldu. Yanlış söyledim galiba, son bulan gezi değil, sadece bu bölümdü. Sağolsunlar, Necati Bey’in rehberliğinde “Hasan Gazi türbesi”ni/“Şehitlik abidesi”ni gezmek için arabalara bindiğimizde, Haşim Kalender “İkindi namazını kılsak da geziye öyle devam etsek!..” dedi. “Az sabır hepsinin üstesinden gelir” sözüme rağmen, Kalender’in memnuniyetsizliği yüzünden okunuyordu.
Darende’ye hakim, “Şehitlik tepesi” denilen bir tepede inşa edilmiş olan Hasan Gazi türbesine/Şehitlik abidesine vardığımızda, çevresinin ismine yakışır bir şekilde düzenlenmiş olduğunu ve iki bayrak direğinin üzerinde kocaman iki bayrağın dalgalandığını gördük. Necati Bey’in anlattığına göre, Seyit Hasan Gazi; Hz. Peygamber’in torunlarından Hüseyin Gazi’nin kardeşi, Seyyit Battal Gazi’nin amcası ve kayınpederi olup Abbasiler döneminde Zengibar kalesinin kuşatılması sırasında şehit olmuştur (Miladi 830).
Şehitlikte; Trablusgarp, I. Dünya, İstiklal ve Osmanlı-Rus savaşlarıyla Kore harbinde, iç isyanlarda ve terörle mücadelede şehit olanlardan ismi tesbit edilebilen 92 Darendeli şehidin isimleri birer mermer levhaya kazılarak, anıtın içerisine konulmuştu. Tüm geçmişlerimize birer Fatiha okuduktan ve şairler olarak toplu resimler çektirdikten sonra ikindi namazını kılmak üzere Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba) camiine doğru yola koyuluyorduk.
Anlatıldığına göre; Bursa ulucaminin açılış hutbesinde Fatiha suresini yedi farklı şekilde yorumlamasıyla halkın kendisine olan ilgisi artan ve manevi kişiliğiyle bilgelik yönü ortaya çıkan Şeyh Hamid-i Veli, nam-ı diğer Somuncu Baba, şöhretten kaçındığı için buradan ayrılmıştır. Yusuf Hakiki ve Halil Taybi adında iki oğlunun varlığı bilinmektedir. Yusuf Hakiki Aksaray’da kalarak orada vefat etmiştir. Diğer oğlu Halil Taybi ise hacdan döndükten sonra babasıyla birlikte Darende’ye yerleşmiş ve burada vefat etmiştir. Kabri babasının mezarının yanındadır. İkindi namazlarımızı eda ettikten sonra, akşam yemeği için Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi Lisesi’ne geçtik.
Akşam yemeğinin arkasından yapılan şiirli sohbette Abdürrahim Karakoç ismi sık sık anılıyor, şiirlerinden örnekler veriliyordu. Şiire ve şaire dair sözlerin yanı sıra “Yeni ve genç şairlere ne tavsiye edersiniz?” şeklindeki sorularla şairlerden öneri ve fikirler alınıyordu. Dinletiden önce yapılan bu sohbet, şairlerin daha yakından tanışmalarına vesile olurken, samimi kaynaşmalara da kapı aralıyordu.
Nihayet, hep birlikte kalkıp, dinletinin yapılacağı “Özel Birgül Lisesi”nin konferans salonuna geçildi.
Çevre il ve ilçelerden gelen şairlerle birlikte Darende belediye başkanı İsa Özkan, İlçe Milli Eğitim müdürü Necati Tarak, daire müdürleri ve çok sayıda dinleyicinin hazır bulunduğu program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı. Ardından, açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen İlçe Milli Eğitim Müdürü Necati Tarak; bu tür etkinliklerin insanlarda bulunan cevherlerin açığa çıkmasına vesile olduğunu, böylesi yeteneklerin diğer insanlarla paylaşılması gerektiğini söyledi. Çevre il ve ilçelerden dinletiye katılan şair öğretmenlerin Darende’de bulunan meslektaşlarıyla bir araya gelmesinin ve kültür alışverişinde bulunmasının kendisini mutlu ettiğini ekleyen Tarak, kendi şiirini de okudu. Bilahare, soyadına göre sahneye çağrılan 19 şair, sırasıyla şiirlerini okudular. Şiirle ve şiirli geçen program, 22.30’da takdim edilen plaketlerle belediye başkanı İsa Özkan’ın verdiği çeşitli hediyelerin ve toplu alınan fotoğrafların ardından sona erdi.
Samimi ve muhabbet dolu gecenin bitmemesini istercesine geçtiğimiz öğretmenler evi sohbetinin damağımızda bıraktığı tatla Elbistan’a döndüğümüzde saat gece yarısı 2 idi…
YORUMLAR
Hocam öncelikle güzel yazınızı sonrasında memleketim olan malatyaya yaptığınız katkı için teşekkür ederim...Yüreğinize ve ellerinize sağlık...En derin saygılarımla....
Gözükaram
Sizinde yüreğinize ve allarinize sağlık. Selam sevgi ve muhabbetle...