KAMBUR II -
Tekneyi ağaca bağlarken ayağının birisini çevik bir asker edasıyla kıyıya uzattı.
Diğerinin kaslarını hâlâ yerinde olduğunu sanıyor, sıkı sıkı üstüne basıyordu. Şu an kaç yaşında olduğu umurunda bile değildi, hele kamburu; yoksa onu bir yerde mi unutmuştu.
Düşünüyordu da aslına bakarsa bazen kamburun insanı olduğundan diri gösterdiği zamanlar bile olmuyor değildi hani. Mesela, bu adamın onun sırtına bilmediği amaçla yüklediği bu kambur yatalak bir adamın sırtında olsaydı, en azından sırt üstü yatamazdı. Onu görenlerde keyfine bakıyor sanırlardı... Bir kere daha haline gülümsedi, adımını attığı gibi kendisini karada buldu.
Ormandaki ağaçların dalları neredeyse gözlerine girecek kadar yerdeydi. Elleriyle kenara çekip dumanın geldiği tarafa doğru yürüdü.
Hava iyice kararmıştı. Şu adam, kendisini bu kılığa getiren; her şey tamam da,gözlerinden ne istemişti ki sanki. Bari onları sağlam bıraksaydı ya. İllâki onlarında yaşlı birinin şekline gelmesine gerek yoktu ki. Mutlaka vardı bir bildiği, susmalı ve işine karışmamalıydı.
Uzaktan baraka bozması bir ev göründü. Şükür dedi içinden, nihayet canlı birileri olmalıydı. O tarafa doğru yöneldi. Evin yarısından fazlası kırık olan camını tıklattı. Kimseden cevap gelmeyince etrafını kolaçan etmeye başladı. Kimse yoktu. Dumanın geldiği tarafa doğru yürümek istedi. Uzaktan gelen bir köpek havlaması dikkatini çekti. Sanki kendisine buradayız der gibiydi... Hızlandı.
Bembeyaz dumanın içinden karşısına ilk önce, yine beyaz bir köpek çıktı. Havlaması gerekirken sadece gözlerini, kendi gözlerine dikmiş, şaşkın şaşkın bakıyordu. Bilinçsizce elini köpeğin başına götürüp okşamak istedi, fakat köpeğin gözlerinden yaşlar süzüldüğünü fark etti. Daha ne olduğunu bile anlamadan dumanların arasından hayalet gibi kendisine doğru sessizce gelen o kadınla göz göze geldi ve bir anda ikiside öylece kalakaldılar.
Köpek; başını yavru bir kuş edasıyla kadının eteğinine sürtmeğe başlamış, sanki eteğinin altında bir yerlerde yer arıyordu. Mümkün olsa dünya ile bütün ilişkisini kesecek gibiydi, kendisine yeni bir dünya yaratmaya uğraşıyordu.
Şaşkındı. Onun hiç de yabancı olmadığı manzalardı sanki bu manzaralar. Fakat bu adam kendi değildi. Rüya olmalıydı bu, kamburunu çıkarınca uyanabileceği bir rüya. Peki bu kadın kimdi. Yüzündeki beyaz sakallar neydi, ya gözlerinin miyopları !...
Hava koyu bir siyah olmuş, o kadın, köpek ve sisli dumandan başka hiç bir şey kalmamıştı.
Devam edecek
öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Öykü satan bir kalp
ya gercekleri yazamasaydi biz nasil anlardik anlatilani...
öyle güzel yaziyorsun ki
vaktim oldukca sendeyim
unutma sevgili Davidoff
Davidoff
Teşekkür ederim her daim.
İki öykü arası bir hayli uzun olunca bende hatırlamakta güçlük çektim bir parça. Sağolsun Nilgün Arıkan birinci bölümün kısa bir hatırlatmasını yapınca :) hemen anımsadım :)
3. bölümün yakın olacağı müjdesini de sizden alınca sevindim doğrusu. Seri öykülerde bölümlerin arka arkaya gelmesinin bütünlüğün devam etmesi açısından daha uygun olduğunu düşünüyorum naçizane.
Merakla beklemekteyim sevgili Davidoff düşşel bir anlatımla süren öykünüzün devamını.
Sevgiler...
Düşsel bir öykü
kambur bire geri dönüp hatırladım
genç bir adam kambur, yaşlı, beyaz sakallı ve gözlüklü biri haline geliyor
o beyaz sakallı kadın
kamburum çok acıyor diye ağlayacağı kadın mı?
Hava koyu siyah olduktan sonra bakalım neler olacak.
Takibindeyim kamburun
Sevgimle Davim
Davidoff
Fakat III. bölüm yakın merak etme.
Öyle çok seviyorum ki bu bitirişleri... Son cümleleriniz bir finalden öte, şiir gibi. Büyüleyici bir hava hakimdi, tebrikler.
Davidoff
Saygımla.