KURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK
Bazen en olmadık yerde ve zamanda vaziyetin seyri icabı üstlendiğimiz okadar sorumluluk ve vazife varki hayret edersiniz.
İnsan, hayatın hızlı ve zaman zaman bizi umursamayanakışında unutup gitsed de, utanıp gizlese de bu bizim dişimizda gelişen mucbir sebeplerin yüklediği selahiyyetsiz vazifeler var oğlu vardır.
Mesela; kurban kesilirken müdahale eder acemi kasabın bir iki yanlış icraatını yüzüne çarparsanız, oracıkta koca bıçağı elinize tutuştururlar ve bir anda bin kilodan fazla kiloda öküze ait kanı, hayatınızdaki akıttığınız "first blood" olarak toprağa boca edebilirsiniz.
Karışmayın, kurtlanmayın, bırakın kasap sebeplensin, iş yapsın: Milletin işine burnunuzu sokmayın.
Amailla da kurban kesilirken " Yok usta ordan ipi geçirirsen hayvan ayağa kalkar, bak şurdan şööyle... Olması lazım gelir. Bak oldu bak" derseniz kurban sahipleri;
-Hay Allah razı olsun oldu valla.
Sonra aldığınız taltiflerle coşuya kapılıp " du bi dakka hocam ordan bıçağı vurursan nefes borusu içeri kaçar hayvan mundar olur, boğulur" dersen.
-Hıııı...diye bir ses duyarsın.İçerisinde yedi sülalesini öptüğüm bırak da işimizi yapıp bi kaç kuruş alalım sitemi olsa da sadece duyduğun kuru bir "hııı" dır oysa.
Sonra etraftakiler;
-Birader az sonrabizimkurban kesilecek bi zahmet sen kesiversen biz şeysi neyse veririk.
Dediler mi, sizin kurbanın ortakları;
-Hadiyaa..o bi kere bizim tanıdık,önce bu kurbanı kessin de, usta sen ver bakıyım bıçağı arkadaşa ! Derler ve suratınız kıpkırmızı, koca öküzün gözlerine bakıp"Şerefsizim bu ilk deneyimim, fakat yapmazsam mahallede adım "öküzsavar" açıkar, Billahi kahveye çıkamam, millet unutuncaya kadar, sen bilemzsin öküzsün bu millet elşisene unutmaz böyle şeyleri" desen de anlamaz öküz. Ondan öküz derler ya zaten. Biz de "HES" lerin doğayı kirletmesini anlamayanlara boşuna "öküz" demiyoruz.
Ve gözleriniz kapalı, bıçağı "Bismillah-i Allahu Ekber " diyerek hayvanın boğazına çektiğinizdeiçiniz kıyımkıyımkıyılır, iliklerinizden buz gibi gazoz aktığını hissedersiniz. İkinci hamleyi yapacak küfe de olmadığından, koca öküz boğazı yarıya kadar kesik halde ve ayağına geçirdiğiniz yanlış yerden dolandırılmış ipin de çözülmesiyle ayağa kalkar. Şöyle bir bakar "hangi pezevenkti o " diye.
Ertesi gün ulusal basının ilk muhabbeti "Kağıthene’de acemi kasap"
"Az sonra… Az sonra… Ayağa kalkan boğa altı kişiyi hastanelik etti. Acemi kasap firar etti. Boğa ne dedi..Az sonra " anonsunun fonunda sizin bulabildikleri en aptal fotoğrafınızı koyarlar.
Ben sizi uyarmakla mükellefim.
Hayır, ben ilahi "Uyarıcı" ,"Mesih" falan hisetmiyorum kendimi. Sadece tecrübelerimi aktarıyorum. Yani duyduklarımı şeyden.
Arkadaşınızın babası vefat eder ve ailesinde dinsel ritüelleri bilen yok ise sakın ha "şöyle olucak, böylesi makbül, en sevabı da bu " gibi muhabbetlere girmeyin.
Girmeyin işte kardeşim. İlla anlatmak zorunda kalıyorum siz böyle diretince.
Aksi halde ceenazeye gittiğiniz yerde merhumun vasiyeti yerine gelsin ( merhum artık ib...lik olsun diye mi bu adama yıkanmayı vasiyet etmişti yoksa iyi yıkadığından mı anlayamadım) diye gassal yaşlı bir akrabaları ise ve nefes darlığı çekiyor ise, kısık ve nikotin kokulu sesiyle " biri baha yardım ederse,hem sevap almış olur" ayakları yapmışsa ,derhal kaçın ordan. Ya dadüşüp kriz geçirin sizi hastaneye kaldırsınlar. Abartı mı?
Lütfen abilerim ablalarım bil umum cinsten kardeşlerim, neden abartı olmadığını anlatıyım size.
Yaşlı gassal’a yardımedecek kimse çıkmayınca arkadaşınız "iyiki sen varsın, bizdeb bu işleri bilen kimse yok,bi el atsan" dediğinde yüzünüzde acımsı bir ifade baskı ile kendinizi gasilhanede buluyorsunuz.
Bu arada yaşlı puştun teki olan gassal "evlat tansiyon hapını unutmuşum, ben çoğunu bitirdim, sağa zahmet avret yerini yıka, bi de boy abdesi aldır" der ve hortumu, süngeri ellerine tutuşturursa sayın abim.
Siz de köpürttüğünüz sünger ile merhumun avret mahallini avuçlarınıza alıp suyu boşalttığınızda manzaranın hiç de iç açıcı olmadığını görürsünüz.
O sırada mide ve barsaklarınız ağzınıza misafirliğe gelmiştir bile.
Bir de Gassal oturduğu yerden Geri zekâlı avret mahalli öyle hamur yoğurur gibi yıkanmaz, sadecesu tutacaksın, sığırmısın be oğlum" demesini nasıl hazmedeksiniz.
Ya haftalarca gözünüzün önünde sallanıp duran, uyurken baş ucunuzda guguklu saaat kolu gibi bir sağa bir sola sallanan, yemek yerken tabağınızdan, ayran içerken bardağınızdan, muz yerken zaten o bir facia, velhasıl baktığınız her yerden seksen bir yaşındaki merhumun tenasül uzvu ve müştemilatı sarkarsa ne yapardınız?
Bir de merhumun çocukluk arkadaşı olan gasal’a "Ülen Remzi ölü vaya diri senin eline koymadan gitmeyecem bu dünyadan" iddiasının sefil bir kurbanı olduğunuzu duyarsanız ne yapacaksınız?
Her şeye maydonoz olmayacaksın kardeşim. Tutacaksın kendini. Konuşurken on defa düşünüp bir kelim edeceksin. Olsun Mesut Yılmaz’ın akrabası desinler.
Olmaz demeyin, oluyor. Oldu mu da “olmuş” oluyor. Bilirsiniz “olmuş ile ölmüşe çare yok” deler bizim memleketimizde. Bir atasözü daha vardı fakat buraya yazamıyorum. Zaten anlayan anladı şükür o konudaki hafızamızın kuvvet ve kudretine hastayım tallahi.
Bir Holivuud filminde hayallerinin peşinden gitmek isteyen genç arkadaş kendine mani olmak isteyen palto düğmesi kadar memeleri olan sevgilisine “Gerçek abartılı değildir “ diyordu.
Benden söylemesi.
Sakın ha!
Sakın eski sosyaliz arkadaşlarınızdan birinin annesi vefat eder ve cenaze namazına giderseniz ön safa geçmeyin. Bir de n’olursunuz beyaz takke takmayın.
Sarıyer’deki camiyi bulduğunuzda namaza az kalmıştı olabilir.
Cami avlusuna girmeden beyaz takkenizi başınıza geçirip girmiş olabilirsiniz değerli arkadaşlarım.
Bütün gözlerin üzerinize çevrildiğinden hoşnut olma olasılığınız yüksek. Sizin kim olduğunuzu soranların fısıltıları memnun edebilir yıllardır okşanmamışlıktan pancarlaşmış mantarlaşmış ego hazretlerinizi.
Arkanızdan başsağlığı dilediğiniz arkadaşımıza “Enis Yoldaş bu beyaz takkeli, nur yüzlü mübarek kim?” diye sorabilirler. Hakkınızdaki bu taltiflerden dolayı havalar girmeyin.
Şayet girerseniz o hava öyle olmadık bir zamanda ve olmadık yerden tahliye oluyor ki “ Keşke dünyaya değil de Mars’a gelseydim “ diye dua ediyorsunuz yenilmen.
Hatta bazen burnunuza dokunacak kadar uzattıkları işaret parmaklarıyla “ işte bu salaktı Enis’in annesinin cenazesinde ki.” dediklerini duyarsınız.Tabii cami avlusunda takkeyi takıp, cemaatle huşu ile namazı eda ettikten sonra marzist leninik eski arkadaşlarınızın takkenin altında vardır bir hikmet diyerek ve hakkınızda “ eskiden çok acayip devrimciydiaga, hapis de yattı,sonra bir döndü pir döndü şerefsizim” geyiğine inanan saf devrimci arkadaşlarınız kolunuzdan tutup sizi en ön safa ,mevtanın önüne atabilirler.
“Bir adam yerine konulmuş olmanın hazzıyla itiraz etmediğiniz o yer ebenizin şeysine kar yağmasına en müsait yer olabilir.hatta “imana gelmek neymiş görün ey eski yoldaşlarım” diye de geçebilir içinizden coşkuyla. O zaman yandınız demektir. Bneden söylemesi kardeş.
Tam cenaze namazı kılma zamanı geldiğinde imamın kalp spazmı geçirdiğini haber verebilirler ve size “abi sizkıldırın dadiyebilirler.Bütün cesaretinizi toplayıp “ben cenaze namazını kıldıamasını bilmiyorum aga.
Ben bi alham ,kulhüvellah bir de inna ağtaynayı ezberleyebildim” demeye kudretiniz ,kuvvetiniz yok ise , T.C tarihinde Diyanet İleri Başkanlığımızın kayıtlarında ilk defa secde edilen cenaze namazını eda etmiş olursunuz ki olay fark edilince secdeye alnı yapışan eski piştov devrimci arkadaşlarınız bile “ yaa ben de bi tuhaflık sezdim fakat analiz yapamadım yoldaş” derler .
Sonra da müftülükten mevtayı mezardan çıkarmadan cenaze namazını tekrarlasak olmaz mı diye fetva sormak mecburiyetinde kalabilirler.
Ondan diyorum ki karışmayın be kardeşim milletin işine.
Sabredin beş dakika, atlamayın, fikir önerisinde bulunmayın. Sabır be kardeşim.
Bi durun be!
Düğün gününe bir gün kala saf alkol kıvamındaki arkadaşınıza “zifaf gecesi yapılması gereken on mübarek ameller” den bahsetmeyin. Bunlardan biri eksik olur ise başarısızlığın kaçınılmaz olacağını ve sonuçlarının çok vahim olduğundan bahsetmeyin. Böyle bir vazifeniz var mı? Yok!
E o zaman ne şey yemeye bahsedersin be adam.
Ne diye o saf, tertemiz delikanlı sayıldığı zamanın üzerinden on üç yıl geçen, hayatında hiçbir deneyimi olmayan adama “ bak gerdek gecesi önce eşini rahatlatacan tamam mı? O da heyecanlı olur, o da bu konularda cahil.
Sen de havadan sudan konuşacan, heyecanını sıfıra indirecen tamam? Mesela havalar ne kadarsıcak, mevsim normallerinin üstüne şeyediyomuş, sahi halanın oğlu bi araba almıştı ne markaydı? Kaça aldılar? Gördün mü benim amcaoğlu nasıl oynadı misketin şeyini? diyerek ortamın gerginliğini azaltacak karşı tarafı tava getireceksin” demeyin lütfen diyorumabi yaa !
Aksi halde iki gün sonra bir gece vakti kapınız çalınır ve karşınıza tatlı su kurbağasına dönmüş gözleriyle o saf arkadaşınız dikilir de size “ abiii ..kimse var mı? Haa yok mu,abii ya biz şey oldu ..yani daha doğrusu şey olmadı da…tam senin dediğin gibi havadan sudan konuşmaya başladım ki konu dağıldı ,üçüncü boğaz köprüsünün geçeceği güzergahlardaki ağaç kıyımından bahsediyorduk ki , konu nerden geldiyse Malatyadaki hava savunma sistemlerine dayandi, derken sabah oldu kalktık kahvaltı falan derkene akşam oldu yine yattık.
Yine heyecanını alıyim diyerekten dört artı dört artı dört konusunu açtım . Yattığımız yerden biraz o konuda konuştuk.
Sonra Suriye olaylarına başladık ki konu özel yetkili mahkemelere dayandı gecenin üçünde abim.
Türkçe olimpiyatları, memur zammı, havaalanı krizi, ölünce ruh nereye girer, patlıcanın iyisi en uzunu mu en canlısı mı, Marsta bayat ekmek var mı?
Derken yine sabah oldu. Bir sonraki geceki artık tecrübeliydik ya dünya borsalarından, Arap baharı, Özal öldü mü? Öldürüldü mü? Kürtaj hak mı cinayet mi? finansal sorunlar, globalleşen dünya ve Türkiye konulu seminerlere devam ettik. Ah abim ya sen dediğin zaman neden gelmedim ki mektebe yaa..Bi dafaolsun gitmeliydim değil mi abi yaa,şimdi böyleolmazdı “ demesine bakmayın.
Sakın kanmayın. Sonunda kabak sizin başınıza patlayacak hayırlısıyla.
Hele hele “ Abi biz bu işi baceremiyoz, kimseyle de paylaşamadık. Sana zahmet bu gece gelip olay mahallinde bize bi yardımcı ol” der ise sakın ha heyecanla yutkunup “ Eveet durum vahim, bizzat olaya el atmalı” gibi olmayacak vesveselere kapılıp sonrada “”şeytana uydum” palavrasının arkasına sığınıp,şeytanın bile aklına gelmeyecek manyaklıkla ,çocuğun saflığından manken gibi kızın cahilliğinden faydalanıp “ bakın önceeee şöööyleeee,sooonracıma ..bak ..bak şurdan şöyleeeeece ,görüyor musun bak eğil eğil” aşamasına geçmeyi hayal etme küstahlığında bulunmayın. Ve benim gibi olayı ilçemizin tek psikologuna devredip kurtulun. Aksi halde üüüüü…
Etmeyin eylemeyin ne olur.
Her kokan şeye burnunuzu dayamayın.
Tutun kendinizi.
Nefs bu olmadık iğnelikler ister.
Karşı koyun. Sonra telafisi imkânsız olaylara sebep olursunuz.
Sakın ha, Fenerbahçeli kayın babanızı sezonun en önemli derbisine götürmeyin.
Bira ile kafaları cilalamış azgın, saldırgan, sapıtık taraftarlarla Fenerin her gol atışında kucaklaşan kayınbabanız coşkuya kapılıp “ Yaa kardeşim ben bu maç için taaa Antakya’dan geldim. Burda benim damat var o getirdi beni maça sağ olsun. O Galatasaraylıdır, ooo hem de hasta derecede” demeyin.
Hele “ Yok yaa amca demek senin damat hasta Galatasaraylı? Nerde amca damat bi gösteriver ?” dediklerinde , “Aha orda kel olan, mavi tişörtlü” der iseniz, döner bıçaklarıyla damadınızı işaret ederek bir daha teyid isterler, aman “he… he… oo” demeyin.
Şayet böyle bir ifşaat ederseniz damadınızın kan gurubunu bilmenizde fayda mülahaza ediyorum, âcizane bendeniz.
Tutun kendinizi!
Atılmayın. Ne demiş atalarımız “askerde ne önde olacaksın ne sonda, ortada olacaksın oğul” .
Ben bu sözü çok düşünüp bir türlü içinden çıkamadım yıllardır. İstisnasız askere giden her delikanlıya verilen bu öğüdün nasıl tutulacağını, uygulanacağını bir türlü anlayamadım, yani neticede ön saf ve arka saf olmayacak, herkes ortada mı birikecek? O zaman orta sıra aynı zamanda ön sıra olmaz mı?
Ner de kalmıştık, karışmayın diyorduk anlamadığınız işlere, karışmayın.
Anlamadığın işlere atlama, tut kendini be adam!
Ne elektrik mühendisisin, ne tekniker, ne de ışığı açıp kapamaktan başka bir münasebetin olmamış cereyanla, o zaman ne diye “ben..ben” diye atılıp takdir ve kıskançlık fışkıran bakışlara hedef oluyorsun.
Şalter denen aleti bilmediğin halde “şalteri kapat elektriği kes kabloyu çıkar şuraya bağla oğlum” diyen Astsubay Başçavuşu’na Ya komtanım benim bi boktan anladığım yok.yemin olsun bak..orda sırf siz Piyade’yi övdünüz diye ,koca bölükten elektrikten anlayan bir kahraman Ulubartlı Hasan, bi Kara Murat, bi Malkoşoğlu,bi Aydemir Akbaş çıkmış olsun diye öylesine dayanamadım fırladım”
Fırlama! Otur yerine be salak! Madem bilmiyorsun, ne fırlıyorsun kardeşim.
Sonra eline tükürüp kabloyu avuçlarsan öyle akıma kapılıp donundan dumanlar yükselir, öyle saçların dikelir, fokur fokur kaynar su işersin.
Sakın üç ay hava değişimi aldım Gata’da bi güzel hemşireler vardı diye avunma. O halde adamın üç ay sadece saçları dikelir aslanım, diğer yerleri mevta!
Tut kendini,tut!
İlçeye giden minibüsteki kadın hamile olabilir,suyu da gelmiş olabilir, o anda orada bu işlerden anlamayan hiç kimse olmayabilir.İşte burada yapacağın “bi boktan anlamayanlar” sınıfına dahil olmak.Yoksa minibüsü kenara çektirip,Amerikan filmlerindeki gibi “açılın ben doktorum” ayaklarına yatmaya-cak-sııın!
Şoföre “hemen sıcak su ve temiz bez gerekiyor, merak etmeyin kontrol bende, çok gördüm bu durumu, bak önce şundan şöyle oluyo, sonra bebeğin başı geliyor” demeyeceksin!
Hadi buraya kadar bi salaklıktır oldu, bebeğin göbeğini dişinle kesmeye çalışmak da nesi ya hu!
Be salak, karakol kumandanı yamyam olmadığını, bebeği yemeye çalışmadığını anlayıp seni salıvermeseydi yediğin dayakla kalmayıp bi de hapis yatacaktın.
Milletin işine karışma, işine bak. Sana ne millet kazık yedi mi yemedi mi?
Sana ne başkalarının alış verişinden. Sana ne en ekonomik boy, en kullanışlı ürün tercihinde tanımadığın bayanlara nasihatlerde bulunursun.
Bırak hanfendi hangisinden alırsa alsın be manyak!
Belki tercihi kanatsız, kılsız, tüysüz olanından alacak. Tut kendini bir dakika be bitki, kafalı. İlla kadın burnuna uzatıp erkek halinle “Hanfendiciğim, bunlar kanatlı ve en yeni olanı. Sızdırmaz, ses yapmaz, şişik görünmez bir deeeee ( ba…ba …ekonomi profesörü sanki) birim başına yüzde yirmi daha ucuz bir ürün” demek de neyin nesi.
Marketin raflarını angırdatan “Sapıııkkk Vaaar!” çığlığının sebebi neden sen olursun?
Polis karakolunda kocası “ sana ne benim eşimin şeyinden? Dediğinde neden ağzını açıp “ Ama ben şeyine yardımcı olmak istedim” gibi saçma bi laf edersin de adam bi yumrukta bayıltır seni.
Bunu yaz bir yere, al kâğıt kalem yaz ; “bilmediğin işlerden, tanımadığın insanlardan, anlamadığın konulardan, yiyemeyeceğin herhangi bir şeyin altından uzak dur!” yazdın mı?
Yazsan da çizsen de ne fayda!
Bilmediğini utanmadan sıkılmadan “bilmiyorum” de be güzel sığır kardeşim.
Millet seni başındaki takkeye bakıp “bir bilen” zannedip soru sorabilir. Buraları bilmeyen misafirler namaz kılmaya geldiği zaman “kıble ne taraf” dediklerinde hemen zıplayıp “aha tamm şöööyleee” diyerek, milletin kıçını kıbleye doğrultmak günah değil mi?
Öteki dünyada zebaniler seni…
Manasını bilmediğin atasözlerini söyleme demedim mi ben sana?
Köyümüzü ziyarete gelen Kaymakam beyin hanımına kadınlar “ ne kadar gençsiniz, yaşınızı göstermiyorsunuz valla “ dedi diye, milletin önünde “armudun iyisini ayılar yer “ de ne demek?
Doktor musun? Eczacı mı?
Baytar mısın? Nesin?
Bre it oğlu, ne diye “ başım çatlıyacak” diyen hacı Muhiddin Hoca efendiye “Hocam at iki Viagra bi şeyin kalmaz hayırlısıyla” diyorsun.
Ya ne kitapsız adamsız yaa!
Hadi Hocaya acımadın, nur yüzlü Hacı teyzeye de mi acımadın, insafsız.
Kaç gündür evden inleme sesleri geliyor. Hacı Muhiddin kapısına giden komşu kadınları “valla üç’e kadar sayacam kaçtın kaçtın kaçamadın gittiiin ……üçççç” diye bağırıyomuş. Kadınlardan bazıları “valla ben bi’len iki’yi duyamadımdı..en son üç dediğinde bayılmışım..kiiii kiki kiiiii” diyomuş.
Durmasını bil.
Oturmasını bil.
Empati yap.
Geber..gebeeeer !
YORUMLAR
İnanın gözlerimden yaşlar gelene kadar kahkahalarla güldüm. Önce baktım çok uzun öf neden bu kadar uzun yazmış yav dedim ama kahkahalarla da güldüm. Allah da sizi güldürsün aklıma bir fıkra geldi.
Adamın biri kurban kesecekmiş ama biraz fazla sayıda kesecekmiş. Camiye girmiş bir müslüman evladı yok mu ağalar demiş. Yaşlı bir amca benim oğlum demiş gitmiş adamın peşinden on tane falan hayvan kesmiş ama yorulmuş ihtiyar''Benden bu kadar evlat başkasını bul bundan sonra ki kesilecekler için''demiş. Adam elinde kurban kesilen kanlı bıçakla yine camiye girmiş yine ''İçinizde bir müslüman yok mu ağalar'' demiş. Kanlı bıçağı gören herkes korkup imamı göstermişler. İmamda ''İki rekat namaz kıldırdık diye beni müslüman mı sandınız İsa aşkına''deyip istavroz çıkarmış.
Çok güzeldi her zaman ki gibi beni yine güldürdünüz teşekkürler
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA tarafından 6/18/2012 11:27:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
erolabi
Bi de en sonunda Hoca kanlı bıçağı görünce "nerde müsliman var sa ansını arvadini..." demiş.
Selam ve saygılarımla.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
erolabi
Saygı ve selamlarımla.