Yüzün Suyu Hürmetine
(Her yalnızlık bir şiir kadar ağırdır
Her ayrılık bir şiirdir satır satır...) Hangi resim şiire benzeyen bir yalnızlık yaşar Ve kim ayrılığın usturasında kesmez bileğini Ben en çok o ustura keskini bakışını sevdim Çukurunda gülümsememi gömdüğün kahverengi gözlerini Ki gözlerin bir varmış bir yokmuş gibi Kalbimde sobelenmiş kirpiklerini sevdim Başını öne eğip utangaçlığını vuramadığın alnındaki aydınlığı. Saçlarını sevdim Hani o rüzğârın dokunduğu anı bile kıskandığım Bir teline bile dokunmaya kıyamadığım saçlarını. İnkâr gelmediğim adının papatya falındaki beyaz gelinliğini Ki uykularımın arasındaki beyaz kar değildi Ben beyazını sevdim teninin Kızıl kıyametler koparıp yanğınlarıma sebep olan... Gülüşünü sevdim Sokak aralarından taşıp avuçlarıma dolan Gül kokan bahçelerin öykündüğü Yanaklarının bütün pembesini giyinen Dudaklarının kenarında açan kıpkızıl hayatı Ki hayat sensizlikte anlamını yitirendi Ben pembeni sevdim yanağının Kıpkızıl dudaklarını Çoraklığımda kurumuşluğumu ıslatan.. Ellerini sevdim, Uzatınca çekincesiz yaklaşan temmuzunu Hani küllerimi savuran Hani sabah mahmurluğunda yüzüne ıslak bir günaydın bırakan ellerini Ki avuçlarındaki ömrümün çizgisiydi. Ben ömrümü sevdim Üzerinde yalın ayak koştuğum aşkı bana yaşatan... Ben senli bir dünyayı sevdim Yüzüne bakınca unuttuğum. Paslı acıları, façası bozuk belaları Issız kaldırımları, mide sancılarını Evreni sevdim o akıl almaz karanlık boşluğu Aydınlık yüzüne bakınca deli deli. Yüzün suyu hürmetine dokundum o koca boşluğa Ki dokunan senindi Ben yüzünü, ben hürmetini sevdim Uçurumdan düşerken paramparça ... B e n s e n i s e v d i m S e n b e n i b a ğ ı ş l a ... Şubat/2008 Amed |
Usulca bıraktım ağır gelen yanımı...