- 620 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Çakıl
Cebinden çıkardığı bez parçasını dereye daldırdı. Sonra ıslak bezi Artin’in alnına sürdü. Alın biraz olsun çamurdan temizlenince sıra gözlere geldi. Gözleri elmacık kemikleri ve şakaklar takip etti. Yanaklar için bezin tekrar suya batırılması gerekti. On dakikalık uğraştan sonra Artin’in yüzü seçilebilir hale gelmişti.
Onu sırtında taşıyamazdı. Yanında kürek de getirmemişti. Geriye dere boyundan topladığı çakılları cesedin üzerine yığmak kalıyordu. Artin’in kana bulanmış parkasını çıkardı. Parkanın başlığını büzüştürdü, fermuarını kapadı, kollarını düğümledi ve onu çakılları taşımak için heybe haline getirdi.
Yılın bu mevsimi derenin suları bol olurdu. Bu yüzden taşların çoğu yükselen su seviyesinin altındaydı. Aldırmadı, bileklerine kadar girdi suya. Dondurucuydu. Kışın ortasında çırılçıplak çıksa dışarıya bu kadar üşümezdi. Yine de eğilip taşları cekete doldurmaya devam etti.
Kaç sefer yaptığını saymadı. İki kere ceketin başlığı çözüldü; topladığı çakıllar gerisin geri dereye boşaldı. Her defasında tekrar başlığı büzdü, tekrar taşları topladı. Sonunda Artin tamamen yığının altında kaldı. O ise hazırladığı mezarın yanına çöktü, adamın yüzünü temizlerken kullandığı bezi yüzüne götürdü ve ağlamaya başladı.
“Onu da alalım mı?” diye sordu onbaşı.
“Gerek yok” dedim, “Yerimizi belli etme riskine değmez.”
Onbaşı gözünü tüfeğin dürbününden çekti.
YORUMLAR
Alanya dönüşü ve çakıl taşları...Ayaklarımı kesen çakıl taşları burada bir öyküde...Çakıl taşları , dere , ceset... Çok harika...Gelir gelmez ilk okuduğum öykü...
Tebrik ve sevgilerimi yolluyorum...
İlhan Kemal
Çakıl taşları bazen hüzündür
Bazen tekil
Bazen çoğuldur dudağında bir gülümseme
Bazen yok oluşun izleri.
.
Saygımla
İlhan Kemal
Kala kaldım.
Güzeldi. Esas olanlar ayrıntı da gizli olanlardır.
Onları da sizin gözünüzden görmenin keyfini ve şaşkınlığını yaşıyorum
Saygıyla
İlhan Kemal
Bunu nasıl başarıyorsunuz diye soracağım "Ben fazladan birşey yapmıyorum" diyeceksiniz diye korkuyorum. Bu kadar az cümleden böyle bir manzara resmetmek. Esprisi içinde öyküleriniz unutulup gidecek tarzda değil. Biraz daha uzasa ne olurdu diye düşündüm. Dere, ceset bizi nerelere götürürdü. Yakılacak diye beklerken...
Ama iyi olmuş kısa tutulması. Bir fotoğraf çektik.
Kutluyorum. Saygılar. (Gidip kaçırdığım şiiriniz var mı diye bakacağım)
Aynur Engindeniz tarafından 6/23/2012 2:32:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
İlhan Kemal
Sizin az sözle nasıl güzel öyküler anlattığınızı biliyorum (bkz. Kısa Öykü forumu); bu yüzden benim sizden alacağım sırlar olabilir. Saygılarımla.
Aynur Engindeniz
Zamanımız var nasıl olsa. Beklemek için. Siz yazın. Ben çok şey öğreniyorum haşsen.
İlhan Kemal
Aynur Engindeniz
Çok merak ettim Sekizinci Ev'in ilham olduğu öyküyü. Unutmaz yazarsınız umarım. Ben unutmam, hatırlatır dururum artık.
İlhan Kemal
O sıra arkadan duyulan silah sesleri ölü ruhumuzu gömerken siper ötesinden,Artin ölü bedenindeki parkasını yırtarak bize seslendi.Daha öncesi hiç seslenmediği gibi.Ölüm çukurlarının açıldığı uçurumlarda jalan kağıttan uçurtmamız gibi.Rüzgar kağıttan uçurtmamıza izli mermisiyle yanığından imza çakarken on başının dizleri toprağa düşmüştü ölüm öncesi Arti'nin ruhunun üstüne.Gece bekçiler son uzun düdüğünde savaşmaların getirdiği sevişmeli ölü düdükler çalıyordu. Artin kanlı parkasını mezara gömerken,
Gidelim kurşunun savaşları bana saplandığı savaşlara... dediğinde mezarcı yırttı gömleğini ve dudakları titrek,
-Kutlarım yüreğine ve ellerine sağlık dostum her zaman ki gbi harikaydı.Tıpkı şiirindeki gibiydi ölümlü öykülerim....
DEDİM SAYGILARIMI SUNDUM PAÇALARIM ISLAKÇA...KUTLARIM....