BİR ŞEHİD CENAZESİ BİR BAYRAK SEVDALISI-2
Hacı amca, Silahlı Kuvvetlerin bayramlarda,özel günlerde,şehitler gününde şehit ailelerinin ziyaret edilmesi ve sorunlarının dinlenmesi ile ilgili olarak;"Sağolsun radar komutanı beni arada ziyaret eder,derdimi dinler.Geçen yine geldi radara davet etti.İnşallah radar geleceğim"dedi.Bizde "buyrun gelin,başımızın üstünde yeriniz var hacı amca" dedik.İlgimizden memnun kalmıştı Hacı amca.Tabi bizde onun acılı da olsa hikayesini dinlemekten memnun olmuştuk.
Bu arada ikindi ezanı okunmuş ve Köyden mezarlığa doğru yola çıkarılan cenaze büyük bir kalabalık eşliğinde tekbirlerle defin için mezarlığa getirilmeye başlanmıştı.Sık sık "Şehitler ölmez,vatan bölünmez " ve "Aponun piçleri yıldıramaz bizleri" slagonları ortalığı inletiyordu.Şehidimizin cenazesi eller üzerinde sanki semaya eriştirilmek istenirmişçesine yükseklerde tutuluyordu.Albayraklara sarılmış tabutunun önünde seyreden asker namzedi genç delikanlılar devasa bir Türk bayrağı açmışlardı.Ço uzaktan bile rahatlıkla seçilebiliyordu.
Şehidimizin terhisine 60 gün kala bu menfur saldırı gerçekleşmş ve şehidimiz Hakka’a yürümüştü.Daha yirmi bir yaşında delikanlıydı.Yaklaşık 10 yaşlarında iken geçim derdi yüzünden İzmir Buca’ya taşınmışlardı.Baba Halil İbrahim bey 42 yaşında bir fabrika da işçi olarak çalışıyordu.40 yaşındaki çilekeş anne Elmas hanım 21 yaşında toprağın kara bağrına yolladığı Musatafası’nın tabutuna sarılıp,resimlerini öpüp koklarken şöyle haykırıyordu tüm dünya ya :"“Benim oğlum yaşıyor. En güzel yerlere gitti. Dimdik duracağım. O şerefesizler çatlayacak, onları güldürmeyeceğim. Benim bir sürü askerim var, bir sürü çocuklarım var. Oğluma selam duracağım. Askere giderken bana dimdik dur demişti. ben de dimdik duruyorum. Benim oğlum hep var olacak. Onunla gurur duyuyorum. Beni o şerefsizler yıkamayacaklar” ..İşte Anadolu dan bir mehmetçik anası portresi.Şehidimiz Mustafa askere gitmeden önce ailenin geçimine katkıda bulunmak için 18 yaşındaki kardeşi Sedat la sanayide çalışıyordu.O işi bırakarak vatani görevini yapmak için önce Tekirdağ’a oradan da intikalle Yüksekova-Dağlıca-Yeşiltaş’a gitmişti.Halil İbrahim-Elmas çiftinin iki evladı vardı.Birisi 21 yaşındaki şehidimiz Mustafa,diğeri 18 yaşında olan kardeşi Sedat.Biri Hakka yürümüştü evladın,diğeri abisinin tabutunu karşılamıştı binbir acı içerisinde.Ateş düştüğü yeri yakıyordu sadece.Sanki bizler kendimizi acının hüküm sürdüğü bu oratamda bir konu mankeni gibi hissediyorduk.İçimizden fırtınalar kopuyordu ama dışımıza yansıması bir okadar olmuyordu,kendimizi ne kadar zorlasak ta.
Az sonra cenaze musalla taşına getirildiğinde binlerce kişi saf olmuştuk.Askeri,polisi,siyasi si,bürokratı,sivili hepsi bir renk cümbüşü içerisinde şehidimize son görevimiz olan cenaze namazı için onlarca saflar oluşturduk.Kütahya müftüsü cenaze namazını kıldırmadan önce "meyyite haklarınızı helal ediyormusunuz" diye üç defa yüksek sesle haykıdığında cemaaat olarak bizler de aynı şiddette "heal olsun " diye bağırdık.Bu söylem üç kez tekrarlandı.
Cenaze namazı kılındıktansonra defin için askeri merasim bölüğü tarafından omuzlar üzerinde defnedileceği yere taşındı.Aile askeri bando takımı istememişti.Tekbirler içerisinde naaşı defnedileceği yeregötürüldü.İmamalar Kur’an-ı Kerim okurken diğer yandan da cenaze defnedildi.İlgi oldukça büyüktü.Köyden gelenler dışarıdan gelenler akın akın cenazeye iştirak etmişlerdi.Daha nerdeyse tam bir ay olmak üzere olan Sinerkent köyüne defnettiğmiz şehit teğmenimizin ardından Kütahya bir ay içerisinde iki şehit vermiş oluyordu.Acı büyük,gönüller mahzundu.
Cenaze defnedildikten sonra atış mangası şehidimizin onuruna üçer el havaya ateş etti ve tören sona erdi.Halk ve erkan hızlı bir şekilde dağılmaya başladı.Saat 19 a doru geliyordu.Uzun yollardan gelenler vardı.Az sonra o muhteşem kalabalık hızla gözlerimizin önünde erirken aklımıza geride kalan yüreği yanık ana-baba ve kardeşin acıları geldi.Bizler hızla Akkaya köyünden Kütahya istikametine doğru yol alırken birileri tazecik bir bedenin gömülü olduğu taze mezarın başından istese de ayrılamıyordu?Akkaya köyü ilk şehidini verirken dört kişilik TÜRKMEN Ailesi de ilk evladını vatana kurban veriyordu.Sırada kimbilir hangi anaların yüreği ağlamaya namzet,hangi kurbanlık gençler vatan için canlarını feda edeceklerdi?Bu duygular içinde içinde bu güzel Anadolu köyünden ayrılırken içimiz Mustafa şehidimizin acısıyla burkuldu.Otobüste arkadaşlarımın ve benim sol yakalarımıza resmini astığımız siyah beyaz resmi ilişti bir an şehidimizin.Siyah beyaz duygular içinde sessizce başta şehidimiz olmak üzere tüm şehitlerimiz için bir FATİHA döküldü dudaklarımdan,hüzünlü duygular içinde hızla mezarlıktan uzaklaşırken..HOŞÇAKAL ŞEHİDİM,MEKANIN CENNETLER OLSUN..
Talip KAZGI
22 Haziran 2012 Cuma
00:50
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.