- 641 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DENEME...
Akıntısındaki rüzgarlı zaman, fırtıya dönerdi. Paslı zincirindeki mavi oturaklı boş salıncağı sallarken fırtına,ufuk kararırdı arkamdan.Uzayan gölgelerim kayboluşlarımın pusulası oluyordu gün batımlarımda.
Uzayan gölgelerim harici, geceler dahil oluyordu içimdeki yalnızlıklara.İçten içe içime ortak olurken karalar. Batan zamanın sivri pusalasındaki uçlar diken gibi saplanırken sol yanıma.
Bitirdiğim tüm renklere inat kalan tek kara yağlı boyalarımla çiziyorum şovaleme portremi. Baktığım her ayna aynı anda sırlarını dökerken yerler ben geriden geçmişin izlerini topluyordum.
Un ufak kalıyordu geçmişin içinde getiremediklerim. Dağılmaya başlarken parmak uçlarımdaki fotoğraflar siyah beyaz bir şarkı söylüyorlardı.Hicaz bir nakarat sessizce gramofondan çalınırken bir plaktan. İnce bir elmas üzerini çiziliyordu şarkılarımızı.
Duvardan yırtılan her takvim yaprağı kurşun oluyordu geçmiş zaman adımlarına sıkılan.Geçmişin kanamalı izdüşümleri kanamalı topal adımlarla sürünürken ruhlarda.Adının sen olduğu sonbaharlar bir köşede yaprak dökümü bir hüzünü yaşatıyordu.
Pencerelerde ölümün silüeti gezdiğinden kara tüllerle kapatılırdı geceleyin.Yarım kalmış sigaramın tek ortağı rüzgar olurdu.Çayların şekersiz içildiği lokmaların boğazdan geçmediği günlerin kıyısına senli dalgalar vururdu.
Göz kangren bakışlarda duyarsız gibi dalarken çarpılırdı kapılar.Saatler hep ayrılık gongunu çalıyordu.İşte o vakit kirpiklerden kan kırmızı karanfil damlaları düşüyordu. Kuruyan begonyalarım boynu bükük kalıyordu karanlıkta.
Sol yanıma bu seferde anıların kaktüs çiçeklerine saksılık yapmaya başlıyordu. Sonrasında nasırlı ellerim senin eskiden kalma bir fotoğrafını götürüyordu çatlak dudaklarıma. Kuru bir öpüşmenin izi bırakılırken albümlere, sessiz bir çığlık atıyordu düğümlenmiş dilim.
Bavullar doldurulmuş, odalar boşaltımıştı.Yağmur sonrası ıslak çeket askısında dinlenirken, yerleri ıslatıyordu. Ölüm meleklerinin kapı eşiğinde misafirlik için beklemelerde kaldığı zamanlar birikiyordu koynumda.
Birazdan kapı çalınacak girecekleri içeri.Sessizliğimi ikiye bölmek ve yalnızlığıma ortak olmak için.Ellerinde siyah gonca güllerle bana gülümseyeceklerdi.Yaşlı ruhuma belki iki kanat takacaklardı.
Uzak masal ülkelerine yolculuğum başlayacaktı. Ama olmuyordu onlar sadık kalmıyordu randevularına ve kara gül vermelerine.Benim beklememi vapurların doluluğundan bahsederken duyuyordum onları. Şimdi çıkmalıydım.
Tozlu koltuktan doğruldum.Yalınayak cam kırıklarına basarak yaşlı adımlarımla ilerledim. Kapının zili bir ankan kuşunun çığlığıyla çalıyordu. Kırışmış ellerimle çevirdim yıllardır kilitli kalmış kapılarımı.Çok zorlandı ellerim.
Ama açmayı başardığımda, adı başka yüzü başka yedi renk milyonlarca insanın teni düştü kuçaklaşırken.Avuçlarıma ellerini sımsıkı sıktım.
Göz torbalarım asırlık bir ağacın maktasınıdaki halkalara inat çoğaldı. Kırık kalmış sesle onlar ,
-Hoş geldiniz. dedim sessizce.Karşımdakiler şakın gözlerle ve telaşlı seslerle,
-Martin yaşlı dostum yıllardır neredesin ? Neden çıkmıyorsun sarı odalarından ?
Yorgun bir gülümsemeyle ona bir kez daha sarıldım. Onun gözlerinin içine bakarak,
-Seni çok özlemişim dostum. derken kapının kenarında duruyordum.
Elimdeki ayna yere düşüp bir daha kırıldı.Yenisini gidip aldım ve bir daha konuşmaya başladım yalnızlığımdaki sohbetime.Her seferinde sarılırken düşüp kırılan aynalar içime birşeyler saplarken, kapı çalındı. Bu seferki kapıcıydı,
-Çöpünüz var mı ? dedi.
-Bekleyin. dedim. Dolu olan tüm valizleri ona verirken birlikte çıktık. Dışarısı alabildiğince karanlıktı.
YORUMLAR
SANKİ BİR İÇ HESAPLAŞMA AMA DERİNDEN ETKİLEYİCE VEDE
SÜRÜKLEYİCİ FELSEFE FORMARTINDA TEBRİKLER SAYGILAR
DİLEK YILDIZI
Öyle yazabilmişsem ne mutlu bana....
teşekkürlerimle saygılar...
Yalnızlık... Ah o ne yaman bir çelişkidir.
Taşı bile yosun sararken insanın yalnızlığı oldukça düşündürücü ve üzücü. Lakin eğer yalnızlık böylesi güzel bir iç dökümünü ortaya çıkartıyorsa o kadar da kötü olmasa gerek değil mi değerli kalem?
Kutlarım. Saygılar...
DİLEK YILDIZI
Değerli yorumun ve değerli katkınız için iki kez teşekkürler.Beğenmenize çok ama çok sevindim...
Yüreğinizi ve değerli yorumunuzu en derin saygılarımla selamlıyorum...
Saygılarımla....
Hamuş-71
Rica ederim asıl ben teşekkür ediyorum hoşgörünüze.
Saygı bizden olsun değerli yazarım.
" Un ufak kalıyordu geçmişin içinde getiremediklerim."
Yapmayın nolur, canım acıdı bu satırı okurken... :'(
Güne gelmenizi diliyorum Mevlâ'mdam...
Gönlümün gününe geldiniz sevgili yazar !
Saygı ve sevgilerimle...
DİLEK YILDIZI
Elimde bir pembe var onuda sizi görmenin sevinciyle size verdimm gitti.
Beğeniniz beni çok ama çok mutlu etti bilesiniz.
Çokça teşekkürler....
En derin sevgi ve saygılarımla...
(( Seçil Nimet ))
Benim gibi kalem !
Ben edebiyatta teknik adına birşey bilmeyen ve sadece anılarımı yazarak nesir bölümüne katkı sağlayabilen bir üyeyim...
Sadece yaşanmışlıkları yazabiliyorum...
Nadiren öykü severim, o da gerçekten nadirdir...
Asıl ben bu kalemden bu güzel sözleri duyunca şaşırdım...
Yaşanmışlıklar her zaman daha farklı geliyor bana...
Sevgiler...
DİLEK YILDIZI
Evet..Sizin gibi Kalem !
Şu an bu yorumumu edebiyattan teknik olarak anladığımdan yazmıyorum.Çünkü ben ne teknik olarak nede öteki türlü anlamam.Fakat bir okurunuz olarak iltifat olarak anlamayacağınızı umarak bir kaç sözüm olacak.
Tesadüfte olsa bir kaç yazınızı okudum.Hepsinde de iyi oturmuş cümleler ve anlatımlar gördüm.Kalemi son derece kontrollü kullanmışsınız. (dediğim gibi bunu bir okuyucu olarak söylüyorum )
Okuduğum yazılar fazlasıyla titiz yazılmış (imla vb)
Okuyucu okurken yazdıklarınıza kanalize olmuşsa ,gözünde canlandırmışsa, yada orada sizin anlatmak istediğiniz duyguyu yaşamışsa bence o en güzel yazıdır.Ve bunu siz yazılarınızda fazlasıyla yapabiliyorsunuz.
Yaşanmışlıklarda olsa önemli olan oradan yaşama dair kareler yakalamaktır.Tıpkı sizin Lal hikayenizde olduğu gibi. Bu gönül gözüdür ki sizde var.Ve kurgudan çok yaşanmışlığın içinde ki bu karelerin yazılması daha güzeldir.Çünkü insanlara hayata dair güzel msj verir. Msj içeren tüm yazılar güzeldir.Belli bir msj içermeyen öyküler eninde sonunda söner. Bu yüzden bende iz bırakan kitapların hepsinde bir msj olmuştur.
Nacizane bir okurunuz olarak size önerim çokça hep yazmanız.
Şahsıma gelince, benim oturmuş bir kalemim yok.Nadiren az hatalı yazabiliyorum. İmla,özne- yüklem-zaman uyumsuzlukları vs. O yüzden yazı yazabilen biri olarak görmüyorum kendimi bu bir itiraf ve benim bir gerçeğim. Ama yazmanın kalıcılığı ve yazmanın kendisi çok eğlenceli....
Ve tekrardan yaşanmışlıklarda olsa, vakit buldukça çokça siz yazın...
Bunlar unutmayınki edebiyattan anlayan biri olarak değil bir okur olara söylediğimi biliniz.
Tekrardan ilginiz ve beğeniniz için teşekkür eder en derin saygılarımı sunarım...
Günün konusu yalnızlık olsa gerek, her hikayen bir ülke gibi senin (:
Ama burda bir şey eksik ....? (:
DİLEK YILDIZI
Ne eksik ? :-) Valla harf marf se eğer karışmam yazarken yoruldu parmaklarım :-)))