- 1658 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYA MİRASININ 40'INCI YILINDA 40 ÜLKEYLE SİVAS'TA UNESCO BULUŞMASI
Şehir nedir? Şehirleri şehir yapan faktörlerin içinde neler vardır; daha doğrusu şehirler bize neler anlatır?
15 Haziran 2012 günü adım attığım ama hayallerimden çıkaramadığım Sivas’ı anlatmaya nereden başlayacağımı, nasıl kelimelere dökeceğimi bilemedim bir türlü. Çünkü bazı anlar anlatılmıyor; illaki yaşamak gerek. Aslen Sivaslı biri olarak bu onuru tattığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.
UNESCO’nun 40’ıncı yılı adına Sivas’ta gerçekleştirilen etkinlik, kısa sürdü ama öyle dolu dolu geçti ki. Sanki bu güzel ilimizde kendimi uzun zamandır yaşıyormuşum gibi hissettim. Aynı zamanda organizasyon, 41 kere maşallah dedirtecek kadar da kusursuzdu.
Bunda; davetlilerle tek tek ilgilenen ve güleryüzüyle ülkemiz devlet büyüklerinin ne kadar konuksever olduğunu gösteren Sivas Valisi Sayın Ali Kolat ve zarif eşi, yine hiçbir detayı atlamayan Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Kadir Pürlü, organizasyonun hemen her aşamasını canla başla yöneten İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı tarihçi Halit KARAKOÇ, engin bilgisiyle Arkeoloji Müzesi Müdürü Ayşegül Canan Ortakçı ve müthiş iş disiplini, çalışkanlığı ve konuk severliğiyle Turizm Şube Müdürü Adalet Özdürük ve diğer personelin fedakar ve mesai mefhumu gözetmeksizin verdiği çabanın kuşkusuz büyük bir rolü vardı. Her birine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Önemli kararların alındığı, tarihimize altın bir sayfa açan Sivas Kongresinden sonra daha pek çok önemli faaliyetle adını geniş kitlelere duyuran Sivas ilimiz; malumunuz Birleşmiş Milletler Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) yılda bir kez, 175 ülkenin katılımıyla belli kriterleri taşıyan eserlere layık gördüğü “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne 1985 yılında 358’inci sırada “Ulu Camii ve Darüşşifası”nın da dahil edilmesi ile tarihe yine altın harflerle adını kazımıştı.
“Dünya mirasının 40’ıncı yılında 40 ülkeyle UNESCO Sivas Buluşması” kapsamında Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları, Sivas Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğünce 16-17 Haziran 2012 tarihleri arasında düzenlenen etkinliğe katılım oldukça büyüktü. UNESCO temsilcileri, devlet büyükleri, yurt içi ve dışından katılan gazeteciler, yazar, editör, kameraman, sunucu, tercüman, turizmciler büyük bir ilgi ve merakla bu etkinlikte rol aldılar.
Söz konusu etkinliğe 37 ülke ve 300 konuk katıldı. Programın, planlandığı şekilde, başarıyla gerçekleştirilmesi ülkemiz adına memnuniyet vericiydi.
İlk gün şehir gezisi yapıldı. Konuklara, her tarihi ve kültürel yapı, geçmişten bugüne hikayesi ile birlikte tanıtıldı.
Sivas İl merkezi İnönü Bulvarı üzerinde yer alan Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi Mustafa Kemal Atatürk ve kongre üyeleri tarafından 2 Eylül–18 Aralık 1919 tarihleri arasında “Milli Mücadele Karargâhı” olarak kullanılmış olduğundan Cumhuriyet tarihimizde önemi oldukça büyüktür. Burayı gezerken ve teşhir edilen eserleri incelerken benim gibi herkesin hayranlığı gözlerinden okunuyordu.
Buruciye Medresesi, Çifte Minare ve Kongre müzesini gezerken yüzlerde hayranlık ifadesi vardı. Herkes en ince detayı bile atlamadan eserlerin fotoğrafını çekiyor, kameraya alıyordu.
Sivas Halk Oyunları ve Mehter Gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir beğeniyle izlendi.
Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezinde program hakkında dinleyicilere bilgi verildi.
Akşam saatlerinde Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “Sema ve Semah Gösterisi” hepimize inanılmaz güzel anlar ve duygular yaşattı. Ardından halk oyunları gösterisi ile salonda büyük bir alkış tufanı koptu.
İkinci gün Divriği’ye hareket ettik. Kangal Köpeği Araştırma Merkezi ziyaretine varıştaki konukların yüz ifadeleri görülmeye değerdi. Çünkü ülkemizin gururu kangal köpeklerimiz yani aslan parçalarımız; önce yavruları ile sonra koyunların fedaisi, kurtların korkulu rüyası kimliğiyle huzurlarımızdaydı.
Kangal köpeklerimiz ile bu anı ölümsüzleştirmek isteyen konuklar fotoğraf çekimi için adeta birbiriyle yarış halindeydiler.
Sivas’ın yöresel yemekleri ve hemen oracıkta konuklara ikram edilen gözleme ve ayranın tadı uzun süre konuşuldu. Bir ara Sivas Valimiz Sayın Ali KOLAT’ın yabancı ve yerli konuklarımıza gözlemeyi bizzat elleriyle ikram etmesi yüreklerde inanılmaz güzel izler bıraktı.
Kültür mirası olarak kuşaktan kuşağa gelmiş ve bizden sonraki kuşaklara da özenle korunarak teslim edilecek olan “Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası” hakkında tarihçilerimiz bizlerle değerli bilgilerini paylaştılar. Tercümanlarımız ise anında çevirisini yaparak konuklarımızı bilgilendirdiler.
Şifa Müziği dinletisini büyük bir aşka ve huzurla dinledik.
Divriği Belediyesi Taşbaşı Tesislerinde değerlendirme ve kapanış oturumu yapıldı.
Büyük organizasyona ilk günden beri büyük bir ilgiyle iştirak eden ve aynı zamanda okurlarına ilk gün Buruciye Medresesinde “Evet bir bardak çay istiyorum” kitabını da imzalayan Amerikalı yazar Katherine Branning başta olmak üzere istekli bütün konuklara söz hakkı tanındı ve gözlemlerini aktarmaları istendi.
Bu arada ilk kitabımı yeni yayımlamış bir yazar olarak Sevgili Katherine Branning ile bir hatıra fotoğrafı çektirdiğimi de söylemeden edemeyeceğim. Benim için unutulmaz bir andı.
Bütün konukların memnuniyetini ifade eden cümleleri ülkemizi haklı olarak gururlandırmıştır.
Daha sonra hep birlikte yürüyerek Divriği konaklarına gittik. Orada halkın yoğun ilgisiyle karşılaştık. Sayın Valimizin, fotoğraf çekimlerine küçük çocukları da davet etmesi ve her zamanki gibi yerli ve yabancı konuklara sıcak ilgi göstermesi hepimizi duygulandırdı.
Burada sergilenen Sivas el sanatları ürünleri ve hediyelik eşya bölümüne özellikle yabancı konukların ilgisi büyüktü.
Gezinin son durağında Kangal Balıklı Kaplıca gezildi Sedef hastalığı başta olmak üzere pek çok cilt rahatsızlığına iyi gelen şifalı suya hemen herkes bacaklarını soktu ve balıkların şifalı dokunuşlarına bıraktılar kendilerini.
Sonuç olarak konukların yüzündeki mutluluk ifadesi, yoğun program boyunca bir saniye bile boş durmayan etkinlikte görev alan personelin yüzüne de yerleşmişti. Herkes mutlu, Sivas halkı ayrı bir gururluydu.
Şimdi izninizle baştaki soruma dönmek istiyorum ve şöyle de cevaplandırıyorum.
Şehir nedir? : "Şehir, yüreğinizin sevgiyle ve gururla attığı yerdir; Sivas ilimizde yaşadıklarımız gibi".
Şehri şehir yapan elbette kültürüdür. Geçmişten günümüze gelen tarihi ve kültürel değerleri, örf ve adetleri, leziz tatlar bırakan mutfağı, davulu, zurnası, sıcaklığı, yardımseverliği, misafirperverliği, mertliği vs.dir.
Sivas’ta kaldığımız süre boyunca hepimiz bu saydığım güzellikleri doyasıya yaşadık ve biliyoruz ki ziyaret etmek için daha pek çok tarihi ve kültürel eserimiz var Sivas ilimizde.
Son söz olarak diyorum ki atalarımızdan bizlere kalan tarihi ve kültürel miraslarımıza gözümüz gibi bakalım. Kuşaktan kuşağa bizlere emanet edilmiş, bizden de yeni nesillere yine dipdiri ve heybetli haliyle taşınacak olan bu eserlerimizi daha pek çok kişiye tanıtalım ve bu gururu daha geniş kitlelere yayalım.
Selçuklu plastik sanatında rastlanan, daha sonra Beylikler dönemi ve hatta Osmanlı Bursa Mimarisinde bile uzanan Hayat Ağacı figürünün anlatmak istediği bizlere aktarıldığında hepimiz çok etkilendik.
Ben de kendi içimde şöyle harmanladım düşüncelerimi: "Dünya hepimizin. Hayat ağacının gövdesinin dalları gibi birbirimize sevgiyle sarılsın kollarımız. Üzerindeki yapraklar kadar çok olan, ayrı kültürlerle beslenen ama sonuçta aynı duyguları aynı yoğunlukla taşıyan dünya ülkelerinin güzel insanları nasıl ortak bir amaç için bir araya gelmişse, yine ortak bir amaçla bizlere kalmış bu güzel eserleri bizden sonraki nesle de aynı güzellikte bırakmak, gerekirse restore ettirmek her birimizin misyonu olsun. Nar çiçekleri gibi sevgimiz artsın, motifteki kuşların amacı gibi yurtta ve dünyada barış hüküm sürsün, kartal gibi özgür, güçlü olalım".
Tarihi ve kültürel dokusu, etkileyici coğrafyası ve sıcakkanlı insanlarıyla Sivas, bir turizm cenneti neden olmasın ki? Tarih, kültür, sanat; saz ve söz hepsi burada.
Sivas topraklarından geçmiş, derin izler bırakmış başta Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü, silah arkadaşlarını, devlet büyüklerimizi, Aşık Veysel’imizi ve daha pek çok ozanımızı, meslek erbabımızı saygı ve sevgiyle anıyorum.
Ben Sivas’ta yaşadığımız bu gururu eserleriyle daha pek çok ilimizin de yaşaması ve yaşatmasını diliyorum.
Sivas bize ne mi hatırlatır? Hangisini saysam diğeri eksik kalır. En iyisi gezelim, görelim, aktaralım ve yaşatalım.
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Arkadaşım yazını şimdi okuyabildim . Yaz gelince tatiller yazlık yolları malum...
Sivas şehrimizi görmedim inşallah bir gezi olur ve katılrım...
Tanıtım yazını keyifle okudum, başarılar...
Sevgiyle kal arkadaşım...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Sorumluluk alınan organizasyon basit değildi; uluslararası düzeydeydi ve herkes kendini evinde hissetti ve teşekkürlerini sundular.
Ülkemle, Sivasla ve oradaki bütün dostlarımla gurur duyuyorum.
Tabi sizinle de:)) Özlemiş arkadaşım güzel yorumlarını.
Sevgilerimle.
Kızımızın fakülte tahsili nedeniyle bir kaç kez Sivas iline gittik hatta biliyorsunuz 30 Mayıs 2012 tarihinde gazeteme haber yaparken Sivas Stadı'nda sahneden düşüp belimi incitmiştim hâlen ağrılarım sürüyor. Buna da şükür ki kırık olmadı. Demek istediğim artık bir kaç kez Sivas'a gittiğimiz için adeta bu şehirin fahrî hemşehrisi gibi olduk. Kızımızın tahsili devam ediyor. Sizi bu güzel çalışmalarınızdan dolayı kutlarım. Hayırlı olsun. Selamlar,saygılar.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
oktayzerrin
Geziyi bildiri gibi anlatmanın dışında sonuna kadar ilgiyle okuduğum bir yazı olmuş. Hep dediğim gibi gezi yazılarına ayrı bir önem veriyorum. Gerçi bu yazı organizasyon yanıtımı olmuş ama, yine de Sivas'la ilgili fikir sahibi olduk.
Kitabına sonsuz başarılar, sana da mutluluklar diliyorum yazariçem:)
Sevgiler.
Aysel AKSÜMER
Sevgilerimi sunuyorum.
Aynur Engindeniz
Maşallah leyleği havada gördün bu sene sevgili Aysel:)
"yapıldı" gidildi" gibi değil de senin o derin tasvirlerin olsaydı daha iyi olurdu demek istedim. Senin tasvirlerinle insan sanki anlatılan yeri görüyormuş gibi oluyor. Sevgiler.
memleketim çok güzeldir usta beğenmene çok sevindim.... yazılarınızı çok özlemişim saygılar