Çoğu zaman babama acıdığımı hissederdim, ona sevdiğimi söylemediğim için. Aslında kendime acıyordum. Benim söylemeye ihtiyacım, onun duymaya ihtiyacından daha fazlaydı. Trevanian [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:72







Sevmeyi Biliyor muyuz? 

Sevmek yada sevmeyi bilmek, önce insanın kendisiyle barışık ve kendisini sevmesiyle başlar.
Sevmek demek dünyada bir kişiyi yada sadece yakınlarını sevmek demek değildir. Sevmek dünyada ki, tüm insanları ön yargısız, beklentisiz, çıkarsız sevmektir.

Sevmek kuru kuruya sevmek değil, insanların mutluluğu, huzuru ve iyiliği için çaba sarfetmektir. İnsanların insanlığa yakışır bir şekilde yaşaması, doğaya ve diğer varlıklara zarar vermeden, gelecek kuşaklara iyi bir ortam oluşturulması ve iyi bir mirasın bırakılması için taraf olmaktır. Gelecek kuşaklara kirli, lanetli topraklar değil, sağlıklı ve temiz topraklar bırakmalıyız ki, bize saygıları kalsın.

Çocuklarımızı kin ve düşmanlık duygularından uzak tutarak, insanlara, doğaya ve hayvanlara karşı saygılı olması, tüm varlıkları sevmesi, koruması, yaşatması ve gelecek nesillere sağlıkla, dostlukla, sevgiyle teslim edilebilmesi için onları eğitmek, yalandan, riyadan uzak ahlaklı ve saygılı yetiştirmek öncelikle bizim asıl görevimiz olmalıdır.

Bence, insanın anlayışlı, hoşgörülü, diğer canlı varlıklara karşı saygılı olması gerektiği gibi, kalbi de sevgi, dostluk ve barışla çarpmasıdır. İnsanlar arasında din, renk ve ırk ayrımı yapmaksızın tüm varlıkları sevmesidir. Derviş Yunus da ki, gibi “Yaratılanı sevmek yaratan’dan ötürü” , ya da Mevlana’nın çağrısında ki, “Kim olursan ol gel”gibi.
Sevmek, insanın sevgisini paylaşmasıdır, gözyaşının anlamını, insanların tümünde yürek, gurur ve değişik yaradılış özellikleri olduğunu kabul edip insanları olduğu gibi sevmenin erdem olduğunu bilmesidir.

İnsan başkalarına karşı iyi- kötü bütün davranışlarında vicdanını terazi olarak kabul edip kullanması dahilinde ve her şeyi onunla ölçüp, biçip tartması halinde, kendisine yapılmasını istemediği nahoş davranışları, haksızlıkları başkalarına da yapılmasını istemez. Vicdanıyla haraket eden kişi ne başkalarının hakkına saygısızlık eder, ne de haksızca rencide eder kimseyi.

Kişinin her şeyden önce kendisine karşı dürüst ve onurlu davranması gerekir ki, başkalarına karşı dürüst ve saygılı olsun. İnsanın, insan olması bence her şeyden önce kalbini taşımaya değer bir insan olmasından geçer. Yoksa kalp yaşama fonksiyonlarını sürdürmek için atmaktan başka bir görev yüklenmez. Unutmayalım ki, insanın insan olarak hissedebileceği en gerçek duygu, sevgi ve vicdanıdır. Yaşamanın anlamı ve amacı da bu olmalıdır.

Bilgisiz cahil bırakılmış birey, toplum ya da ülkeler, ekonomik, politik olarak geri kalmış ülkelerdir. Gelişmekte olduğunu idda eden ülkelerde politik yapıları gereği, eğitim ve kültürel eğilimlere yada sağlık ve sosyal ilişkilere harcamaları son derece kısıtlıdır. Bu nedenle o ülkelerde mili kültür bilincinde de bir gelişme olmuyor ve o toplumlarda yaşayan bireyler de çoğunlukla biribirine karşı ön yargılı ve kabadır. Tartışmaların kavramını, kıvamını ayarlıyamazlar, en ufak bir olayda hemen kavga, küfür, kaba kuvete başvurur ve gözünü kırpmadan biribirini öldürebilirler.

Bireyleri kitap okuma ve güzel sanatlarla haşır- neşir olan toplumlar hoşgörü, anlayış, sevgi ve saygıya daha yakın toplumlardır. Altın çağ olarak bilinen dönemler sanat ve sanatçının el üstünde tutulduğu dönemlerdir. İnsanlarda sevgi, saygı, hoşgörü, aşk daha ön plandadır bu dönemlerde.

“İnsan iyiliğin kölesi” der H. Ali. İyilik de şerrinden kuşku duyulan kimselere karşı en sağlam bir sığınaktır. İnsanlara yararlı olmanın, iyilik etmenin sınırı yoktur. Himmeti yüce bir fert, başkaları için ruhunu feda etmeye kadar diğergam olabilir.

Ne varki, böyle bir civanmertliğin insan için bir erdem ve o insanda içtenlik, hasbilik (gönüllülük), niyet duruluğu olması, ırk, aşiret taasubundan uzak durması, din, mezhep, renk ayırımı yapmamasından geçer.

Sevgili dostlar şu yirmibirinci yüzyılda hala körpe beyinlere kin, düşmanlık, nefret ve kahramanlık aşılayanlara, güçsüzün hakkının ırzına geçenlere, tabiatı yok edenlere karşı, nerde olursak olalım karşı duralım. Çağımızın insanı olma gereğimizdir bu.

İki ağaç dikelim sevginin, dostluğun, barışın, gelecegin sembolü olsun. Ömür boyu hep sevelim, sevilelim ve sevginin kanatları altında mutluluğun dostluğun yaşamın tadını çıkaralalım. Gerçek sevginin büyüsünü bilenler hep sevgiyle kalsın. Güler yüz tatlı dil ve her şey gönlünüzce olsun…



Bu Hikayeleri Okudunuz mu?


Nefesim
Başka Şık Yok
Beklenen Yağmur
Bırakıp da gidene
Bizim Mahallede




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız