TABLO
Her insan kendine has kişiliğini ve yaşam şeklini topluma resmeder...Beğenilen bir tablo görünümünde olmak,her bireyin arzu ettiği bir durumdur...Kötü bir tablo görünümünü sergileyene ise herkes iğreti ile bakar...Habuki her iki tabloda aynı ressamın ve aynı fırça darbeleriyle şekillendirilmiş olmasına rağmen,kendimizin nasıl bir tablo olduğunu görmemezlikten gelmemiz ne büyük bir eksiklik ve acizliktir...
Bazı bazı düşünürüm...ben nasıl bir tabloyum...renklerim ne alemde,iyi bir görüntü sergileyebiliyor muyum?...Çerçevemde bir kusur var mı?...Yaşantıma hangi renkler hakim...ilgi çekmek için canlı renklere mi ihtiyacım var...pastel tonlarla mı daha çekici olabilirim...Bence iyi ve doğru bir görüntü için bunların hiçbirine ihtiyaç yok...
Aslına bakarsanız;Ben siyah beyaz derin çizimlerin kullanıldığı,biraz karışık,her göze hitap edebilen karakalem bir tabloyum...sanırım tek kusur sergilendiğim galerinin eksikliklerinin oluşu bu da benim iyi bir görüntü sergilememe gölge oluyor...
siyah beyaz renklerin hakim olduğu karakalem bir tablo olmamdan toplum asla zarar görmedi...aksine görüntüm güven veren bir değer ve oldukça samimiydi...İnsanlığa zarar verdiğimi hissettiğim vakit kendimi bu toplumdan silecek kadar da yürekli bir tabloyum...
Evet şimdi her birey şu soruyu sorsun kendisine...Bizler nasıl bir tabloyuz?
İyi ve doğru bir görüntü için,solmaya yüz tutacak renklere değil,derin ve manalı çizgilere ihtiyacımız var...Çizim doğru ise toplum bu tabloyu hayranlıkla seyreder...
Her birey kendi çizimindeki eksiklikleri tamamlamak için gayret ederse,sergilendiği galeri asla zarar görmez ne dersiniz?...