Yemine gerek görmeyecek kadar sözlerine sadık ol. DALE CARNEGİE [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:56







Nergis İlkesi 

Kızım defalarca telefon edip, "Anne, zamanları geçmeden gelip nergisleri görmelisin" demişti. Aslında gitmek istiyordum, ama Laguna'dan Arrowhead Gölü neredeyse iki saatlik araba mesafesindeydi. Biraz gönülsüzce, "Haftaya salı geleceğim" diye söz verdim. Çünkü bu üçüncü telefon edişiydi. Ertesi Salı yağmur ve soğukta birlikte geldi. Ama ne çare, söz vermiştim bir kere ve bu yüzden arabaya atlayıp gittim. Carolyn'in evine girip kızımı kucakladıktan ve torunlarımla hasret giderdikten sonra dedim ki; "Nergisleri boşver Carolyn! Yol sisten görünmüyor. Zaten şu anda seni ve çocukları o kadar çok özlemiş durumdayım ki bir metre daha araba kullanmayı düşünmüyorum!" Kızım sakince gülümsedi ve "Biz her zaman böyle havalarda araba kullanıyoruz" dedi. Bense "Hava açılmadan dünyada tekrar yola çımkmam. O zaman da doğru evime döneceğim" diye karalılığımı bildirdim. Carolyn, "Arabamı almak için beni garaja kadar götürebileceğini düşünmüştüm" deyince "Ne kadar mesafede?" diye sordum. "Sadece birkaç yüz metre ötede" dedi Carolyn. "Tamam o zaman, götürürüm. Nasılsa bu kadar yola alıştım" dedim. Yola çıktıktan birkaç dakika sonra "Nereye gidiyoruz biz? Bu yol garaj yolu değil!" diye sordum. Carolyn gülerek, "Garaja uzun yoldan gidiyoruz" dedi, "Nergislerin yolundan." "Carolyn!" dedim sert bir sesle, "Lütfen geri dön." " Tamam anne" dedi Carolyn, "İnan bana; bu fırsatı kaçırırsan kendini asla bağışlamazsın."

Yirmi dakika kadar sonra küçük bir çakıl yola saptık ve ileride bir kilise gördüm. Kilisenin diğer ucunda elle yazılmış "Nergis Bahçesi" yazısı vardı. Arabadan çıkarak her birimiz bir çocuğun elinden tuttuk ve patikadan aşağı doğru yürüyen Carolyn'i takip etmeye başladım. Patika yolun dönemeç yaptığı yeri döner dönmez gördüklerim karşısında nefesim kesildi. Dünyanın en göz alıcı görüntüsü gözlerimin önünde uzanıyordu. Sanki birisi koca bir kazan dolusu altını alıp dağın zirvesinden aşağıya, yamaçlarına doğru boca etmişti. Çiçekler görkemli bir şekilde helezonlar halinde, koyu turuncu, beyaz, limon sarısı, somon pembesi, harda ve krem, rengarenk, adeta kurdelalar gibi ardarda dizilmişlerdi. Aynı renkteki çiçekler bir arada ekilmiş olduğundan, her biri kendi rengindeki bir ırmağı andırırcasına akıp gidiyordu. Beş dönüm çiçek vardı. "Fakat bütün bunları kim yaptı?" diye sordum Carolyn'e. "Sadece bir tek kadın" diye cevapladı. "Kendisi de burada yaşıyor, burası onun evi." Tüm o ihtişamın ortasındaki küçük ve mütevazi , iyi bakılmış, A şeklindeki bir evi gösterdi. Eve doğru yurüdük. Evin girişindeki bahçede bir tabela gördük "Cevaplayabildiğim kadarıyla soracaklarınızın yanıtları" yazıyordu tabelada. İlk yanıt basitti, "50.000 çiçek soğanı" diyordu. İkinci yanıt, "hepsi birer birer, bir kadın tarafından iki el, iki ayak ve birazcık akıl ile." Üçüncüsü, "1958'de başladı" idi. İste bu, "Nergis İlkesi" buydu. O an benim için hayatımı değiştirecek bir deneyim oldu. Hiç görmemiş olduğum bu kadıncağızı düşündüm, aşağı yukarı kırk yıl önce bu işe koyulan, her seferinde bir çiçek soğanı ekerek, görülmesi bile zor bir dağa göz zevkini ve neşesini getirmiş olan o kadını. Ama, her seferinde tek bir çiçek soğanı ekerek, yıllar boyu süren çabası sonucunda dünyayı değiştirebilmişti. Bu bilinmeyen kadın, içinde yaşadığı dünyayı ebediyen değiştirmişti. Tarifi zor bir büyülü ortam, güzellik ve ilham yaratmıştı.

Onun nergis bahçesinin öğrettiği ilke, en çok bilinen prensiplerden biriydi. Yani, amaçlarımıza ve arzularımıza doğru her seferinde bir adım atarak-daha çok küçük birer adım atarak-ulaşmayı öğrenmek. Bir iş yapmayı sevmesini öğrenmek ve zaman birikiminin nasıl kullanılacağını öğrenmek. Zamanın küçük parçalarını ufak günlük çabalarımızla çarpıttığımız zaman, kendimizin de muhteşem şeyler yapabileceğimizi görürüz. Biz de dünyayı değiştirebiliriz. Eşimizin işlerinin iyi olması halinde, daha güzel bir araba aldığımız zaman, güzel bir tatile çıkabilirsek, ya da emekli olursak, yaşantımızın eksiği kalmayacağını kendimize anlatır dururuz. Gerçek şudur ki, daha fazla mutlu olabilmemiz için içinde bulunduğumuz andan daha iyi bir zaman yoktur. Eğer şimdi mutlu olmayacaksak, ne zaman olacağız? Yaşadığınız her anı bir hazine gibi yaşayın, sizin için "zamanı birlikte yaşayacak kadar özel olan" kimselerle geçirdiğinizi düşünerek hazinenize daha sıkı sarılın... Ve unutmayın, zaman hiç kimseyi beklemez.

İşte bunun için beklemekten vazgeçin.
Evinizin ya da arabanızın ödemelerinin bitmesini...
Yeni bir ev veya araba alacağızı günü...
Çocuklarınızın evden ayrılacakları günü...
Tekrar okula dönmeyi, okuldan mezun olmayı...
On kilo vermeyi, ya da on kilo almayı...
Evlenmeyi, boşanmayı, çocuklarınızın doğmasını...
Emekli olmayı, yazın gelmesini...
Baharı, kışı, güzü, ölümünüzü beklemekten vazgeçin !
Mutlu olmak için şu andan daha uygun bir zaman yoktur.



Bu Hikayeleri Okudunuz mu?


Yağmur Çiçeğim Myra
Sandal Ağacı
Sonda Denilenler
Nefesim
Mektup-23




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız