- 690 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
VER/ANDA
Az zamanın artık kaldığı uykularında ağır adımlarla Tom kağıt fabrikasından çıkmıştı. Sabahın ilk ışıkları sokakların köşe başına vuruyordu.Kentin bu yanı diğerlerinden önce görüyordu.
Kentin batı kanadının yüksek tepeleri en güzel ormanlarını koynunda barındırken, vadinin aşağısında denizle birleşen büyük bir nehirin denize döküldüğü yerdi.Tomun yaşadığı alan.
Açık alanlardan fyorklar dahi açıkça görünüyordu.
Ama Tom sessiz caddeleri vardiyasındaki arkadaşlarıyla yürürken başı hep öndeydi.Her köşe başında bir arkadaşı ayrılırken.En son yanındaki karşı otele varmadan ilk sağdan içeri dar bir sokağa dalarak kaybolmuştu.
Yosun kokusu burnuna çalındıkçaTom başını kaldırıp evinin duman türen bacasını izleyerek adımlarını sıklaştımıştı.
Sagunto sadece valensiyanın uzak bir sahil kasabasıydı.Yazları eğlence için çoğalan ama kışları sessizliğe gömülü fabriak işcilerinin ve öğrencilerin yürüdüğü bir yerdi.Küçük bir sahil kasabasını tek hareketli kılan şeyse sahildeki evin içinde onu bekleyen Julia ve kızı Laure idi.
Ayakları kum tanelerini hissettikçe yürümesi hızlanmıştı tomun. Julia nın sarı saçları sabahın rüzgarında sağa sola uçuşurken Tomu görmesiyle ahşap üç basamaklı merdivenden koşarak inmesi bir olmuştu.
Aynı hızla tomda ona doğru koşup yorgun gözlerler susarak sarıldılar birbirlerine. Tom, julia nın sarı saçlarını kokladıktan sonra fabrikada nasır tutmuş parmaklarla onun omuzlarında sıkı sıkı sarılıp yürüdü.
Verandaya vardıklarında rüzgar ikinci kez esmişti bu sefer midye kabuğu rüzgar çanlarını çaldırmaya.Tom çizik bir sesle,
-Laure nasıl ?
-Dün ki gibi hala ağlıyor.Biraz ateşi çıkmıştı şimdi indi.
-konuştun mu onunla.
-Bunu sen söylemelisin.
Bunları konuşurken tom önce sinekliğin kapısını sonrada asıl olan evin kapısını açarak içeri birlikte girdiler.Tom adımlarını hızlandırarak üst kattaki çatı katında yatana Laure nin odasının kapısını çalarak girdi,
-Baba. gel sesinini duyan Tom daldı kızının odasına.Sarıldı ona. Serum şişesi sallanırken bir an arkada duran Julie sol eliyle tuttu. Laure kısık kalan son sözlerle babasının sağ kulağına fısıldarkan yorgun uykulara daldı. Julie aşağıya inip Tom a bir kahve yaptı. Tom kahve içerken Julie sessizce Laure ,
-Laure sana ne söyledi.
-Türkiye ye gitmek istiyor.
-Nereden öğrenmiş.
-Dün kontrol için gelen doktorun ağzından almış.
-Her şeyi öğrenmiş mi ?
-Evet Julie
Tom elinde kahve fincanı rehberi karıştırır.Bulduğu uçak firmasından yer ayıttır...
*****
Öğlen Laure yı kaldırırken gülümserken
-Hadi kalk tembel çocuk uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. der.
Laure kulaklarına fısıldanan şeyi haykırır ve Tom un boynuna sarılır.Uçakta giderken Julie ağlamaklı,
-Ölen aileye nasıl söyleriz konuşamadan Laure nin yüreğinin onların oğluna ait bir yürek olduğunu.
O an Laure duyar. Uçağın tekerlekleri pistte iz bırakırken kemerli üç kişilik bir aile iner Türkiye ye.
Sagunto- Valensiya-Türkiye bir çocuğun yüreğinde açık deniz olur ülkesi bir başka şekilde akdenize bağlanırken........
klavye yordu..of işte......
YORUMLAR
bir midye kabuğunun hüzünlü şarkısı gibi öykü akıcı ve içeriği dolu
.
DİLEK YILDIZI
Yazamadığım çok yer oldu bu yazıda...Ama bir ara bir daha elden geçirsem biraz daha iyi bir yazı çıkarabilirim belki.....
teşkkürler yorum için...
Dikkat ettim, son yirmi yazınızın on sekizi aynı şekilde, klavye yorgunluğundan yakınarak bitmiş. Anladığım kadarıyla bu cümleyi bir yakınmadan çok imza gibi kullanıyorsunuz; tıpkı Esma Hanımın yazılarını İyi Bayramlar dileyerek bitirmesi gibi.
Güzel bir hikaye. Hem yazarken, hem de bitip de okurken acele etmemeye değecek bir konusu var. Ayrıntıların eklenmesi güzel olabilirdi. Örneğin fabrika işçisinin sırf kızının isteği yüzünden yolculuğa çıkması, yeni kalp ameliyatından çıkan bir hastanın uçak yolculuğunu göze alışı, yolculuğa çıkış anının belirginleştirmesi gibi. Okuduktan sonra insan ister istemez oğlanın ailesi kızı karşılarında görünce ne hissederdi diye düşünüyor. Elinize sağlık.
DİLEK YILDIZI
Samimiyetimle söylemek isterim ki imza falan değil.Berbat bir klavye kullanıcısıyım.Çok ağır ve eksiklerle yazıyorum.Ve yazdığım konuya tam olarak motivasyon sağladığım anda kendimi yorulmuş buluyorum.
Birde ön hazırlıksız direk siteye atıyorum yazıyı.Önceden word vs yazma imkanım yok.
Güzel yorum yapmışsınız.İçimi okumuşsunuz sanki.Eğer yorulmasaydım ayrıntılara yer vermek özellikle kararterlerin azda olsa tasvirlerini yapmak (çünkü okuyucu en azından kişileri gözünde canlandırsın diye) sonrasında yaşamlarından küçük kesitler sunmak isterim.En çokta kişilerin yaşantıları sırasında içsel düşüncelerini yazmak isterdim.Çocuğun-anne ve babanın ruh hallerini yorulmasam yazacaklarım arasındaydı.
Yazarken yorulduğum için bunları yapamadım.Konu birden aklıma gelen öenmli bir konu diye seçtim.Belki geniş bir zamanda öyküye bir el atıp içini zenginleştire bilirim.....
Tekrardan güzel yorumunuz için teşekkür ederim.Benim öykülerimi okuy olduğunuzu bilmek benim için onurdur bilmenizi isterim....
En derin saygılarımla....selamlar...