- 941 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşayacaksanız Adam Gibi Yaşayın
‘’Kuş sesleri, hatta sinek vızıltıları bir anda kesilir, makasın kâğıdı kestiği gibi, bir anda… Sırtüstü yapışırsın yere, uğultuların arasında mayın kelimesini ayırt edersin sadece… Masmavi gökyüzüne bakarken bulursun kendini, arkadaşların bi şeyin yok diye bağırır, bilirsin ki, bacağın yok… Hep o soru çınlar aklında, tekrar tekrar, neden ben, neden ben?’’
Sözcükler insanın boğazına boğazına dolanır mı sizce…
Oturur mu her bir harf, bir mızrak misali yüreğinize…
Ve böyle anlarda; kanar mı sizin de yüreğiniz içten içe…
Sözcüklerin sustuğu anlar vardır ya hani…
Sözün çığlığa döndüğü anlar yani…
Çığlık, dokuz boğum yüreğimde…
‘’Oysa hanginiz görebilirsiniz
Siyahın içindeki beyazı,
Ya da kara bir resmin içerisinde
Toprağı kıvrandıracak,
Yeryüzüne çıkan tohumların uyanışını’’
Ölmek…
Toprağa düşmesi bedeni insanın hani…
Uzvunun yarısını düşürmek dağlara…
Yitirmek çalıların, kayaların arasında sana ait ne varsa…
Ve kim bilir kaç kez sevilen en derinden…
Bir annenin, bir babanın…
Ne bileyim işte; bir sevgilinin dokunan, okşayan izlerini gömmek toprağa…
Sessizce akan bir nehrin kollarına bırakmak içindeki umutları…
Tohumun toprağa düşmesi böyle bir şey mi yoksa…
Toprak bundan mı bereketli sizce…
Her şey bir yana da dostlarım…
Annelerin ninnileri…
Gece nöbetlerini, gecelerce belemek toprağa…
Sarmaları bağırlarına evlatlarını…
Gözlerinde ve yüreklerindeki sevgilerin karışması mı toprağa…
Toprağı zengin kılan yoksa…
Kalem ve kâğıttan başka bir şeyim de yok ki benim…
İnsan her yerde insan…
Çığlık her yerde çığlık…
Acı her yerde acı…
İnsanım işte…
‘’Askeri hastanede nöbetçiyim. Gün ağarmak üzere, santral aradı, mayın vakası geliyor.40 dakika mesafede, kan grubu A Rh pozitif… Ameliyat ekibine haber verin, aynı kan grubuna sahip 10 kişi bulun. Helikopter indi. Koşarken, bir er gördüm, çökmüş duvar dibine, hüngür hüngür ağlıyor. Arkadaşın mı oğlum? Değil komutanım, benim kanımı almıyorlar, B miymiş neymiş benimki’’
Hiç sevmedim vedaları…
Ve hiç beceremedim nedense…
Bir gün öylece…
Kendiliğinden gidebilmeli insan işte…
Yaşama ilişkin ne varsa…
Acı…
Hüzün…
Tüm umutlar…
Hoş geldin geceme…
Ne olur gece…
Yitip giden her canı…
Toprağa düşen her kanı da al getir yanıma…
Sokulsunlar içime…
Geceme…
Susuyor konuşmuyorum…
Ağlıyorum sadece sensizliğe…
Uzak ülkelerin, uzak şehirlerine götür beni gece…
Dayanamıyorum artık…
Sandalım nerde benim…
Denizim…
Hadi düş önüme martım ne olur…
Kanat çırp, yol aç yorgun bedenime…
Göçmen kuşlar misali gidelim buralardan işte…
‘’Siyahın içindeki beyazı hanginiz görebilirsiniz
Ve hangi güçle kırarsınız zincirini
Dalına ölümüne bağlanmış
O aşk çiçeğinin’’
Kanadı kırılmış, tüyleri lime lime olmuş bir kuş gibiyim adeta…
Çırılçıplağım ve utanıyorum…
Gün içindeki koşuşturmalardan…
Ve hatta gülümsemelerimden bile…
Birilerine dokunmalarımdan da…
Hayata dair ne varsa işte…
Korkuyorum…
Dudaklarımda ürkek bir gülümseme mi var ne…
Herkesten ayrı düşüyorum ve yapayalnızım şimdi…
Üşüyor yaza inat bedenim…
Utanıyorum hayat denen gerçeklikle…
İnsanların, akıp gitmeleri yaşam çarkının içinde…
Artık çığlıklar her yerimde…
Ateşin düştüğü ocakların feryatları…
Kulaklarımı tüm seslere kapamış…
Çığlıklar içimi içimi deliyor…
Her bir organım bir yerlere savrulmuş sanki…
Yüreğim,yüreğim nerde benim…
Sözün bittiği yerdeyim işte…
Ölüm haberleri acıtmaz mı insanın içini…
Gece üstüne üstene gelmez mi böyle anlarda…
Gencecik filizler, toprak olurken birer birer…
Sıcak yataklarda nasıl uyur ki insan…
Ve bilindik sözler insanın içini dağlayan yine…
Ve en kötüsü de…
Alışmak…
Sıradanlaştırmak ölümleri…
Her şey bilindik gelmiyor mu size…
Ve hep aynı yanlışlar…
Söyleyin dostlarım ne olur…
Neden öğretici değil bu hatalar…
Neden okuyamaz ki insanlar…
İşaretleri görmediğime inanamıyorum…
Hemen şuracıkta, önümde duruyorlar oysa…
Nasıl bu kadar kör olabilirim ben...
Nasıl bu kadar kör olabilir insanlar…
‘’Siz istediğiniz kadar
Bulayın kendinizi beyazlara
Kar gibi olun isterseniz
Yağmursuz bir bulut gibi ya da
Hiçbir şey
Hiçbir şey silemez içinizdeki siyahı
Çünkü hayatın kolayına kaçmaktır
Gözlerinizi boyamak’’
Sustum kaldım…
Bir damla kan bile akmadı dışıma…
Ilgıt ılgıt kanıyor yüreğim oysa…
Nereye dökülür ki bunca acı, bunca kanamalar…
İçimin kıvrımlarında biriken basıncı hissediyorum şimdi…
Donup kalmış bir beton yığını bedenim…
Yüksek binalar oturmuş üzerime…
İçime içime akan kan pıhtıları…
Saçılıyor gözyaşlarım yerlere…
İyi ki gözyaşlarım var işte…
Elimde kocaman bir yapbozun parçaları var…
Nasıl tamamlarım tüm resmi bilmiyorum inanın…
Nerden başlamalı insan böyle anlarda sizce…
Elime, mavi bir parça alıyorum her şeye inat…
Mavi…
Her şeyin rengi olabilir ki bu…
Gökyüzünün…
Denizin rengi belki…
Bir yüzme havuzunun rengi de olabilir, içinde çocukların oynaştığı…
Gözlerinde saklı yaşama dönük çocuk hayallerin…
Ya da gizlenmiş umutların rengi de olabilir mavi işte…
Nasıl bu kadar kör olabilir ki insan…
Nöbetleşe körlük mü yaşıyoruz ne…
Madem yaşamayacaksam
Adam gibi ben de…
Gitmeliyim izninizle…
Kalem ve kâğıttan başka bir şeyim de yok ki benim…
İnsan her yerde insan…
Çığlık her yerde çığlık…
Acı her yerde acı…
İnsanım işte…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.