- 1442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAYLADAĞI SUİKASTI
Yayladağ Suikastı (sinopsis)
Muhammet Hanefi TAŞKIN 19/05/2011 Balıkesir/Gömeç
Muhammet 28 yaşındaydı.Psikiyatri hastası idi askerlik yapmamıştı hastalığı yüzünden ilaç kullanıyordu. Üniversite mezunu olmasına rağmen pres işçisi olarak babasının yanında, asgari ücretle, çalışıyordu. Bu durumdan hiç memnun değildi. Aldığı Maaş Ona yetmiyordu. Bir Çare Arıyordu. Yakın Arkadaşı Ömer Ona ticaret yapmasını tavsiye etti. Bu fikir aklına yattı. Ama neyin ticareti.
Bir gün Oturduğu Mahallede ki bir arkadaşı Aykut askere gitmişti. Doğuda Mardin askerlik yapıyordu . Bir gün Askerden izine geldi. bir tane cep telefonu getirdi. Cep telefonu kaçaktı ama çok pahalı telefondu. Arkadaşı 150tl almıştı ama faturalı olanları 800tl civarında idi. Arkadaşı onu bir cep telefonu bayisine 450 tl ye sattı. Muhammet bunu öğrenince aklına doğudan kaçak cep telefonu getirip satmak gibi bir fikir geldi. Ama sermayesi yoktu. Onu da kredi çekip halletti. 1500 tl kredi çekti 12 ayda 125 tl olarak ödeyecekti bankaya. İlk önce 5 tane 5 cep telefonu ısmarladı asker arkadaşı Aykut’a. arkadaşı tanesi 150 tl den ona 5 cep telefonu gönderdi Muhammet 150 tl den aldığı cep telefonunu 2 gün içinde tanesini 450 TL’den satmıştı çok iyi para kazanmıştı. İşte Muhammedin aradığı fırsat buydu. Hemen Babasının yanından ayrıldı. Ve elektronik eşya ticareti yapmaya başladı. İyi Para Kazanıyordu.
İlk zamanlar Arkadaşı Aykut gönderiyordu. Sonra kendisi getirmeye başladı. Cep telefonu dijital fotoğraf makinesi kamera getiriyordu. İlk başlarda faturasız kaçak getiriyordu. sonra Mardin e gide gele faturalı ürünler bulmaya başladı Mardin e Diyarbakır a hataya Hakkâri ye gidip geliyordu. Oralarda çevre edinmişti. Hemen haftada bir gidiyor 3-4 gün kalıp dönüyordu. Çevresi o kadar genişledi ki Mardin de hemen bütün elektronik eşya satan ithalatçılar onu tanıyor. Kilis de Gaziantep te Hatay da da çevresi. Vardı.
Sonra korucularla tanıştı. İstihbaratçılarla tanış. Muhammet’in bir zevki vardı. Atıcılık.1500 dolar verip dürbünlü havalı bir tüfek aldı. Bu tüfek piyasadaki en pahalı havalı tüfekti. Aksesuar olarak dürbün dipot ayak ve hava tüpleri verdi mağaza. Tüfeğin hava doldurulan tüpü vardı PCP denilen bir modeldi. Yani hem hava doldurmak için tüpü vardı hem de şarjörü vardı. Bir dolduruş ta 6 tane pellet atıyordu. Amerika’dan ithal edilmişti. Muhammet tüpe değişik Gazlar doldurup denemeye karar verdi. Karbondioksit. Argon gazı azotla doldurup denedi ama hiç birisi istediği sonucu vermiyordu. Ayrıca pellet( mermi çekirdeği) 5.5mm di ve öldürücü etkisi yoktu. İnternette araştırma yaparken samsunda namlu fabrikası öğrendi. Samsuna gitti. Havalı tüfeğini modifiye ettirip 7.62mm namlu yaptırmak istediğini ve 2000 metreden bir domuzu tek kurşunda öldürecek kadar güçlü bir atış sistemine sahip olmak istediğini söyledi ve maliyetin hiç önemli olmadığını bütün parayı karşılayacağını söyledi. Şirkette o gün bir usta vardı. Ona istediğini yapabileceğini ama bunun 1000 tl tutacağını söyledi. Muhammet seve kabul etti ve tüfeği orada kabul edip memleketi bursa ya döndü.
Bir ay sonra samsun dan telefon geldi. Tüfeğin hazır olduğunu söyledi ses. Muhammet hemen samsuna gitti. Tüfeğin namlusu değişmiş 7.62 mm olmuştu. Usta ona bir çok gazla denediklerini en iyi hatta mükemmel sonucun yarış otomobillerini hızlandırmakta kullanılan NOS gazıyla elde ettiklerini söyledi. Muhammet bir deneme atışı yaptı 2000 metreden bir şişeyi vurdu. Atış başarılıydı. 200 metreden şişeyi vurdu. Ve ilginç bir şekilde tüfekten hiç ses çıkmıyordu. Üstelik namlu 9 mm di. Yani istediğinden daha iyiydi. Muhammet namlunun parasını ödeyip bursa ya döndü. Bursa da 9 mm mermi çekirdeği yaptırdı 1000 tane sonra 10tane 7 lik şarjör yaptırdı. Tüfeği aldığı mağazadan yedek tüpler aldı. Sonra Nos Dolu tüp alacağı yeri buldu.
Muhammet işten arta kalan zamanda avcılık yapıyordu. Bolu da Karadeniz dağlarında ormanlara gidiyor bi yerde pusuya yatıyor saatlerce bekliyor bazen bi domuz ayı ceylan avlıyordu. Tüfekle birlikte içinde atıcılıkla ilgili bir kitap olan cd vermişlerdi. oradan çıktı alıp Türkçeye çevirtti. Kitabı emekli bir asker yazmıştı. Bir suikastçi nasıl olur iyi bir atış nasıl yapılır anlatıyordu. kitabı okuyor ve uyguluyordu. Tüfeğin faturasında havalı tüfek yazdığı ne jandarma nede polis ses çıkarmıyor polis veya jandarma sorduğunda faturayı gösteriyordu. Zira faturada ateşli silah değildir. Ruhsata gerek yoktur öldürücü değildir. Yazıyordu.
Bir gün Mardin de köy kahvesinde otururken bir korucu başı ona Pkklı Murat karayılan ın Fehman Hüseyin’in ve pkk nın lider kadrosunun Hatay ın Yayladağ ilçesinde 13 haziranda Sınıra yakın bir villada toplantı yapacaklarını söyledi. Muhammet ona neden bu bilgiyi jandarmaya vermiyorsun diye sordu korucu eğer askerlerden bir kişi bile bu bilgiyi bilse toplantı yapılmaz dedi. Ozaman bana yazılı bir kağıt ver onların hepsini öldüreyim dedi. Korucu Yapar mısın gerçekten dedi. Yaparım Yalnız bana yazılı kağıt. Korucu başı masanın üstünde yaz boz kağıdına “Belgedir. Muhammet Karadağ Hatay ın Yayladağ ilçesinde pkk lılara suikast düzenlemek üzere görevlendirilmiştir” yazdı sicil numarasını yazdı tarih atıp imzaladı .alel ade bir kağıttı. Aslında resmi bir geçerliliği olup olmadığı da şüpheliydi. Muhammet Kağıdı alıp ayrıldı.
Muhammet 12 Haziranda Hataya Geldi. Otobüsle Yayladağa geldi Taksi tutup Kıraç yayla mevkii ne gitmek istediğini söyledi Taksinin arka camında türkiye haritası ve türk bayrağı vardı. Muhammet Şöförün Ülkücü olduğunu anladı. Taksici Ona Kıraç Yaylada ne yapacağını sordu. Muhammet Avlanacağını avcı olduğunu söyledi. Yolda hiç konuşmadılar sınıra yakın bir indi. Tarif edilen yere geldi. Bu Tek Havuzlu bir villaydı. Elektrik bağlantısı yoktu .jeneratörlerle aydınlatılıyordu. Yüksek duvarlarla çevrilmişti. içinde havuz varı 2 katlıydı. 2. Katta geniş bir balkon vardı. Villada kimse yoktu. Aslında etrafta ada kimse yoktu İçeri Girdi. Keşif yaptı yanında getirdiği kalem şeklindeki ses kayıt cihazlarını yerleştirdi. Son ra bir bayırda yer buldu eşyalarını oraya koydu bir çalılığı yer olarak seçti. Önündeki ağaçlara atış sırasında rüzgarın yönünü anlayabilmek için küçük bez parçaları bağladı. Tam önüne güneşin yönünü anlamak için küçük bir bir dal parçası çaktı. Yanındaki ağaca çok uzak mesafeleri zoomlayan bir kamera yerleştirip mikrofonu yanına aldı. Altına hastaların kullandığı hasta bezi bağladı yanına kuru üzüm badem ceviz gibi kuruyemişler almıştı. kendini iyice kamufle edip beklemeye başladı.
. Onlar gelmeden önce sıfırlama atışı yaptı bahçe duvarının alt kısmına üç tane atış yaptı yanayana üç mermi Dürbünle arış yaptığı yere baktı atış isabetliydi. Villadan 1840metre uzaktaydı. İkinci günün sonunda bir grup silahlı adam geldi. eve yerleştiler. Muhammet izliyordu. Sonra bdp milletvekilleri geldi. Sonra İsrailliler geldi. Bir akşam jandarma minibüsüyle bir komutan geldi .albaydı.
4. günün sonunda saat 5:00 civarında atış için hazırla güneş tam arkasındaydı. Rüzgar batıdan hafif şiddette esiyordu. İlk önce 2 kattaki 4 kişiyi vurdu. Her atıştan sonra kurma kolunu çekip hava dolduruyor sonra ateş ediyordu. Hiç ses çıkmıyordu. Sonra alt katta cemil bayıkı vurdu sonra fehman hüseyini vurunca ateş altında olduklarını anladılar ama bir şey yapamadılar. Bütün hedefleri kafasından vurdu sadece bdp Milletvekili leyla çakırı dizinden yaraladı.
Suikast sona ermişti. 11 kişi tam isabetle öldürülmüştü. Bir kişi yaralanmıştı. Cep telefonundan 112 acil servisi aradı “ben Abdullah kasımi bdp milletvekili leyla çakırı dizinden yaraladım ve 11 kişiyi öldürdüm hemen kıraç yayla mevkiine bir ambulans gönderin dedi. Ve kapattı. Sonra yürümeye başladı ana yola yürüdükten sonra taksiciyi aradı taksici45 dakika sonra geldi. Taksiciye beni il jandarma komutanlığına götür dedi. Yolda atv haberi aradı saat 7:30 civarı idi. Ana habere bağlandı bağlanmadan önce rejiye sesini değiştirmesini söyledi. Reji sesini değiştirdi ve anahabere bağlandı ve” ben Abdullah kasımi İranlıyım hatayın yayladağ ilçesinde aralarında cemil bayık ve fehman hüseyinin oılduğu 11 töreristi öldürdüm. Şuanda enyakın güvenlik karakoluna gidip teslim oluyorum dedi. Spikere şaşırmıştı iki gün öncede istanbulda bomba patlamış 30kişi ölmüştü acaba ona mislleme miydi? Diye sordu Muhammet Bundan Haberim yok diye cevap verdi. Türkiyede bir anda sevinç gösterileri yapılmaya başlandı Muhammet Taksiciye beni deniz kenarına götür dedi. Uzun bir süre denizi göremeyeceğimde di. Bir müddet denizi seyrettti sonra yarım ekmek arası köfte yedi. 4 gündür uykusuzdu ve ilaçlarını içmemişti. Saat 21 sıralarında hatay il jandarma komutanlığına geldi ona giriş arka kapıdan dedileri arka taraftan karakola girdi.
Nizamiyedeki askere” 11 töreristi öldürdüm 1 milletvekilini yaraladım teslim olmaya geldim. Dedi askeronu niye öldürmedin dedi safça. Sonra nöbetçi yüzbaşı geldi. Yüzbaşıya 4 gündür uykusuzum bu silahım bu kemare kaydının olduğu harddisk ayrıca olay yerinde kalem şeklinde dinle me cihazları var kaybolmasınlar bu da kendimle ilgili belgeler şu anda ifade verebilecek durumda değilim acil ilaç içip uyumam lazım. Tamam dedi yüzbaşı onu zemin katta nezarethaneye götürdüler. Muhammet ilaç içip uyudu kalktığında gündüz olmuştu. Gece genel kurmaylık tan resmi açılama geldi.
“bugün saat 17:00civarında hatayın yayladağ ilçesine bağlı kıraç yayla mevkiinde bir villada aralarında cemil bayık ve fehman hüseyinin olduğu 11 terörist ölü olarak ele geçirilmiştir. Olayla İlgili soruşturma halen devam etmektedir. Yüce Türk milletine mizin gözü aydın olsun şehitlerimizin kanı yerde kalmadı kalmayacak”
Soruşturma 45 gün devam etti. Soruşturmayı yapan komutanlar hayret içindeydi. 1840metreden havalı tüfekle tek başına bu suikast yapılamazdı. Örgüt bağlantısı falan arıyorlardı ama yoktu.45 günde Muhammedi genelkurmay başkanı generaller yüksek rütbeli polisler ziyaret ediyordu. Herkes Muhammet’e hayrandı. Onu savunmak için binlerce avukat başvurdu. Röportaj için tv ler yarışıyordu. Ancak güvenlik nedeni ile izin verilmiyordu.
45 günün sonunda mahkemeye çıktı. Muhammet savunmasını hazırlamıştı ilk önce Atatürkün Gençliğe hitabesini okudu.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Sayın Mahkeme başkanımız ben bir türk genci olarak Atatürk’ün bana verdiği bu görevi yerine getirdim cumhuriyetin ve istiklalimizin tehlikede olduğunu görüp içinde bulunduğum ahval ve şeraiti düşünmeden vazifemi yerin getirdim. Beraatımı istiyorum.
Mahkeme 1yıl kadar sürdü.11 kez müebbet hapse ve adam yaralamak tan 6 yıla mahkûm oldu. Ve Silivri cezaevinde tek kişilik hücreye kondu bir yıl ceza yatmıştı ki bir gece takım elbiseli üç adam geldi. Biz mili istihbarattan geliyoruz sen bugün kendini asarak intihar ettin ve bugün 28 yaşında Mustafa Aydoğan isminde biri doğdu. Amerika’da yaşıyor. Bu nüfus cüzdanın bu pasaportun bu çantada 150 bin dolar Amerika’da new york ta yaşıyorsun emeklisin. Türk Milleti adına sana teşekkür ediyoruz. Uçak hazır.
15 gün sonra gün sonra Muhammet amerikada kendi cenazesini izledi.ne çok sevilmişim diyordu sigarasını tüttürürken.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.