- 1032 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLAR VE ANA-BABALAR
Evliliğin meyvesi olan çocuklar dünyaya savunmasız korunmasız ve bilgisiz olarak gelirler. Kendilerini koruyamayackları, kendikendilerine beslenemeyecekleri ve diğer ihtiyaçlarını gideremecekleri için gereksinmelerini karşılayacak başka insanlara muhtaçtırlar. Bu görev de onların dünyaya gelmelerine vesile olan anne-babalara düşer.
Anne-baba olmak güzeldir belki ama güzel olmanın da ötesinde büyük bir sorumluluk almayı gerektiren bir statüdür. Anne-baba olmanın bilincinde olmak bu sorumluluğun ilk adımıdır.Bu bilinç doğal olarak kendini çocuklarına adama aşamasına getirir insanı.. Kendini çocuklarına adamanın da ilk aşaması kendi gereksinmelerinin farkında olmak, çocukların gereksinmelerinin farkında olmak, bu ikisinin arasındaki farkın farkında olmaktır.
Bütün anne-babalar çocuklarını canlarından çok severler. Kendilerini çocukları için feda etmekten çekinmezler.Onların mutlu olması için ellerinden gelen herşeyi yaparlar, ama kültürün anlayışına göre çocuk yetiştirmenin temeline korkuyu yerleştirirler, korkutarak, baskı kurarak kendi doğrularını çocuklara dayatırlar, çünkü bu doğruların ötesinde doğruların olabileceği akıllarının ucundan bile geçmez. Ötesini bilemezler, kültürün ötesine geçemezler.
Anne-babalar çocuklara en güzel yiyeceği, en güzel giyeceği ve en güzel oyuncakları alırlar, herşeyin en güzeli çocukların olsun diye uğraşırlar. Çocuklarının fiziksel ve biyolojik ihtiyaçlarını karşılamakta böylesine özen gösterirken en az biyolojik ihtiyaçlar kadar önemli olan psikolojik ihtiyaçlarını karşılamakta da bir o kadar özensiz ve bilinçsiz davranırlar. Çocukların kendilerine özgü iç dünyaları olabileceği, kendilerine özgü algılamaları olabileceği,kendilerine özgü değerleri inanç dünyaları olabileceği akıllarına asla gelmez.
Çocuklarına güvenmezler, çocukların sorumluluk almasına izin vermezler, çocukların dünyayı kendi deneyimleri ile öğrenmesine izin vermezler, çocukları hep kontrol altında tutmak ve hep kendileri yönlendirmek isterler...
Çocuklara verilmeyen özgürlük çocukların kendini gerçekleştirmesine engel olur, çocuklar büyüyyemezler ve hep eksik kalırlar, bu eksiklik ve boşluk ömür boyu sürer gider, çocuk mutluluğu asla yakalayamaz...
Peki doğrusu ne? Çocuğu kendi haline başıboş mu bırakmalıyız? Tabi ki hayır. Çocukların her zaman arkasında olacağız, bize ihtiyaç duydukları anda yanlarında olacağız, bazen en yakın dostları, bazen öğretmenleri, bazen rehberleri olacağız. Onlar yolu çizecek biz fener olup o yolu aydınlatacağız....
Çocuğu olduğu gibi kabul edeceğiz, kendini geliştirmesi için fırsatlar yaratacağız, tüm sorularına eksiksiz ve fazlasız cevaplar bulacağız, onları karşılıksız ve koşulsuz seveceğiz..
Eğer böyle yaparsak eksiksiz, mutlu, başarılı ve kendini gerçekleştirebilmiş bireyler yetiştiririz.....
DURAN ATİK
YORUMLAR
çok güzel bir çalışma kardeşim.bütün ana ve babalara ibret olacak ve ders niteliğinde bir sesleniş.
tebrik ederim.