- 947 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
HEYBE
Gün muştusu bir vakit deriz ya; bir anda düşer üstümüze..Huzur aşına çalakaşık ekmek doğramanın zamanı gelip çatmıştır artık..Gün tüm güzelliği ile sarar civarını. Sarar da hiç beklemediğin bir demde, zamanın ardına attığın duygular apansız depreşir yüreğinde..Aslında belki de unutmak diye bir şey de yoktur. Sadece “Alışmak”, alışmak vardır; kedere, hüzne…
Nedendir bilinmez; hep baharla başlayan dostluklar her zaman karakışlarla mı son bulmak zorundadır?..Aslına bakarsanız ne çok öncüsü deprem muştular kıyamet günü ile sözleşmeli vaktin yaklaştığını ve ne çok unutmak ister görmezden geliriz kendi kıyametimizin geliyorum diyen telaşını..
Oysa Azrail ne çok hatırlatmıştı saçlara düşen her akta ölümü..Söz verdiği gibi aniden gelmemişti bildire bildire sonun başlayacağını..Ne desek boş köre ne lazım gün ışığı.
Hep kendimizi kapattığımız kimsesizliğimizde, mahşer davullarını çalıp dururuz yanı başımızda… Yargılanırız yek diğerimizin; dilinde, kalbinde..Yazık ki hiç de masum olmayanlarda, olamayacaklar yargılayacaklar bizi kendi vicdanlarının bozuk terazisinde..
Ah biz kendi yanlışlarımızı bir kere dert edebilsek, pişmanlık merhemi ile Hak katında onacaktır belki de kanattığımız yaralar…
…………..
Nasılsın! Ne çok sıradan görünse de ne çok muhabbeti de barındırır içinde... Özünü şefkatin ısıttığı sözcüklerle, cümlelerini bezemeyeli kaç vakit oldu hiç hatırlayabildin mi? Hal hatır ne zaman, neden sorulur kendinle şöyle bir hasbıhal ettin mi? Kalp sancıların, baş ağrıların seni iki büklüm etti mi? Gerçekten hiç mi aklına düşmedi merhametle ağızdan çıkması gereken sözler… Sahi sen ne çok unuttun. Ne çok unutturdun… Aşkı sandukasında kilitleyip durdun hep başkalarının masalında…Ne kadar yazmaya kalksan da bana bir masal, yazık ki aşk yitiğimizdi develerin tellalik pirelerin berberlik yaptığı devirlerde kalan..Bir adım dahi ilerleyemedin; hep geri adım attın yedi başlı ejderhaya niyet ettiğin seferinden..Benimse dimağımda çoktan şekillenmişti bu masalın ana fikri kendiliğinden.
Gerçi geçmiş diyoruz ya bakınca daha uzağa… En acılı dönemlerin yaşandığı öfke kuşağı ile çok yakın akrabaydın o yıllarda da. Ne çok tanık oldum nöbetlerine, yerli yersiz yaktığın ateşlere ve ne çok oyaladın beni gönlümün has bahçesinde ıtır kokusuyla yeşerecek çiçeklerin hayaliyle…
Biliyorum bundan gayrı epeyidir bakmadığın çehrem görülmeyi hak edecek kadar onurlu gelmeyecek sana..Ne de olsa hançeri hala bağrımda saplı olan bir tarih yaşadık biz..O tarihten kayıtlar var yüzümüzde beliren çizgilerin düşen çehremizde..Ve unutma kendinle yüzleşmemek her zaman en kolayı…Bir kere kendini karşına alabilsen o zaman Hak sunabilecek belki de sana dermanı..
Masallarını hatırla..Masallarına kahraman niyetine aldığın onca kalabalığı…
Hiç biri bana benzemiyordu ve asla benzemeyecekler değil mi? Benim görülmeye değmez suretime. Sahi düşlerimizin köprüsünü kim dinamitledi sence? Bana sorsan da olur, sormasan da. Ama sor istersen, tek cevap; “Hayat, hayat, hayat”
Küskün müyüm; değil, kırgın mıyım; değil… Ben kıbleden esen rüzgarlara dönmüşüm yüzümü…Huzur kucaklıyor artık“Ya İlahi!” çağrımın ardından tüm üşümüşlüğümü..
Vakit işte senin şimdi..Şimdi aynalara bakma vakti..”Kırıldım” diye haykıracaksın gördüğüne belki. Duyacaksın lal olmuş bir dilin sağırlara çaldığı ıslık sesini..Sahi sağırların ıslık sesini duyduklarını biliyor muydun…Yazık ki ben hiç öğrenemedim ıslık çalmayı…
Sana haksızlık mı ediyorum? Sancılarına yanmam mı gerek? Ya da acı/mam..
Bilemiyorum…
Şuuraltı sancılarım çağırıyor sözlerimi..Bu sebepten kor ateş gibi düşüyor yüreğimin yangın yerine cümlelerim.
Artık bil ki gönlüm küs fani olan her şeye… Ben kendimce düşmüşüm Elif peşine. Elif’in sırrına erme derdindeyim. İşte sana vuslat, işte kelam, işte ayrılık, işte söylenip bitmiş notası kayıp bir hayatın ritimsiz söylenip bitmiş türküsü…
Muhabbeti en bilinesi zamanlarımızda biz kaç defa ağır suskunluk ateşi altında kurşuna dizdik..Vefayı göz göre göre kaç defa öldürdük…
Velhasılı kelam bana kalırsa acı çekmeye devam..
Kimin heybesinde ne birikmişse o, O’na helal…
Biz ki sevgi ile dirilmekten ziyade her gün meşki öldürdük..
Ne diyelim?
Kadermiş…
Derler ya;
Yükseklere kar vakitsiz inermiş…
Perihan KILIÇ
ESMİZE 21 Haziran 2012/İZMİR
YORUMLAR
“Ah biz kendi yanlışlarımızı bir kere dert edebilsek, pişmanlık merhemi ile Hak katında onacaktır belki de kanattığımız yaralar…”
Sevgili Perihan, ne güzel anlatmışsın görmezden geldiğimiz gerçekler. Aynadaki gerçek yüzümüze çekinmeden baktığımız gün belki de kendi yanlışlarımızı görürüz. İşte o vakit, kusur arayan değil, kusur kapatan oluruz belki de…
Tebrikler, sevgimle…
" Küskün müyüm; değil, kırgın mıyım; değil… Ben kıbleden esen rüzgarlara dönmüşüm yüzümü…Huzur kucaklıyor artık“Ya İlahi!” çağrımın ardından tüm üşümüşlüğümü.. "
Rabbim o huzura hepimizi erdirsin ve daim eylesin o rüzgarlara dönen yüzümüzü.
İçimi ferahlattı yazınız değerli kalem. Bu mübarek Cuma saatlerinde maneviyatım daha da bir arttı. Allah razı olsun.
Hayırlı Cuma'lar diliyorum.
Sevgiyle...
Perihan hocam, ben seni okumaktan da, aynı yerde yazmaktan da gurur duyuyorum.
"Yükseklere vakitsiz kar yağar" en vurcu söylemdi belki de. Hangi imbikten süzüp de yazıyorsun meseleleri. Ah, kıble rüzgarına dönmüştün yüzünü değil mi? Nasıl da belli. Ben yazamam böyle sevecen ve pozitif yazılar. Beceremem. İçtekilerle alakalı bir durum sanırım.
Ama sen iyi ki yazıyorsun.
Hayırlı cumalar.
Sevgiler
derinliği o kar güzelki.
hani Nebi Aleyhisselama:
‘‘bize nasihat et ey Allahın Resulu diyen hz Ömere ra hitaben
Peygamberimiz sav nasihat olarak ölüm sana yeter, ey Ömer’’ buyurmuştur ya.
eğer ki bir insan ölümden herhangi bir ibret ve nasihat almıyorsa
başka hiç birşeyden alamaz .
kuşkusuz ölüm bir gün kapımızı çalacak mutlaka
fakat o anı belirleyen biz olmayacağız ne yazık ki.
ölümün ihalesi hilesi
iptaliimtiyazı, iltiması yok. Allah kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah
yaptıklarınızdan haberdardır. Münafikun 11
dünya hayatı ahiret hayatına göre rüya gibidir
Hadisi şerifte “İnsanlar uykudadır ölünce uyanırlar” buyurulur.
fakat insanın öldükten sonra uyanması ona bir fayda sağlamayacaktır.ölüm anı kafirler ve zalimler için çok şiddetli olacaktır.
zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde çırpındığı
meleklerin ellerini uzatmış, “haydi canlarınızı kurtarın Allaha karşı doğru olmayanı söylediğiniz ve onun ayetlerinden kibirlenerek yüz çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri zaman hallerini bir görsen” Enam 93
evet
hayat işte bu kadar dolu ve bu kadar boş.
insan her ne yaparsa kendine yapar. yazık ki bu gün dünyasında kimse renk vermiyor.
kim Allaha yakın kim uzak anlamak imkansız bir ızdırap.
"tanrı ile kul arası"gibi bir saçmalık uydurmuşlar. adam namaz kılmayı ben göstermek zorunda değilim diyerek saklıyor.
oysa farz olan ibadet açık yapılır.gizlenmez.
yalnız nafile olan ibadetler saklanır.
nasıl bir dünya Allahım
neresinden tutalım bu rüuyanın ki yorumlarımız sana aksın.
zor. çok zor. Rabbim sevdiği kullar ile karşılaştırıp sevdiklerini bizlere sevdirip yar etsin inş..
aslında çok yazasım var lakin
aklım bu gün çok yorgun ve halim durgun.
yazıyı çok sevdiğimi söyleyip
helalleşiyorum sayfanızla..
bizim müttefikimiz Allahımız olsun
bırakın tüm dünya sırtını dönsün....sevgimle