Güz yorgunu in wonderlandŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor
Mekânı bir satıh, zamanı vehim Bütün bir kâinat muşamba dekor Bütün bir insanlık yalana teslim" Harikalar diyarında yaşam hikayemizin adı Yada, diyarların en harikasında Hikayeden bir yaşam. Doğdun Bebeklik, çocukluk, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite Vee Hayata hoşgeldin de. Gelecek tüm ihtişamıyla artık senindir Az ileride saf tutmuş bir yığın diplomalı genç Körpe bedenlerinde uğultulu bir sessizlik Huzurlarınızda tarihin en şaaşalı ordusu Ordunun adı işsizlik. Kavga gürültü, azdan az çoktan çok derken Ucundan kıyısından tutunursun bir işe Çorban kaynamaya başlar, başlar da Yasak tabelaları da yavaş yavaş yolunu kesmeye başlar. Önce istemezükçülerle tanışırsın ’Devlet-i aliye dil uzatma Siyasete yanaşma, düzene sataşma Akıl yürütme, fikir sunma Dine de, dinsizliğe de bulaşma Eğ kafanı önüne ve sana ne deniyorsa onu yap’ Sonra haramiler çıkar karşına ’Düzen böyle kardeşim ya bize ayak uydurur yanımızda olursun Yada papazı bulursun Papazın katmerlisini hem de’ İyi de, düzülen her halukarda ben olacaksam Düzenin yanında olsam ne olur, karşısında olsam ne? Gözümde kenedir hepsi Bakışlarında hep korkulu bir bekleyiş hakimdir Fukaralığın rengini solumuş karanlık yüzleri Aydınlığın yegane sebebidir Konuşurken yıldırım, susarken şimşek Artık dillerinde lavlar mı soluklanır Yoksa zebaniler mi? Rayihanın mahzenidir yürekleri, ama irinden Henüz doğmamış, adı günah küfürlerin rahmidirler Nefret zamanı solucan esnekliğinde ve hoyrat Sevgi zamanıysa, hiçbiri tedbiri bırakmaz elden. Bu kadar mı? değil tabi ki Sana örümcek kafalı diyen tarantula beyinliler ’Hayat bu’ deyip bir manifesto koyarlar önüne ’Yaşam ölüm sevgi aşk nefret doğru yanlış güzel çirkin Bilmek istediğin ne varsa hepsi bunun içinde Bas parmağı imzala’ Seçmen gereken iki yol vardır şimdi önünde Ya imzalayıp boynunu ellerindeki tasmaya uzatırsın Yada o manifestoyu bir güzel kıvırıp.. Bezirganlar üç dilek tutma hakkı verirler sana Sabır umut ve aş Sakın ha, hayal kurmak lükstür, yaşamak lüks Mutluluksa Shakespeare’den kısa bir pasaj. Tutkulu aşkın simsarları Yada aşkın, tutkulu simsarları Gazetele köşelerinde, televizyonlarda, şarkılarda, şiirlerde Romeo ve Juliet in gizemli sırlarını pazarlarlar Sonsuz aşkın, tılsımlı anahtarı niyetine. Ve umut yüzlü aşağılık hayal tacirleri Dikilip köşe başlarına iyi bir gelecek satarlar Bir alana bir bedava, garanti belgesi de içinde Kefilsiz senetsiz, kredi kartına tam on taksitle. Vefanın çoktan unutulduğu irin kusan sokaklarda Menfaatsiz tek adım atmaz hiç kimse Aşk haraca bağlanmıştır, sevgi para ile İhanetse bedavadır... Öldüm fiyatına adam satılır Kalleşlik kahramanlığa eş Ve hep pusudadır vampir yarasalar İnsan eti ve kan beleş. Sokulur yanlarına avazım çıktığı kadar bağırırım ’Siz kan emicisiniz’ Hemen yüz tanesi üst üste çıkıp dev kılığına girer Aldırmam Cüce olduklarını bilirim çünkü Vurdumduymazlığım onları çok öfkelendirir Ben çakıl taşı atarım bir kan emiciye Bin kan emici ensemde debelenir Düşürmek için vurdukça çoğalırlar Düşenler kan emicilikten afaroz edilir. Neyse... Borçlu yazarlar doğmamış çocukların ’uyruk’ hanesine Milli gelirden kelle başına düşen bilmem kaç dolar Geçmişini ve geleceğini devasa çitlerle donatırken birileri Birileri, bağımsızlığın formülünü zerkeder genlerine. Bitiyor, az kaldı Mabadına yel vurduğunda bile gülebilen Polyanna çakmaları ’Gül eğlen, yaşamana bak’ nidalarıyla seni ablukaya alır Fikrime tecavüz eden bütün karalar küfler paslar size örtüdür Ve umarsız yaşamaklar bu denli güzel geldiği için size Hayat bana kötüdür, nasıl güleyim? Artık kan emiciler kısaltır mı uykularımı Yorgan döşek günlerce yatar mıyım? Düşünmemeye çalışırım... Çekerim içime kelebeklerin sessizliğini Güneşin sarımtırak buğusunu Serçelerin kanatlarında gülümseyerek yaşarım. İşin en kötü tarafı da ne biliyor musunuz? Hiç bir şey canınızı yakmaz olur artık Ne seller, ne yangınlar, ne depremler İçinde değilseniz eğer, sadece şöyle bir bakıp geçersiniz Adalet, hak, hukuk, önemsiz meselelerdir Ucu size dokunmadıkça irdelemezsiniz Cinayetler, tecavüzler, kapkaçlar çoktan sıradanlaşmıştır Oturup film gibi izlersiniz. Geçer giderim Bulanık yüzlerinde alaycı bekleyişler Geçer giderim, açarak iki yana kollarımı Yüzüme vurur, içime Kıvranan gözlerindeki bakışsız çığlıkları Yürürüm, hiçbiri fark etmez ayan beyan heyulamı Dillerinde gırtlaktan çıkmayan, dev öykünmesi replikler Devlerin esrarını gizlice suretlerinde ararım Ben yaklaştıkça onlar küçülürler iyice Nereden baksam hepsi ufacık Nereden baksam kene işte. Yaşamak yürek ister de ölmek çantada kekliktir İnce hastalığa tutulmazsan Yada çatlayıp ortadan ikiye ayrılmazsan Harikalar diyarında Mutluluk en sık rastlanan ölüm sebebidir. Aşırı dozda mutluluktan öldün diyelim Teneşir faslı, yıkanma ’İnsan kişi’ niyetine filan derken İmam sorar; ’Ey cemaat-i müslimin, mevtayı nasıl bilirdiniz? Hepbir ağızdan cevap verir cemaat ’İyi bilirdik de Rahmetli çok gevezeydi be’... |
her türlü zorluğu zorbalığı dayattılar ömrümüze
zelil ziyan ettiler üç günlük dünyayı gözümüzde
yaşayacak derman tutunacak dal mı bıraktılar
ölmekten beter ettiler
hak hukuk mu neyse...şiir her şeyi öyle güzel anlatmış ki zaten
tebrikler..güzel kaleme
sevgiyle hep