Yalnız
Şimdilerde aklımda yalnızca yalnız kalmak var. Ben hayattan korkar mı oldum? Yoksa yalnızlık istediğimde elimi tutan ve beni kucaklayan güzel bir sevgili mi oldu ki ben ona bu kadar bağlandım. Sizi de tanıştırmak isterdim. Keşke şimdi yanımda olsaydı da tüm bu olanlara katılsaydı. Kendisi biraz çekingendir, umutsuzluğa düşmekten korkar, hatta kimi zaman yanıma bile uğramaz sırf bu yüzden. Eylemsizlik onun için eylemlerin başında gelir. Susarak konuşmak en iyi yaptığı iştir. Bakışlarını odaklayacak bir nesne görmesin sakın, uzun uzun dalıp gider. Özellikle geceleri soğuk ve sis iç içe girdiğinde, ellerini cebine sokar ve güzel deniz kentinin mavi gözlerine bakar. Gördüğü mavi değildir ama; hayal ettiği gördüğünün ötesindedir bir kere. Yapılacak bir şey kalmadığında uzun uzun dalmaların yerini bu sefer yürümeler alır. Son gideceği yer… tanışmam pek de zor olmadı, aslında tam olarak benim de tanıştığım söylenemez. Kendisi istedi ve her şey birbirini takip etti. Tanışmak ve tanımak iki ayrı kavram. Tanışmak çok kısa sürerken; tanımak hiç son bulmayabiliyor. Devam eder ve devam eder.
Tanımak nasıl devam eder diyebilirsiniz, cevabı kısa ve öz hatta soru, soruya cevap veren sorulardan birisiyle yanıtlanabilir; ama burada soruyu sormak yerine sorunun merkezinde sizin olduğunuz bilinmelidir. Kendi isteklerinin ne olduğuna henüz karar verememiş, kendisinden kaçan, kaçarken de gözlerini kapatıp çevresine bakmayan birisi için takılıp düşmek hiç de zor olmayacaktır. İşte tam bu noktada takılıp düştüğünüz anda bizimkiyle tanışmanın vakti gelmiştir. Artık arkadaş olmuşsunuzdur. Artık hayali mavilere beraber bakıyorsunuzdur. Susarak konuşmaya başlamışsınızıdır. Ne yazıktır ki diğerlerinin anlamadığı bir dil kullanmak hepten sizi anlamsız yapacaktır, susarak konuşmakta olduğu gibi.
Hayalcidir, hayallerinin peşinden koşmayı sever. Büyük umutları varsa ; bunlar tükendiğinde hayallerin dozu da artar doğal olarak. Bir gün mutlaka bir gün der ama; der…Sevgilileri vardır ama; sadece harf olarak ; G, P, E, H, En güzelleri de P ve G ‘dir aralarında. Aslında hepsi güzeldir. Ancak, bu ikisi onu çok yormuştur, sevmekten yorulmuştur. Şimdilerde onların yerini yenileri almıştır; ‘Y,L,N,Z’ gene harf olarak.
Tanımak, nerde başlamalıdır peki? Sokaklarda, cafelerde, barlarda, sinemalarda, okulda, evde… kendinde başlamalıdır oysa. İstediklerinin ne olduğunu bilenler almasını bilenlerdir. Beden yığınlarıyla sevişmek, tanımak değildir. Dürtüleri ve fantezileri ihtiraslı bir akşamda noktalamak değildir tanımak. Kütleler değildir tanınacak olanlar. Görünüş, yansıma ve kimi kez güzel bir bayan sesi değildir tanımak. G,P,E,H değildir tanınacak olanlar. Tanınacak olan, tanışmayı bekleyen biziz. Kendimizle tanışmanın vakti geldi artık. Merhaba ben G. Hım güzel bir isim. Daha önce sizi buralarda görmüş müydüm? Evet hem de çoğu kez, ama bir kere yüzünüzü kaldırıp da bana bakmadınız. Aynalardan verdiğim selamı bir türlü almadınız ve şimdi size çok kırgınım. Gidiyorum, gerçekten üzgünüm, bunu yapmam gerek onu bekletemem. Keşke daha önce…
Y,L,N,Z bu satırlardaydı biraz önce. Hani o hayalci var ya o buradaydı işte. Çekinen, susarak konuşmayı seçen buradaydı. Sınırlarını çizememiş, daha ne olduğunun bile farkında olmayan hatta kendisini bile tanıyamayan buradaydı. Şimdi gitmem lazım onu bekletmemem gerek; çünkü onun tutsağı oldum artık. Zindanlarında kalıyorum bir parça ekmeği suyla zor da olsa katık ediyorum. Birilerinin sesini duyarsam hemen pencereye koşup; hayal kurmama gerek kalmadan bana maviyi gösterecek olanı bekliyorum. Yalnızlık seni tanımaktan tiksiniyorum. Sizleri de onunla tanıştırdığıma sevinemiyorum.