- 471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Boynuzu Kırıklar
Boynuzu Kırıklar
Hasan Sezâî Efendi zamanında, eşkıyaların kötü yola düşürüp içkilerine meze yaptıkları zavallı bir kadın varmış. Kadın tövbe edip dergaha sığınmış. Eğlence olarak kullandıkları kadının ellerinden gitmesine kızan adamlar dergahın kapısına geyik boynuzu asarlar! Herkes öfkelenir ama Hasan Sezai boynuzun saklanmasını, sonra çok işe yarayacağını söyler. Dedikodular zirve yapar. Hoca orta malı kadını himayesine aldı gibi laflar ederler, hazret sabreder. Halk arasında bir çeşit uyuz hastalığı yayılır. Hasan Sezâî hakkında kim iftirâ ve dedikodu etmiş ve kim dedikoduları kabûl etmiş ise, bu hastalığa yakalanır. Halk çaresizlik içinde kıvranırken; hazret dergahın kapısına asılan boynuzun öğütülüp tozunun hastalara sürülmesini söyler. Böylece iyileşen herkes hatâsını anlayıp, yaptıkları iftirâ ve dedikodulara pişmân olur.
Hikayede asıl boynuzlar, zavallı kadını eşkıyalardan kurtarmak için hiçbir çaba sarf etmeyen ama hoca kurtarınca hocanın dedikodusunu yapanlardır. Bunlara ben (babamın tabiridir) “Boynuzu kırıklar” diyorum. Boynuzu kırıkların çoğu “namuslu, saygın” kişileri oynarlar! Zalimlere güçleri yetmez veya zalimlerden yemlendikleri için sesleri çıkmaz ama zavallı birini yakalarlarsa da acımasızca dilleriyle saldırırlar!
İsa’nın kıssasını duymuşsunuzdur; “İlk taşı günahsız olanınız atsın.” Diyerek fahişelikle suçlanan Maria Magdelena (Meryem)’yı kurtarmıştır.
Boynuzu kırıkların aslında boynuzları o kadar gelişmiştir ki ya bir yere çarpıp kırılmıştır ya da olgunlaştığından düşmüştür! Bu nedenle boynuzsuz görünürler, yoksa boynuzun hasını taşırlar! Boynuzsuz göründüklerinden halk arasında boynuzlular kadar kötü görülmezler! Oysa boynuzluların her şeyi ortadadır, gizli, aldatıcı bir hali yoktur; asıl zararlı olanlar boynuzu kırıklardır.
Sözün değeri kısalığında;
"derman arardım derdime
derdim bana derman imiş
burhan arardım aslıma
aslım bana burhan imiş" Niyazi Mısri
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.