Mektup-11
Bir gün bir yalnızlığa düştüm yine. Başımın ellerimin arasına aldım, sessizce ağlamaya başladım. Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi. "Beni iç" diye fısıldıyordu, "Beni iç". Sonra yalvarmaya başladı: "Ne olur" dedi "Ne olur haydi iç beni".
Bir bardak doldurdum, tepeme diktim. Şişe rahatladı, sustu. Hani ellerimiz birbirine değince nasıl oluyorduk ? İşte öyle oldum. Hani bakışlarımız buluştuğu zaman, bir başka türlü atması vardı yüreklerimizin. Onu hatırladım.
Sonra bir tren hareket etti. Sabahtı. Karşı karşıyaydık. Konuşuyorduk. Ben sevmek diyordum durmadan. Gözlerim gözlerine soruyordu: "Seviyor musun ?" diye. Hep "Evet" diyordu gözlerin, ellerin, dudakların hep "Evet" diyordu. Oysa ki birçok "Hayır" diyen insanlar vardı çevremizde. Örneğin: bir çocuk "Hayır" diyordu, bir kadın, bir adam ve bir başkası, bir başkası "Hayır" diyordu. Hayır'lar arasında ezilmeye mahkumdu evet'lerimiz...
Tren ilerliyordu. Gözlerin gözlerime soruyordu "Ne olacak ?" diye. Sigara üstüne sigara yakıyordum, kadeh kdeh içki içiyordum, fakat bilmiyordum bende ne olacağını. Bizi sürükleyen bir akıntıydı. Durduramazdık onu, hükmedemezdik ona. Bir anafora rastlayıp nerdeydi ? Uzak mıydı ? Belki çok yakındı, kimbilir... Biz onu göremeyecektik. O gözlerimizi kör ettikten sonra saracaktı bizi buz gibi kollarıyla...
Tren ilerliyordu. Pencereden deniz görünüyordu. Denize akşam güneşi vurmuştu. Renk renk kayıklar gördük kıyılarda. Deniz taş atan çocuklar gördük. Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.
Ve tren ilerliyordu. Kadere yaklaşıyorduk... Bir alacakaranlık bastı zamanı. Gözlerim gözlerindeydi. Ellerini tuttum, titredin. Acı acı bir düdük öttü. Bir şeyler koptu içimizden.
Sonra tren durdu, indik, yollarımız ayrı ayrıydı.
Şimdi, o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum...
Bu Hikayeleri Okudunuz mu?
• Nefesim
• Amerikalıların Kafatasının İçinde Ne Var
• Affet Babacıığım
• Böyle Bir Dostunuz Oldumu Hiç?
• Bu Can Sensiz Yaşayabilir mi?